Üniversitelerin açılmasıyla birlikte yurtlarımıza geri dönüş yaptık, kimimiz KYK yurtlarında hayatta kalmanın kıdemlisiyken kimimizin ise yurtta ilk senesi. Türkiye’de sorunların bin bir tanesi gün geçtikçe derinleşirken, belki de hayatları en çok daralan öğrenciler ve kadınlar oluyor.
Yaşadığımız kentten başka bir yerde okumanın zorluklarının başında barınma masrafları geliyor. İzmir gibi öğrenci nüfusunun yüksek olduğu bir kentte, KYK yurtları bu nüfusun yarısını bile karşılayamıyor. Alım gücünün eridiği, zamların ve hayat pahalılığının önüne geçilemez biçimde arttığı bugünlerde ev kiraları-özel yurtlar astronomik rakamlara ulaşmışken, KYK yurtları devletin sunması gereken bir gereklilik değil de bize çıktığı için kendimizi şanslı saymamız gereken bir kuruma dönüşüyor.
Ayrıca KYK yurtlarındaki sorunlar dünden bugüne devasa boyutlara ulaşarak ilerliyor. En iyi haliyle 5 kişi kaldığımız odalar, çalışma-dinlenme alanlarının sınırlılığına upuzun yemek kuyrukları, sabah erkenden kalkıp çamaşır yıkayabilmek için bütün günümüzü ona göre planladığımız sorunlar katmerleniyor. Hijyenin ve nitelikli beslenmenin “lüks” olarak görüldüğü yurtlarımıza her sene gelen zamları düşünürsek neredeyse burs ve kredilerimizin hepsini yurda ödüyoruz. Okul ve barınma masraflarını karşılamak için çalışan arkadaşlarımız ise 23.00’de yurda giriş yapmalarının zorunlu kılınması engeliyle karşılaşıyorlar.
Yurt koşullarına ilişkin tartışmaları derinleştirirken, pek çok yurtta ortaklaşan sorunların kaynaklarına ve çözüm yollarına ilişkin tartışmaları da ortaklaştırdı. Geçtiğimiz yıl ihmaller nedeniyle kaybettiğimiz arkadaşımız Zeren Ertaş’ın ardından yurdun dört bir yanındaki yurtlarda arkadaşımızın hesabını sormak ve “Ölmeye değil yaşamaya geldik” sloganını büyütmek için buluştuk. Zeren Ertaş’ın arkasından yükselen sesler sadece onun hesabını sormuyordu, o güne kadar birikerek gelen temel ihtiyaçlarından mahrum bırakılan öğrencilerin taleplerini yükseltiyordu. Çünkü “çözüyormuş” gibi yaparak sorunları öteleyen bu sistem yaşanan tüm sorunların katlanarak büyümesini de beraberinde getiriyor.
Bugün ihtiyacımız olan ise tam da bu beraberliğin gösterdiği örnekleri büyütebilmek. Süreç boyunca irili ufaklı kazanımlarımızın en istikrarlı olanı fiili ya da resmi olarak kurulan öğrenci temsilcilikleri oldu. Söz, yetki ve karar hakkının tanındığı, yurt yönetiminde öğrenci temsilciliğinin rol oynadığı, her katın, her bloğun bir temsilcisinin olduğu, taleplerin ve sorunların yurt idarelerine temsilciler yoluyla öğrencilerin ortak iradesi olarak götürüldüğü, bir mekanizmayı örgütlemeye olan ihtiyacımız bugün çok daha belirgin.
Denetleme ve karar alma mekanizmalarına dahil olabilecek bir yapıyı örgütleyebilmek, içinde yaşadığımız yaşam alanlarını kazanabilmemiz, nitelikli ve güvenli barınma koşulları için tek ve geçerli yol olacaktır.
Fotoğraf: ALL.E yapay zeka ile yapıldı
İlgili haberler
KYK yurtlarındaki genç kadınlar neler yaşıyor?
İstanbul Cevizlibağ’daki en konforlu olarak adledilen KYK Yurdunda kadın öğrenciler, o kadar da mutl...
Genç kadınlar taleplerine kendi gazetelerinde yer...
Görükle Kültür Sanat Platformundan kadınlar, kendi gazetelerini yaptılar, kendi sorunlarına yer verd...
Barınma sorunu genç kadınları riske açık hale geti...
Üniversite öğrencisi genç kadınlar barınma sorununun, yeterli ve nitelikli yurt olmamasının sonuçlar...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.