Eylül geldi çattı. Bu demek oluyor ki işçi ve emekçi kadınların ve çocuklarının bitmek bilmez mesaisi de başladı. Bu mesaide ne ararsan var; servis parasını karşılayamamaktan gece karanlığında; güvensiz sokaklarda çocuğu okula götürmek, bir önceki gün mesaide verilmiş keki çocuğun beslenmesine koymak, okulun istediği “bağışın” bir sonraki taksitini nasıl ödeyeceğini; çocuğun eksik defterini, kitabını nasıl tamamlayacağını düşünmek...
Tabi mesai okulla son bulmuyor. İktidarın ilan ettiği yeni OVP ile güvencesizliğin ve sömürünün yükü daha da fazla kadınların boynuna yükleniyor. Bu program bir de kanun değişikliği ile taçlandırılmak isteniyor. Devlet tarafından karşılanması gereken, başta eğitim olmak üzere, tüm kamusal hizmetler tasarruf ile özelleştiriliyor, ailenin üzerine atılıyor. Şiddete karşı koruma kararları alınmıyor, işletilmiyor... Cebimizde beş kuruş ya var ya yok, ölümle burun buruna, kendimiz ve/veya çocuklarımız için sürekli endişeli, sürekli diken üstündeyiz. Halbuki hayatta kalabilmek için çok çabalıyoruz, daha fazla üretiyoruz; ürettikçe kaybediyoruz.
İnsan sanki bir kabusun içine sıkışıp kalmış gibi hissediyor, değil mi?
Bu kabustan uyanmak için giriştiğimiz her çırpınış karşısında her şeyin düzeleceğini, enflasyonun düşeceğini, elimizdekiyle de gayet tabi yetinebileceğimizi söyleyen, yaşadığımız tüm yoksulluğun ve yoksunluğun şimdilik gerekli olduğunu ima eden karabasanlarla çarpışıyoruz. Kadınlar dergimize çırpınışlarının ve çarpışmalarının sonuçlarını yansıtıyor. Kimi gözleri dolu dolu çocuğu için eskimiş bir çantayı dikerken, kimi üniversite yurdunu karşılayabilmek için çalışırken, kimi “Yeter artık” derken görülüyor yazılarımızda.
Her birimiz aynı kabusu yaşıyor, aynı kabustan uyanmaya çalışıyoruz. Ancak birlikte “Çocuklar için bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek”, “İnsanca yaşanılabilir bir ücret”, “Vergide adalet”, “Eşit, şiddetsiz bir yaşam”, “Tasarrufu patronlar yapsın”, “Güvenceli iş, eşit ücret” dediğimizde gözlerimizi aralayıp bu kabustan uyanmanın yolunu keşfediyoruz.
O halde neyi bekliyoruz?
Mahallemizde, okulumuzda, iş yerimizde bizimle aynı kabusu görenlerle birleşmek ve bu kabusu da bu karabasanları da ortadan kaldırmak için harekete geçmenin tam vakti.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Ziller kimin için çalacak?
'Aile bireylerinin, yaşadıkları sosyal ve ekonomik kaygılarını kontrol altına almakta zorlanmaları g...
Kışkırtılan öfkenin hedefinde kadınlar
Hayvan düşmanlığına, ırkçılığa karşı bir şey demek kadınlar için her zamankinden daha önemli. Hele k...
‘Seçeneksiz değiliz’
'Özellikle kadınlar için; üniversiteleri bitiriyoruz ve koskoca bir geleceksizlikle baş başa kalıyor...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.