Avukatlık ve iş kazaları
Avukat Tennur Koyuncuoğlu ‘dövülen, sövülen, gözlüğü kırılan, tutuklanan, kredi borcunu ödeyemeyen, intihar eden...’ demokrasi işçisi avukatları yazdı.

Mersin doğumluydu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini 2012 yılında bitirmişti. Ekmeğini aramak için daha büyük şehri, İstanbul’u seçti. Dünyanın en eski barosuna, İstanbul Barosuna kaydını yaptırdı. Arı & Gür Hukuk Bürosunun kurucu ortağı olarak, arı gibi çalışacak şanı hak hukuk adına gürleyecekti.

Çaresizdi, bankadan aldığı kredi ile bürosunu açtı. Gençti, azimli idi, nasıl olsa belini doğrulturdu. Olmadı, Türkiye’nin 2018 yılı ‘görülmedik’ krizi önüne çıktı. Yazıhaneye en azından koltuk, masa bilgisayar almak zorundaydı, taksitle de olsa. Yazıhane telefonu dışında adliyede sokakta iletişim için cep telefonu gerekiyordu. Sanatının araç gereci kâğıt bile pahasından geçilmiyordu.

Kredi borcunu ödemek bir yana, karnını doyuramaz olmuştu. Sonuçta herkes gibi kredi borçlarını ödeyemedi. Herkesten farklıydı, borcunu ödemeyenin başına gelecekleri en iyi kendisi biliyordu ve bunu onuruna yediremedi. Av. Gökhan Vural Arı 28 yaşında intihar etti. Arkadaşları çırpındı. Ama barosu kendine düşeni yapabildi mi? Onu sistemin kurbanlarına ekleyiverdiler. O bir demokrasi işçisiydi. Avukatlık mesleğini başkasına yardım için seçmişti. Kendine yar olamadı.

****
Tüm insanlık adına özgürlüğün ilk koşulunun ekonomi üstüne temellenmesi, tüm iş kazalarının, yoksulluğun öteki yüzü olduğu biliniyordu. Yönetenlerin işi başkaydı. Sömürülenler olarak ilk yapacağımız birlik olup sesimizi yükseltmekti, bir daha anladım. Bir avukatın tükenmesi, toplumun çöküşü ile eşti. Çünkü sermaye patrona bağlı işçi statüsünü aşmış, bağımsız, kendi işini yapabilecekleri de ele geçirmişti.

Av. Yaprak, Ayşegül, Zehra, Didem, Yağmur kendilerinin tahliye edilmelerine sevinemeden hapishaneden ayrıldılar. 14 Eylül 2018 günü Halkın Hukuk Bürosu ve Çağdaş Hukukçular Derneğinin tutuklu 17 avukatı İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada toplu tahliyenin sevincini yaşarken, ertesi gün 12 avukat tekrar gözaltına alındı. Beş avukat hakkında savcının tahliyeye itiraz kararını mahkeme heyeti kabul etmemişti. Bu beş kadın avukatın iç yangını derindi. Dışarıda olmak insanın durumunu daha çok ağırlaştırıyordu. Onlar bu toplumun aydınlık yüzünü yansıtsalar da, toplum karanlıktı.

Avukatlık mesleği, doğrudan toplumu değiştirmeye talip olmak demektir. Kendini ayakta tutmak için parasal karşılığı olan uğraşları yanında birincil görevi halkın adalet çığlığını duymak ve onların yanında yer almaktır. Tutuklanan bu avukatlar ne yapmışlar? Avukatlığın özüne uygun biçimde yoksulu, kentsel dönüşümde evi haksız yıkılanı, cinayet gibi iş kazasına uğrayanı, terörist damgası vurulan insanların haklı davalarını üstlenmişler.

Ülkemizde acı bir gerçek var, halkın sistem içinde avukatı yok. Duyarlılıklarıyla işi kendiliğinden sürdürenler, toplumun genelinden farklıdır. Halkın ve tüm avukatların özlemini dile getirmişlerdir. Bu noktadan ilerlersek, devlet toplumsal bir barış düzeni kurmak için avukatların yanında olmak zorundadır. Savcı, yargılanan kişinin düzeni bozduğunu savlarken, avukat o kişinin şahsında toplumsal gerçeği mahkemeye sunmaktadır. Toplumun sivil gücünün kendi kendisini onarmasını temsil etmektedir. Günümüzde avukatların sayısı artmakta, ancak avukatlık mesleği engellenmekte, hor görülmektedir. Çelişki büyüktür. Devlet dövülen, sövülen, gözlüğü kırılan avukatlar aracılığıyla kendine karşı bir hakaret yapıldığının farkına vardığında, hukuk devletinden söz edilecektir. Çünkü avukat devletin izniyle kamusal kuvveti kullanan demokrasinin vazgeçilmez bir unsurdur. Avukatların intihar ettiği, hapishanelerde tutulduğu bir sistemde, aslında toplumun intiharı gündemdedir.

İlgili haberler
Kadın avukat olmak

Ah bu kadın avukatların çektiği... Zordur kadın avukat olmak, her türlü ayrımcılıkla karşılaşırlar....

GÜNÜN RAKAMI: Kadın avukat sayısı 10 yılda 46 bini...

TBB’nin verilerine göre, Türkiye'de 10 yıl önce 20 bin olan kadın avukat sayısı artarak, 46 bini aşt...

Tutuklu avukattan mektup: Duvarların ardında yalnı...

Tutuklu avukat Sezin Uçar, cezaevinden Ekmek ve Gül’e gönderdiği mektupla 5 Nisan Avukatlar Gününde...