Dünyaca ünlü markalara, dev firmalara durmaksızın üretim yapan işçiler düşük ücretler yüzünden geçinemez hale geldi. Fazla mesailerle kılı kırk yarayan kadın işçiler de bu durumdan nasibini alıyor. İşçiler eskiden de evlerine üç kuruş fazla para götürmek için ek iş yaparlardı. Ama şimdilerde bu daha da yaygınlaştı.
‘ÜRETTİKLERİMDEN BİR TANESİNİN DAHİ TADINI BİLMEZ ÇOCUKLARIM’
Ünlü bir markanın dondurulmuş gıda deposunda çalışan Serap ek iş yaparak geçinmek zorunda olan işçilerden biri. Bu yiyeceklerin market raflarından alamayacağı kadar pahalı olduğunu söylüyor. “Ürettiklerimden bir tanesinin dahi tadını bilmez benim çocuklarım” diyen Serap, daha ucuzu için çalıştığı halde geçinemiyor ve bu yüzden ek işlere giderek çocuklarına bakmaya çalışıyor. Yakın zamanda eşinden boşandığını, çocuklara bağlanan nafakayı da alamadığı anlatırken “Zaten neyle ödeyecek ki? 3 aydan fazla çalışamıyor” diyor.
Serap, akşam mesai bitince eve gelip apar topar çocuklarının önüne yemek koyup, onları tekrar evde yalnız bırakıp ek işe gidiyor. Bu ek işler öyle düzenli işler değil. Yani ne olursa ona gidiyor. Ev temizliği, lokantalara bulaşık yıkama, balıkçılar akşam üstü yoğun oldukları için balık temizleme işi ve daha birçok şey...
Serap, özel bir davetin olduğu gün bulaşık yıkamak için lokantaya gitmiş. O gün her zaman olduğundan daha fazla mesai olacağı ile daha fazla para alacağı için mutlu olmuş. O akşam çalışırken bir erkek işçinin tacizine uğramış. Tacize karşı koyduğu için de darp edilmiş. Yaşadığı korkuyla çantasını bile almadan oradan kaçarak uzaklaşmış. Korku içinde eve gelip kimseye bir şey söyleyememiş. Çevreden kötü bakılacağını düşünerek susmaya karar vermiş. Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğine gelme sebebi de “Daha güvenilir bir ek iş var mı?” diye sormak için.
İŞ KAZASI GEÇİRİNCE CANININ ACISINI DÜŞÜNEMİYORSUN
Serap’ın başından geçenler aslında birçok kadının yaşadığı bir durum. Artan kira fiyatları, güvencesiz çalışma, çocuklar için ücretsiz kreşlerin olmayışı ve sadece karın tokluğuna aldıkları ücretler, onları böylesi kötü çalışma koşulları içine itiyor.
Sabah saat sekizde fabrikada iş başı yapan Nurcan da, gece 03.00’te yufkacıda çalışmaya gidiyor. Servis saatine kadar sadece 100 lira alabilmek için hem uykusuz kalıyor hem de iş yerinde iş kazası geçirmesi de an meselesi oluyor. Uykusuz bir gününde dikiş makinesinde elini dikiyor. Eline üzülemeyen Nurcan, “Ben şimdi ek işe gidemeyeceğim” diye dert yanıyor. Çünkü o yüz 100 lira çocuğunun okul harçlığı. Raporlu olması da onu korkutuyor. Çünkü iş yerinde rapor alan ya da izin kullanan işçileri bir bahaneyle işten atıyorlar.
Kadınlar kendi kaygılarında çok haklılar elbette. Ama bu durumun böyle devam edemeyeceği de çok açık. İşçiler etkin bir mücadele vermediği sürece bu ve buna benzer tablolarla karşılaşmaya devam edeceğiz.
İlgili haberler
İş kazasını bildirsen dert bildirmesen dert | ‘Nor...
İş güvenliği önlemleri işverenlerin 'başının ağrımaması' için uygulanınca, bildirilen iş kazalarına...
Ek iş yaparak geçiniyor, ayağımıza bir ayakkabı al...
‘Hükümet köprü yaptı, yol yaptı’ diyorlar ama biz geçmediğimiz köprüye para ödüyoruz.. İnsanca yaşay...
Çilek işçisi kadınlar: 70 TL pazar parasına yetmiy...
Koronavirüs, sera sıcaklığı ve oruçlu halleriyle çilek tarlasının yolunu tutan kadınlar, aldıkları 7...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.