Bursa’nın Kestel ilçesi Barakfakih Organize Sanayii Bölgesinde (BOSAB) faaliyet yürüten Atılım Tekstil’de sendikalaştıkları için işten çıkarılan TEKSİF üyesi işçilerinin başlattığı direniş devam ediyor. Bursa Ekmek ve Gül grubu olarak ziyaret ettiğimiz grevde, işçilerden Serap direnişe giden süreci paylaştı bizlerle.
Atılım Tekstil 458 işçinin çalıştığı bir fabrika. Serap da o 458 işçiden biri. Greve kadar fabrikada bütün sorunların biriktiğini ve en son mücadele etmekten başka çarelerinin kalmadığını dile getiriyor. Serap, sendikalaşarak çözmek istedikleri sorunlarını sıralıyor. “Bizlere önce İş Kanunu gereği giyilmesi gerektiği söylenen ayakkabı zorunluluğunu getirdiler. Bu ayakkabılar yaklaşık bir buçuk kiloya yakın ve biz o ayakkabılarla fabrika içinde günlük 12 kilometre yürümek zorunda kaldık. Ben diyabet hastasıyım ve benim için ayak sağlığı çok önemli fakat bu uygulamayı zorunlu kılmaları bizim sağlığımı düşünmediklerini açıkça gösteriyor.” diyor. Bu sözleri, fabrikalarda işçi sağlığı iş güvenliği için gerekli önlemlerin kadınların bedenleri ve işçilerin çalışma koşulları düşünülmeden sırf “yaptık oldu” diyebilmek için alınmasının işçileri başka sağlık sorunlarıyla ve ağır koşullarla karşı karşıya bıraktığının somut bir örneği. Fabrikadaki bir diğer sorun ise üretimin, üretim için gereken işçi sayısının neredeyse yarısı kadar işçiyi yaptırılması. “Uzun zamandır işçi alımı yapılmıyor, bunu dile getirdiğimizde ‘Sabredin, her şey düzelecek’ cevabıyla karşılaştık. 18-19 elemanın 90 makineyle ilgilenmesi sabır gerektiren bir durum değil. Üstelik ağır koşullarda çalışmamıza rağmen maaşlarımız iş yükümüze oranla çok düşüktü. Bunlar üzerine bir de yıllık izinlerimiz kaldırılmış, dondurulmuştu. Bütün bu sorunlarımızı dile getirsek de bizle kimse muhatap olmadı, ne ustalar ne de işveren vekilleri bizi dinlemedi.”
‘İZİN BELGESİ ALMA BAHANESİYLE E-DEVLET ŞİFRELERİMİZİ ALDILAR’
Fabrika yönetiminden bir karşılık alamayan 190 Atılım Tekstil işçisi sendikayla görüşerek çalışma bakanlığına tespit yazısı göndermiş. Bu başvuruyu yaptıktan sonra iş izin belgesi alma bahanesiyle işçilerin e-devlet şifrelerini alan fabrika yönetimi ise işçilerin sendikaya üye olduğunu tespit etmiş. Bunun üzerine sendikalı işçileri istifaya zorladıklarını dile getiren Serap bir arkadaşlarının da işçileri zorla sendikaya üye yapmak adına tutanak tutularak işten atıldığını söylüyor. Sendika çalışmasına devam edebilmek için bu duruma sessiz kaldıklarını dile getiren Serap, direnişe geçmelerini de şöyle anlatıyor: “Bu sürede ikinci kurban da ben oldum ve 7 Mayıs’ta beni de işten çıkardılar. Gerekçeleri işletme içinde 2 tane fotoğraf çekmiş olmam. Tabii tek dertleri işçilere gözdağı vermek, fabrikadaki sendikal örgütlenmeyi durdurmaktı. 7 Mayıs’ta beni fabrikaya almayınca diğer arkadaşlarım da tepki olarak işbaşı yapmama kararı aldı. O an patron ‘Kapıları kapatın kimseyi içeri almayın’ dedi ve bize hakaret etti. Akabinde bana destek olan 25 arkadaşım da işten çıkartıldı.”
‘İŞÇİNİN SERMAYESİ GÜCÜDÜR’
7 Mayıs’tan bu yana direnişte olduklarını dile getiren Serap, “Bizler emeğimiz için bedel ödüyoruz ve bu bedelin bir karşılığının olacağını biliyoruz. Bu süre zarfında patronun ‘İşyerini kapatırım, elemanları çıkartırım, benim canım sağ olsun, malım ölene kadar bana yeter’ gibi söylemleri oldu. İşçinin sermayesi, gücüdür. Bizim gücümüz olmadan onun bu zenginliği olmayacaktır” diyerek mücadelelerine olan inançlarını dile getiriyor.
Fabrika içinde tehditlerin ve baskıların devam ettiğini dile getiren Serap “6 yıllık elemanı çıkardım, sizi de çıkarırım” diyerek işçileri tazminat hakları için istifaya zorladığını belirtiyor. Baskılara karşı “Hayatlarımız işveren vekillerinin iki dudağı arasında olmasın” diyen işçiler bu sömürü düzenine dur diyerek insanca çalışma koşullarında üretime devam etmek istediklerini söylüyor. Örgütlenmenin işçilerin bugününü ve geleceğini koruduğunu söyleyen Serap’ın şu sözleri hepimize direnç oluyor: “İşverenlerin ve işveren vekillerinin nasıl ki sendikası varsa bizlerin de sendikalaşma hakkı var. Daha iyi çalışma koşulları istediğimiz için bizlerin işine son veremezler. Bizler bu meşaleyi Atılım Tekstilde yaktık fakat bütün BOSAB işçilerine umut, cesaret ve güç vereceğiz. Bu umut insanca çalışma koşullarını getirecek bizlere. Daha fazla sömürülmeyecek, asgari ücret ya da biraz üstüne boyun eğmeyeceğiz. Bizleri köle olarak görmeyecekler, onların maaşlı köleleri olmayacağız.”
Görsel: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Denizli’de kekik üreticisi kadınlar taş ocağına ka...
Denizli'nin Güzelpınar köyünde taş ocağına karşı direnişte kadınlar en önde: 'Yaşam alanımıza dokunm...
İbis Otel’in göçmen kadın işçilerinin 8 aylık dire...
Ücret artışı ve daha iyi çalışma koşulları için CGT-HPE sendikasında örgütlenen Paris Batignolles’da...
Almanya’da kürtaj mücadelesi| 218’e Karşı 150 Yıll...
15 Mayıs, Almanya’da kürtaj paragrafının (218) yürürlüğe girişinin 150. yıl dönümü. Kürtaj için müca...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.