‘Ya evladından ya ekmeğinden vazgeçiyorsun’
Çalışmak isteyen bir kadının ‘Çocuğuma kim bakacak?’ diye düşünmediği bir düzen kurulmalı.

“Çocuğum ilkokula başlayacaktı ama yanında olamadım. Çünkü kreş yok, destek yok. İşten ayrıldım. Şimdi çocuğum memlekette, ben evdeyim… Yani hem anneysen, hem işçiysen, bu düzen sana yaşama hakkı tanımıyor.”

24 yaşında işçi bir kadının sözleri bunlar. Henüz ilkokula başlayacak yaşta bir oğlu var. Ailesi Diyarbakır’da, kendisi Bursa’da yaşıyor. Çocuğuna bakacak kimsesi olmadığı için onu Diyarbakır’daki ailesine göndermek zorunda kalmış. Çünkü o çalışırken bakım yükünü taşıyacak ne bir kreş var ne de devletin sağladığı bir destek. Biz onunla sistemin onu nasıl bir “seçimsizliğe” mahkum ettiğini konuştuk.

Bursa’ya eşinin işi dolayısıyla gelmişler. Ardından bir fabrikada çalışmaya başlamış: “Sabah vardiyasına gitmem için çocuğu bir yere bırakmam gerekiyordu. Kreş yok, yakınımızda aile yok. O yüzden mecbur kaldım; oğlumu Diyarbakır’a, annemin yanına gönderdim. Her gün görüntülü konuşuyoruz ama… Çok zor bir şey.”

Devlet destek olmuyor, eşit sorumluluk yok!

Çocuk konusunda eşinden ya da devletten destek alıp almadığını sorduğumuzda işçi kadın, “Eşim çalışıyor ama bakım yükü hep bendeydi. Devletse sanki bu onun sorunu değilmiş gibi davranıyor. Ne bir kreş yardımı ne de tam gün çalışabilecek anneler için bir kolaylık var. Sanki kadınlar ya çocuk baksın ya da çalışsın. İkisi birden istenmiyor zaten” diyor. Hem çocuklarının olmasını hem de çalışmak istediğini söyleyen kadın, “Ya evladından ya ekmeğinden vazgeçiyorsun. Bu da kadınlara yapılmış bir haksızlık” diyerek sistemin iki yüzlülüğüne vurgu yapıyor.

Gerçekten eşitlikten söz edebilmek için ücretsiz kreşlerin var olması gerektiğini söyleyen kadın işçi, “Yani çalışmak isteyen bir kadının ‘Çocuğuma kim bakacak?’ diye düşünmediği bir düzen kurulmalı. Her mahallede devletin açtığı güvenilir, 7/24 açık kreşler olmalı” diyor. Kreş denilince ilk olarak insanların aklına çalışan kadınların geldiğini söyleyen kadın işçi, kadınların bazen nefes almak ve kendine vakit ayırmak için dahi çocukları güvenle bir yere bırakamadıklarını ifade ediyor.

Çocuğundan ayrı kalmamak için işten ayrıldığını ve şu an tek maaşla geçinmeye çalıştıklarını ifade eden kadın, “Ev kirası, okul masrafı, faturalar derken her gün daha da zorlaşıyor. Çocuğumdan ayrı kalmayayım dedim ama bu sefer de geçinemiyoruz” diyor.

Bu röportaj sadece bir annenin yaşadığı acıyı değil, bu ülkenin kadınlara reva gördüğü hayatı gösteriyor. Ama biz biliyoruz: Çocukların annesiz, kadınların ekmeksiz kalmadığı bir yaşam mümkün. Bunun için ücretsiz, nitelikli, yaygın ve tam zamanlı kamusal kreşler şart.

Fotoğraf: RDNE Stock project / Pexels