Yılın bir ayı ama ne ay!
Ordu’da ‘Geçim derdi’ diye sözlerine başlayan fındık işçisi kadınları dinleyelim.

Karadeniz bölgesinin büyük geçim kaynağı olan fındık ayı bitiyor bile. Fındığı üretenden, işçileri bahçelere taşıyan servis çalışanından, sulayan, gübreleyen, toplayan, patosa veren yüzlerce işçinin alın terinden büyüyen bir ekonomi. Fındık ticaretinden değil, geçim derdinden bahsedelim ve fındık işçisi kadınları dinleyelim istedik biraz. Sohbetimize katılan birçok kadın arkadaşımız oldu. Kimi çocuğunu evlendirmek için para biriktiriyor, kimi kışlık kömür alabilmek için. Çocuğundan yaşlısına hepsinin tek bir isteği var, geçinebilmek.


TEDAVİ MASRAFLARI İÇİN İKİ BÜKLÜM
Fındık bahçesinde neşesini hiç kaybetmemiş Nurten’in yanına gidiyorum, başlıyoruz sohbete

“Bakma sen benim bu neşeli hallerime, 56 yaşıma geldim gerçekte bir gün yüzü görmedim” derken bir taraftan da iş arkadaşlarına takılıyor: “Yine dalında fındık bırakmışsın, ben arkanı topluyorum, borcun olsun.” Sonra bana dönerek “Hiç gülmeden zaman geçer mi kızım?” diyor ve devam ediyor anlatmaya: “Yıllardır fındık bahçelerine giderim. Yılın bir ayıdır benim kazanç kapım. Ağustos ayı benim değerli ayımdır. Diğer aylar için ufak ufak harçlık yapıyorum kendime.”

Koca bir “Ahh” çekip “Bu yıl başka diyor ve devam ediyor: “Daha fındığa başlamadan kanser hastası olduğumu öğrendim. Aslında benim durumumda yapılacak bir iş değil fındık toplamak. Eğil kalk, dallara asıl, belim ağrıyor. Fındık bahçeleri pistir, böceklidir, yokuştur, dikenlidir. Gelmeyip de ne yapayım sen söyle? Benim gibi bir hastanın o bahçelerde olmaması gerekiyor ama ne gelir elden. Eşimden ayrılalı çok oldu. Çoluğum çocuğum yok, hiçbir yerden gelen bir gelirim yok. Kız kardeşim ile birlikte yaşıyorum. Kardeşim geçimizi sağlamak için el işi yapıp satıyor pazarda. Birbirimizi böyle idare ediyoruz. Bir ayın yorgunluğu geçer. Geçmeyen, bitmeyen yoksulluk. Günlüğü 750 lira için iki büklüm çalışıyoruz saatlerce. Dışarıdan bakıldığında güzel para diyenler de oluyor. Ama hayat o kadar pahalılaştı ki geçinmek çok zor artık. Anlayacağın bir kadın olarak bu dünyaya çileli geldim çileli gideceğim. İnsan gibi yaşamak bizim de hakkımız değil mi? Bize bu hak niye verilmiyor? Kazandığım parayı ne mi yapacağım? Gezmeyeceğim, yemeyeceğim, giyinmeyeceğim. Tedavi masraflarım için bunca çabam.

‘KADININ İŞLERİ YAŞI KAÇ OLURSA OLSUN BİTMEZ’
“Benim yanıma da gel” diye seslenen Meryem’in sohbetine eşlik ediyorum şimdi. 60’lı yaşlarda biraz düşünceli olan Meryem’e hayatından bahsetmesini istiyorum: “İstanbul’da yaşıyorum. Her ağustos ayında olduğu gibi bu yıl da buraya fındık toplamak için geldim. Burada kızımın evine gelip bir ay kalıyorum. Benim yaşımda birinin buralarda işi ne diye düşünüyorsundur şimdi, dillerden düşmeyen geçim derdi bende de var. Bu bahçelerde günler nasıl geçiyor onu anlatayım sana. Sabah 5’te kalkıp bahçe hazırlığı yapıyorum. 6 gibi servis geliyor, 7’de fındık dallarına asılıyorum. Dallardan ya da yerlerden fındık topluyorum. Kah gülüyoruz kah dertleşiyoruz derken 5’te paydos ediyoruz. Yorgunluğumuzu üzerimizden atmadan bir koşuşturmaca daha başlıyor. Kadının işleri yaşın kaç olursa olsun bitmez. Bir bakmışım yatma zamanı gelmiş. İstanbul’dan buraya birkaç kuruş kazanmak için geliyorum. Tek amacım emeklilik paramı yatırıp emekli olmak. Fındık işi zordur ama yılın bir ayı deyip düşüyoruz yollara.”

‘HİÇ HAYALLERİM İÇİN PARA KAZANAMADIM’
Öğle yemek molasında sofralarına oturduğum Birsen ile sohbete başlıyoruz: “Çocukluğumdan beri fındık bahçelerine giderim. 30 yılı aşkındır. Ehli oldum bu işin. 40 yaşıma geldim ama hiçbir zaman kendi hayallerim için para kazanamadım. Küçüklüğümde kazandığım parayı babama verirdim, şimdi ailem için harcıyorum. Önümüzde kış var. Bir taraftan okullar başlıyor. İki çocuğum var. Biri 5, diğeri 11 yaşlarında. Bu yıl okul masrafları ikiye katlandı. Ücretsiz gibi görünen eğitim bizim gibi emekçilere pahalıya mal oluyor. Geçen yıl günlük yevmiyemiz 350 liraydı. Bu yıl 750 lira. Ama paranın hiç değeri kalmamış ki. Kara kara düşünüyoruz nasıl alacağız okul ihtiyaçlarını diye. Bahçeye çalışmaya gittiğimde bir ay boyunca çocuklarımı yaylaya annemin yanına gönderiyorum. Çünkü sabah 6, akşam 6 çalışıyorum. Eve gelip akşam yemeği hazırla, ertesi gün bahçeye götürmek için yemek hazırla, çamaşır bulaşık yıka derken dinlenmeden yine ertesi güne başlıyoruz. Bir ay böyle devam ediyor. Bu yıl fındık toplamanın da sonuna geldik. Kalan aylarda da örgü işi yapıp satıyorum, küçük bir bahçem var, fasulye üretip satıyorum. Akmıyor ama damlıyor. Bizim köyün kadınları boş durmaz, fındık toplama zamanı bittikten sonra kendi yaptıkları yoğurt, tereyağı, peynir gibi ürünleri pazarlarda satar. Yaylada hayvanlara bakar, bahçelerinde ürettikleri patates, fasulye, pancar gibi sebzeleri satar.”

‘DERSHANE İÇİN PARA BİRİKTİRİYORUM’
Sohbete lise öğrencisi olan Açelya ile devam ediyoruz. 3 yıldır fındık bahçelerinde çalışmaya başlayan 16 yaşındaki Açelya, “Geleceğim için çalışıyorum” diyerek anlatmaya başlıyor: “Okul için servis ücretimin bir kısmını karşıladım geçen yıllarda. Bu yıl ise dershane için para biriktiriyorum. Geçim derdine düşmüş aileme yük olmak istemiyorum. Annem fındık toplama zamanı bittikten sonra evlere temizliğe gidiyor. Benim de katkım olsun istiyorum. Tek hayalim var, meslek sahibi olup iyi yerlere gelebilmek. Psikoloji istiyorum. Bu zamana kadar hiç tatile gitmedim, ailece gidemedik. Meslek sahibi olduğumda ailem ile birlikte tatile gitmek istiyorum.”

‘ZARARA UĞRATACAK BAHÇEYİ NE YAPAYIM?’
Fındık üreticisi Zelfi ise “Emeğimiz kazandığımızdan daha çok” diye giriyor söze: “Bahçeye giderken harcadığımız yakıt, bahçedeki otları temizletme ücreti, işçilere verilen toplatma ücreti, gübre parası, patos parası derken elimizde bir şey kalmıyor. Bu yıl fındık ücreti kilosu 72 liradan satılıyor. Fındık bahçem evime çok uzak ve çok yokuş yerde. Kilometrelerce yol yürüyoruz ulaşmak için. Emek çok kâr yok. Bu koşullar devam ederse bahçe işini bırakmak zorunda kalacağız. Zarara uğratacak bahçeyi ben ne yapayım? Koca bir yıl bu ayı bekliyoruz ama beklentimizi karşılamıyor. Ağustos ayı bizim için çok yorucu geçiyor. Tek geçimim bu bahçe olsaydı asla geçinemezdim. Eşim tersanede çalışıyor. 3 kişilik aileyiz ama yetmiyor. Pazar masrafları, ev kirası derken ay bitiyor. Her şeyin fiyatı bir önceki günden daha pahalı, çarşıya pazara çıkmaya korkar olduk.”

Fotoğraflar: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Fındık üreticisi kadınlar: Umut için yoldayız

Fındık fiyatının düşük açıklanması üzerine ‘fındık için adalet’ diyerek Ordu’dan Giresun’a yürüyen ü...

Fındık üreticisi ve işçisi kadınlar: Tarım yeniden...

Rize’nin fındıklı ilçesinde yaşayan ve yevmiyecilik yaparak geçimini sağlayan fındık işçisi Havva Ka...

Mevsimlik tarım işçisi kadınlar anlatıyor

Mevsimlik tarım işçisi kadınlar yaşamlarını, hayallerini, sorunlarını anlatıyor. Yıllardır sorunları...