Bayraklı Ekmek ve Gül okurları ‘Deprem, Demokrasi ve Örgütlenme’ paneli düzenledi
Ekmek ve Gül okurları 'Afetlerin felakete dönüşmemesi nasıl mümkün olur? Bu enkazı nasıl kaldıracağız? Depremzedelerin hukuki hakları neler?' gibi soruların tartışıldığı panelde bir araya geldi.

Bayraklı Ekmek ve Gül okurları, Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan ve İzmir Barosu YK Üyesi Gamze Şimşek’in konuşmacı olarak katıldığı “Deprem, Demokrasi ve Örgütlenme” üzerine panel düzenledi.

Bayraklı’da Postacılar İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde bir araya gelen Ekmek ve Gül okurları “Afetlerin felakete dönüşmemesi nasıl mümkün olur? Bu enkazı nasıl kaldıracağız? Depremzedelerin hukuki hakları neler?” gibi soruların tartışıldığı panelde bir araya geldi. “Deprem, Demokrasi ve Örgütlenme” panelinde ayrıca “Enkaz altında kalmamak için hep birlikte örgütlü mücadele”, “Kız Kardeşlik Köprüsü ile hayatı yeniden kuracağız”, “Dayanışmamızı sürdüreceğiz örgütlü mücadelemizle değiştireceğiz”, “Deprem değil kâr ve rant hırsı öldürür” dövizleri asıldı.

‘TEK ADAM REJİMİNİN VAHŞİ YÜZÜNÜ BİR KEZ DAHA GÖRDÜK’

Kolaylaştırıcılığını Bayraklı Ekmek ve Gül okurları adına Emine Uyar’ın yaptığı panelde ilk sözü alan Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan 1999 depreminin ardından yaşananları da hatırlatarak sözlerine başladı. Gürkan, “Bu depreminin bir 1999 depremi gibi çok uzun süre konuşulacağı ve sonuçları açısından tartışılacağı aşikâr. Biz bu depremin oluşumunda gördük ki bir yapılanları bir de yapılmayanları konuşmamız gerekiyor. Sağlıklı bir kent planının olmayışını gördük. Sürece dair gerekli hazırlıkların yapılmamış olduğunu gördük. Tek adam yönetiminin vahşi yüzünü bir kez daha gördük, zaten siyasal sonuçlarını hep beraber yaşıyoruz ama bu deprem vesilesiyle insanlıktan çıkmış halini yine gördük” dedi.

‘İKTİADAR TARAFINDAN YAPILANLARI DA HANEMİZE YAZMALIYIZ’

Yapılanlar açısından da sonuç çıkarmak gerektiğini belirten Gürkan, “İlk andan itibaren bölgeye gönderilen yardımlar, şefkat yine halk tarafından gösterildi ama devlet burada yoktu. 20 gündür hepimiz bu yokluğu yaşıyoruz. Halkın olağanüstü bir fedakarlığı vardı. İktidar tarafında ise yapılanlarda nobranlık, küfür, tehdit, yasaklar vardı. Bir taraftan birlik beraberlik zamanı derken iktidarın her türlü ağzı bozuk lümpen bir şekilde ekranlarda çıkıp muhalefete yüklendiğini gördük. Yapılanların hanesini de bunları yazmamız gerekiyor” diye konuştu.

“Sadece AKP yönetiminin, cumhur ittifakının becerisizliği mi liyakatsizliği mi, kuşkusuz vardır ama bilmeliyiz ki bu politik bir tercihtir” diyerek sözlerine devam eden Gürkan, “Halkı haklarıyla birlikte değerlendirme değil haklarını yok sayma, çeşitli tarikat cemaatlerle yürüttüğü faaliyetlerle siyasi olarak bağlama, yurttaşı muhtaç haline getirip istismar etme bu iktidarın tercihi. Bu ülkede rant düzeni hep vardı, ama AKP, bunu daha da pervasız şekilde yürütüyorlar” dedi.

‘GİDİŞATA DUR DEMEK, HESABINI SORMAK İÇİN DE ÖRGÜTLENMELİYİZ’
“Ne yapmalı?” sorusuyla devam eden Gürkan, “Bundan sonra ne yapmak gerektiğini deprem sonrasında gördük. Örgütlü kesimlerin sürece müdahale edebildiğini gördük. Bundan sonra yapacağımız şey çok açık. Yaşadığımız felaket esnasında sonuçlarıyla baş edebilmek için örgütü olmamız gerekiyor, kurtardığımız canı yaşatmak için de örgütlenmemiz gerekiyor. Bu iktidar felaketleri de lütuf haline getiriyor. Dün bir acele kamulaştırma yasası çıkardılar buna inşaat yasası da diyebiliriz. Yeniden beton bloklar içine gömecek yandaş inşaat şirketlerini zengin edecek yasal düzenlemeyi çıkarmış oldular. Bu gidişatı engellemek için de mücadele etmeliyiz. Yaşadığımız kentleri daha yaşanabilir, güvenli kentler haline getirmek için de örgütlü olmalıyız. Bu vicdansızlık, bu ahlaksızlık, nobranlık yöneticilerin sadece kötülükleri değil bu mesele bir sistem meselesi. Bu kapitalist yağma düzenine karşı halkın denetlediği, kararlarına katıldığı, halkın yönettiği demokratik siyasi rejimi konuşmalıyız. Tüm bu yapılanların hesabını sormamız için de örgütlenmemiz gerekiyor” diye konuştu.

‘ÖRGÜTLÜLÜĞÜN VERDİĞİ BİR GÜVEN VAR’

İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Gamze Şimşek de örgütlü olarak neler yapılabileceğini, Baro olarak deprem bölgesine gittiklerinde gözlemledikleri ve orada yaşanan hak ihlallerine değindi. Şimşek, “Yardımların nasıl ulaşacağı konusunda inanılmaz bir güvensizlik var. Tek adam rejiminin her şeye el koyması durumu var. İzmir Barosu olarak ilk günden yardım tırı çıkarttık hem meslektaşlarımız hem de vatandaşlarımızın baroya güveniyle 1 hafta içinde 10 tır gönderdik. Örgütlülüğün verdiği bir güven vardı” diye aktardı.

Şimşek, yaşam hakkı ihlalinden, barınma hakkına, haberleşme hakkı gibi birçok hak ihlallerine değinerek, “Yaşam hakkının ihlali rakamlarla konuşmak bile saygısızlık, kalanlar için de bu ülke büyük bir travma bıraktı. Deprem değil binalar deniliyor evet ama devletin elinin olmaması öldürdü bunca insanı. Biz de gittiğimizde orada devleti görmedik. Dayanışmayı örgütlü güçler yarattı, sağladı. Unutulmamalıdır ki bölgenin dayanışma ihtiyacı sadece bugün değil çok uzun sürecek bu ve sadece orası da değil İzmir’e de 400 bin depremzedenin gelmesi bekleniyor. Gelenler sorunlar yaşamaya başladı bile bunları da düşünmek zorundayız, dayanışmayı sağlamak zorundayız” dedi.

‘DAYANIŞMAYI HER ALANDA SÜRDÜRMEMİZ LAZIM’

Deprem komisyonu ve alt komisyonlar olarak yapılan çalışmaları da anlatan Şimşek, “Hak ihlallerinin sorumlularına karşı suç duyurularının hazırlanması, gelen depremzedeler için hukuki yardımların yapılması… İnsan hakları, çocuk hakları, kadın hakları merkezlerimiz depremle ilgili çalışmalar yapıyor. Kayıp çocuklardan bahsediyoruz, bunun da takipçisiyiz. Yapılan tüm hak ihlallerinin takipçisiyiz. Dayanışma yapacaksak her alanda yapmamız gerekiyor. Örgütlü güçle, tek adamın karşısında durursak yapamayacağız bir şey yok” diye konuştu.

DAYANIŞMANIN ÖNEMİNE DİKKAT ÇEKİLDİ
Katılımcıların sorularıyla devam eden panelde özellikle, bölgeye devlet kurumları tarafından yapılmayan yardımlar tepkiyle karşılanırken, hala yardımların ulaşılmadığı köylerden bahsedildi. Mültecilere yönelik nefret dilinin, “yağma” denilerek halkın öfkesini başka yöne çevirmeye çalışan iktidarının dilini de eleştiren katılımcılar, yıkımın etkisinin uzun süreceğini ve dayanışmanın önemine dikkat çekti.
Kendi mahallerinde, derneklerinde yaptıkları dayanışmayı da örneklerle anlatan katılımcılardan bir yurttaş, “Eskiden mahallemizde turuncu konteyner vardı ama 10 yıldır yok. Bu konuda da biz belediyeye girişimde bulunduk, buralara konulmalıdır dedik, Sonuç bekliyoruz. Mahallede bunu örgütlemeye çalışıyoruz” dedi.
Malatya’dan gelen bir depremzede ise “Elazığ depreminde evimiz hasar gördü, hafif hasarlı dediler evimize, biz de korktuk başka yere taşındık. Bizi oturtmaya çalıştılar ‘devletin verdiği çadır yok size ev nasıl verir’ diye cevap verdiler” diye konuştu.

Fotoğraflar: Ekmek ve Gül


İlgili haberler
Depremin 20. gününde Kadın sağlığı, gebe kadınlar,...

Türk Tabipleri Birliği İnsan Hakları üyesi Dr. Benan Koyuncu ve SES Anadolu Şube Yöneticisi Edibe Aş...

Adıyaman’da çadır bulamayan bir depremzede: Çok zo...

Adıyaman Yukarı Karapınar Mahallesi’nde depremzede bir kadın. Çadır bulamadıkları için tütün serdikl...

Depremzede çocuklar için ‘Gökyüzü Çadırı’ Antep’e...

Bakırköy Emek Partisi İlçe örgütü çağrısıyla Bakırköylü kadınların hazırladığı Gökyüzü Çadırı Antep’...