19 Ekim Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’nde Aslı Tohumcu moderatörlüğünde, Eğitim Reformu Girişimi Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık ile Türkiye’de eğitimin acil sorunları konuşuldu. Söyleşide Arık; kız çocuklarının okulsuzlaşması, sosyoekonomik durumun eğitime etkisini üzerinde durdu. Ardından bu sorunların çözümlerine dair açıklamalarda bulundu.
‘BU YIL KIZ ÇOCUKLARININ OKULSUZLAŞMASI HER YAŞ GRUBUNDA ARTTI’
2012’den beri zorunlu eğitime geçilmesine rağmen okullaşma oranının hala yüzde 100 olmadığını söyleyen Arık, “1990’lardan sonra ilköğretim düzeyinde yüzde 80’den 90’a çıktı. Bu süre zarfında kızların okullaşması erkeklere yaklaştı. Yine de iki cinsiyet içinde yüzde 100 bir okullaşmadan söz etmek mümkün değil. 13 yaşından itibaren okuldan kopuş yaşanmaya başlıyor. Bu yıl kız çocuklarının okulsuzlaşması her yaş grubunda arttı. Bu artışın net sonuçlarını ortaya koymak için ayrıntılı bir araştırma gerekiyor. En temel neden Covid ve yoksullaşma. Bundan dolayı da kız çocukları ev içi emeğe zorunda bırakılıyor. Bu durum bölgeler açısından incelediğimizde, Güneydoğu Anadolu bölgesinde ve Karadeniz’in belli bölgelerinde mevcut.” dedi.
‘BÖLGEYE ÖZGÜ POLİTİKALAR GEREKİYOR’
Eğitimde, bölgeye özgü ihtiyaçların saptanıp müdahalelerde bulunulması gerektiğini vurgulayan Arık, “Çözümlerin bölgelere göre çeşitlendirilmesi gerekiyor. Özel eğitim kapsamındaki çocuklara baktığımızda kız ve erkek çocuklar arasında okullaşma oranında büyük bir fark var. Özel eğitim alanında da ayrıca politikalar gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE’NİN ÇOCUK KORUMA POLİTİKALARI YOK’
Okulların sadece eğitim veren mekanlar olmadığını söyleyen Arık, “Okulların istismarı ve tacizi de engelleyen bir mekân olması gerekiyor. Çocukların temel eğitim hakları güvende değil. PDR’nin en temel meselesi, çocukların devamsızlığını ve varsa istismarın önlenmesi gibi konularken şimdi öğrencilerin hangi bölümü seçeceğine yönelik bir anlayışa geçti. Ayrıca okullarda cinsellik eğitimleri de gerekiyor” dedi.
‘ÇOCUKLARIN TEMEL EĞİTİM HAKLARI GÜVENDE DEĞİL’
Sosyoekonomik durumun eğitime etkisinden bahseden Arık, çocukların dersler için yeterli materyallere sahip olmadığının da altını çiziyor: “Merkezi bütçeden eğitime ne kadar bütçe ayrılıyor ve bu bütçenin ne kadarı hangi kademeye ayrılıyor bunu takip etmek zor. Gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu İstanbul’da yapılan Çocuğun İyi Olma Hâli İstanbul Araştırması’na göre düşük sosyoekonomik statüdeki hanelerde, veliler çocukların derslerine yardımcı olma konusunda kendilerini daha az yetkin hissediyor, bu hanelerdeki çocuklar evde düzenli ders çalışmakta diğer gruplara göre daha fazla zorlanıyorlar. Ayrıca araştırma, en düşük sosyoekonomik statüdeki çocukların yüzde 82’sinin okul için gerekli ders malzemelerine sahip olmadığını ortaya koyuyor.
PIRLS (Progress in International Reading Literacy Study-Uluslararası Okuma Becerilerinde Gelişim Araştırması) 2021’e Türkiye’den katılan yüksek sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerin ortalama puanı 564, orta düzeydekilerin 516, düşük düzeydekilerin o ise 454. Bu verilere göre yüksek ve düşük düzey sosyoekonomik durumdaki öğrenciler arasında 110 puan fark var. Üstelik Türkiye, Brezilya, Bulgaristan ve İran’ın ardından bu iki sosyoekonomik düzey arasındaki farkın en yüksek olduğu 4. ülke.
2022 verilerine göre hane halkı eğitim harcamalarının yüzde 59,6’sı en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grup tarafından yapılırken sadece yüzde 1,5’ini en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grup yaptı.”
‘ERKEN UYARI SİSTEMİ İLE OKUL TERKİ VE DEVAMSIZLIKLARIN ÖNLENMESİ GEREKİYOR’
Kamu harcamalarının düşük olması bir kısım öğrenciyi eğitimden koparırken bir kısmını da özel liselere yönlendirildiğini belirten Arık şöyle devam etti: “Çözümler bölgeye özgü bir şekilde hangi okulun nerde olduğuna göre yapılandırılmalı. Eğitime insan hakları ve çocuk hakları üzerinden bakılmalı. Erken uyarı sistemleri ile okul terki ve devamsızlıkların önlenmesi gerekiyor. Katmanlı bir sistem gerekiyor. Reform hareketinden vazgeçilmesi lazım.
Türkiye’de 2021’de kamu harcamalarının payı 2 yüzde puan azalarak son 10 yıldaki en düşük seviyeye, yüzde 68,7’ye geriledi. Aynı dönemde özel harcamaların payının ise en yüksek düzeye çıktığı, yüzde 30,9 olduğu görülüyor.
Önceki yıl artış görülen özel öğretim kurumlarına kayıtlı öğrenci oranındaki artış eğilimi 2022-23 eğitim-öğretim yılında da devam etti ve 0,4 yüzde puan artarak yüzde 9,5 oldu. En fazla artış mesleki ve teknik ortaöğretimde (0,9 yüzde puan) görülmekle birlikte okulöncesi eğitim hariç tüm kademelerde oran önceki yıla göre yüksektir. 2022-23 döneminde oranın en yüksek olduğu kademeler sırasıyla okulöncesi eğitim (yüzde 18,2), genel ortaöğretim (yüzde 16,2) ve mesleki ve teknik ortaöğretimdir (yüzde 8,9).”
Fotoğraf: Merve Tur/Ekmek ve Gül
İlgili haberler
11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü | ‘Bütünleşik çoc...
3-7 Ekim tarihleri arasında ‘Bütünleşik çocuk koruma için toplumla birlikte’ şiarıyla İzmir'de gerçe...
MEB'den yönetmelik değişikliği: Ne ücretsiz eğitim...
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), Okulöncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yeni düz...
Halkın yüzde 90'ı okullarda bir öğün ücretsiz yeme...
Metropoll Türkiye'nin Nabzı Kasım 2022 raporunda "1 öğün ücretsiz sağlıklı yemek" talebine yer verdi...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.