İki çocuğu, boşanmak üzere olduğu kocası tarafından öldürülen ve “Kimse bana sahip çıkmadı; savcısına gittim, polisine gittim, sığınmaevlerinde kaldım...” diyerek öfkesini haykıran Dilek Çakır’ın feryatları sürüyor. Ekmek ve Gül'e konuşan Dilek Çakır sesi duyulmayan her kadın için sesini yükseltmeye devam edeceğini söyledi.
Dilek Çakır, “Hiçbir kadın korkmasın. Kadınlar susmasın. Bunları yaşayanlar polise gitsin, savcıya gitsin, sığınmaevine gitsin. Evet, ben gittim bir cevap bulamadım ama bu cevap alınmayacağı, mücadele edilmeyeceği anlamına gelmiyor. Cevap alana kadar uğraşsınlar, her ne gerekiyorsa yapsınlar. Benim de elimden gelen bir şey varsa ben de yaparım. Başka yapacak bir şeyimiz yok. Keşke Elif’im, Hira’m geri gelse… Benim şu anda konuşmamın tek sebebi, başka Elifler, Hiralar ölmesin diye” dedi.
‘KADINLAR DAYANIŞABİLİR, HİÇ KİMSEDEN KORKMAYIN’
Kimsenin kadına yönelik şiddete karşı susmaması gerektiğini söyleyen Çakır, “Sağır sultan duysun bunları. Kadınlar dayanışabilir. İnsanlar birleşsin. Korkmayın hiç kimseden, hiçbir şeyden korkmayın” diyerek sözlerini sürdürdü.Bundan iki ay önce 9 yaşındaki oğlu Yiğitcan’ın, babası Nezir Türkoğlu tarafından öldürüldüğünü ve yaşadıklarının kendi yaşadıklarına çok benzer olduğunu hatırlattığımız Neriman Türkoğlu için de konuşan Çakır, şunları söyledi: “Neriman’ın sesi duyulmadı. Duyulmadığı için biz bu durumdayız. Daha fazla duyulabilirdi. Sahip çıkılabilirdi. Ben Neriman’ı televizyonlarda izlemiştim. Bir gün onun yaşadıklarını yaşayacağımı hiç düşünmemiştim. Ama yaşadım. Bir gün bunu herkes yaşayabilir. Benim yerimde herkes olabilir. Bugün bu acıyı yaşayan Dilek. Bugün ölen Elif, Hira... Adı fark eder mi? Bunlar yaşanıyor. Çıkın sokağa, çıkın. Neden çıkmıyorsunuz. Neden sesiniz çıkmıyor?”
YAŞANANLARIN SORUMLULARI…
Olay yaşandıktan sonra Dilek Çakır, aylardır Ali Yardım’dan boşanmaya çalıştığını, evliliği boyunca şiddet gördüğünü, tehdit edildiğini, Yardım’ın kendisini öldürmeye çalıştığını bu sebeple koruma kararı aldığını, defalarca savcılık ve emniyet yolunu tuttuğunu anlatmış, bu katliamın göz göre göre geldiğini söylemişti. Uzaklaştırma kararına rağmen çocuklarına babalarına çocukları görme ve kalma izni verildiğini söyleyen Çakır “Bu yaşananlarda herkes sorumlu. 70 milyon sorumlu. Ailesi de biliyordu onu. Daha fazla uğraşılabilirdi. Şikayetlerim görülebilirdi. Uygulamada problem var” dedi.DİLEK’İN DİNMEYEN ÖFKESİ
Sesini çıkaramayan her kadın ve çocuk için sesini yükselteceğini söyleyen Dilek, “İki gün sonra yaşadıklarım unutulacak. Çünkü başka acılar yaşayacağız. Ben herkese gittim, sesimi duyuramadım. Bunun önüne geçilebilirdi” derken topluma da öfkeli. Hem toplumun kadına bakışına, hem de sessiz kalışına kızıyor. Bir kadının boşanmasının çok zor olduğunu söyleyen Çakır, “Bir kadının boşanması çok zor. Çünkü ayıplanıyor. Evlenip boşanana dul deniyor. Boşanmak ayıp mı? Dayak mı yesin? Herkese kızgınım” diye konuştu.AİLE BAKANININ GERÇEKLİKTEN UZAK AÇIKLAMASI!
Dilek Çakır ile görüşmeye gittiğimiz gün Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Fatma Betül Sayan Kaya da ziyarete gelmişti.Daha önce sığınmaevinde kalan, defalarca şiddetten kaçarak emniyete gidip şikayetçi olan, koruma kararı alan Çakır’ın uğraşını bildiği halde görüşmeden sonra Bakan Kaya şiddetten korkulmaması gerektiğini söyleyerek Bakanlığın uygulamaya soktuğu hizmetleri, sığınma evlerini, konuk evlerini, şiddet önleme merkezlerini sıraladı. Ancak Dilek de Neriman da zaten şiddete karşı devlete başvurmuş, mücadele etmişti. Buna rağmen korunamadı. Sadece Dilek ve Neriman değil; daha geçtiğimiz ekim ayında Kastamonu’da sığınma evinde kalan Naime K, şiddet gördüğü eşi tarafından Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü servisinde vurularak öldürülmüştü. Denizli’de de tekstil işçisi 57 yaşındaki Fatma B. sığınma evinde kalırken öldürülen kadınlardan biriydi. Ve elbette hatırlıyoruz ki onlarca kadın koruma kararı varken öldürüldü. Bunlar gibi birçok örnek gösteriyor ki Kaya’nın “Bize başvursunlar” söylemleri gerçeğe oldukça uzak!
‘DEVLET DEVLET OLSAYDI…’
Yaşananlardan sonra mahalleli de komşuları da çok üzgün ve öfkeli. Kapı önünde Bakanın çıkmasını beklerken bir kadın yanımıza yanaşarak, ölen çocukların annesinin burada yaşayıp yaşamadığın sordu. ‘Evet’ cevabı alan kadın bağırmaya başlayarak “Devlet devlet olsaydı bunlar yaşanmazdı” diye haykırdı. Kızının kendisini geri çekmesiyle yoluna devam eden yaşlı kadın söylene söylene yürüdü öfkesiyle.
Komşuları da Dilek’in daha önce çok kez şiddet gördüğünü, Dilek’in gözleri önünde bıçaklı saldırıya uğradığını anlattı. Kapı önündeki çocuklar da her şeyin farkındaydı. Çocukluk merakıyla kapı önünde bekliyorlardı. “N’olmuş” diye soran durumdan habersiz çocuğa, olayı bir şekilde duymuş olan çocuk şöyle cevap veriyordu: “Hani Hira ile Elif vardı ya burada. Küçük çocuklar. Oynuyorduk bazen. Onlar ölmüş. Hem de kafasına sıkmışlar.” Kapı önündeki ufacık çocuklar ölümü bu kadar yakından tanıyordu artık...
İlgili haberler
Yine çocuklar babaları tarafından öldürüldü!
Boşanmak isteyen kadınların ya kendileri ya da çocukları öldürülüyor. Maltepe’de iki çocuk babası ta...
Erkek şiddeti sadece kadınları mı hedef alır?
Önce ölmemek hayatta kalmak sonra özgürleşmek için, kadınlar ve çocuklar için neler yapılabilir? Bab...
Çocuklar erkek şiddetinin kurbanı olurken... Ne ya...
Erkekler, kadınlar kendilerinden ayrılmak istediklerinde neden çocukları öldürüyor? Bu sorunun yanıt...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.