
Kadınların miras hakkı dünyanın pek çok yerinde eşitliğe aykırı uygulanıyor. Çoğu ülkede resmi engeller olmasa da yasalar eşit paylaşımı düzenlese de uygulamada kadınlar ciddi sorunlar yaşıyor ve mücadele etmek durumunda kalıyor.
Tarihsel kökenlere baktığımızda Antik Yunan’dan, Eski Roma’ya, Ortaçağ’dan İslamiyete, Yahudiliğe, Hristiyanlığa kadar hepsinde kadınların miras hakkının ya yok sayıldığını ya da erkeklerden daha az pay aldıklarını görüyoruz. Günümüzde modern hukuk dünyanın büyük bir kısmında mirasta kadınlar ve erkekler arasında bir ayrım gözetmezken, hâlâ mevcut yasalarında kadınların erkeklerle eşit miras hakkı olmadığı ülkeler mevcut.
Yasalarda ayrımcılık olmayan ülkelerde de kadınların yaşadıkları değişmiyor. Kadınların aile mirasından yararlanması, aile içinde hâlâ bir tabu olarak kalmaya devam ediyor. Örneğin verilere göre, Kosova'daki kadınların yalnızca yüzde 4'ü bu hakka sahip. Kosova yasaları kadın ve erkeklere eşit haklar sağlıyor, ancak yasada öngörülen eşitlik uygulamaya gelince miras hakkında söz konusu değil.
Türkiye’de eşit bir hak olarak ‘miras’
Türkiye’de de durum çok benzer bir şekilde ilerliyor. Osmanlı döneminde, İslam Hukuku’nun geçerli olduğu dönemde miras hakkında eşitlik söz konusu değil iken, bu durumun değişmesi için atılmış adımlar söz konusu olmuş. 1847 yılında çıkarılan İradei Seniye (Padişah emri) ile kız çocukları ile erkek çocuklarının eşit miras hakkı düzenlenmiş,1858 tarihli Arazi Kanunnamesi ile mirasın kız ve erkekler arasında eşit olarak paylaştırılacağı hükmü yer almış.
Medeni Kanun ile miras hakkına ilişkin cinsiyet ayrımcılığına son verilir. Yasalar artık kadınlar miras hakkında eşittir der. Ancak yaşanan öyle olmaz, kadınların miras hakkı hâlâ ülkenin her yerinde tartışmalıdır. Kadınlar miras hakkını istemezse mutlu olunur, aile dışına mal mülk çıkmaz böylece, “elin adamlarına” yedirilmez. Kadınlar ısrar ederse bir anlaşma yoluna bakılır ya da miras hakkı, miras bırakanın sağlığında yapılan hileli devirlerle fiiliyatta yok edilir. Miras bırakan öldüğünde bir şey kalmamıştır, erkek çocuklar çok önceden halletmişlerdir o işi çünkü.
Bu durumda kadınların önünde muris muvazaası denilen uzun ve zorlu bir dava açma seçeneğinden başka bir seçenek kalmaz, yıllar ve yıllar süren masraflı bu davaları da çoğu kadın açmaz, açamaz.
Arabulucu yoluyla hak gasbı
Kasım 2024 tarihli “Tapu Sicilinde Arabuluculuk Uygulamaları” genelgesinden kaynaklanan, özellikle miras kalan taşınmazlar üzerinde kadın mirasçıların hak kayıplarına uğradığını gösteren ve gündem olan meseleyi hatırlayalım tam da bu noktada. Arabuluculuk ile kadınların miras hakkı yok ediliyor. Arabulucuda yapılan anlaşmalarla kadınlar haklarından vazgeçmeye zorlanıyor. Çoğunlukla tüm bir aileye karşı gelmek anlamına gelen bu durumda kadınların direnç göstermesi oldukça zor oluyor.
Miras hakkı kadınlar için yasalar görmezden gelinerek bu kadar ihlal edilen bir durum iken, kadınların bu hakkına ulaşmasının önündeki engellerin kaldırılması, bu meseleye kafa yorulması gerekirken ne oldu: Diyanet İşleri Başkanlığı hutbe yayınladı. Ne demişti Diyanet İşleri Başkanlığı 15 Ağustos 2025 tarihli “Kul Hakkı Ateşten Gömlektir“ başlıklı hutbesinde; “Kişinin kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah'ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır.” Diyanet İşleri Başkanlığı özetle diyor ki; mirasta kadın erkek eşitliği diye bir şey yoktur, kız çocukları mirastan mahrum bırakılırsa kabul etmeli, hiç sesini çıkarmamalıdır. Aksi kul hakkı yemek olur…
Diyanet’in fetvası açık suçtur
Oysa Medeni Kanun tam tersini söylüyor, Anayasa eşitlik ilkesini düzenliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı bu ülkenin yasalarına aykırı bir şey diyor açıkça. Şeri hukuk hükümlerini sanki bu ülkenin yasasıymış gibi ilan ediyor, buyuruyor, mirasa ilişkin uygulamayı buna göre tarif ediyor. Peki ülkenin hukuk normlarının dışında bir hukuk tarif edilebilir mi?
Tam olarak bu yapılmıştır. Bu suçtur, hukuk devletinde bunu yapmak mümkün değildir. O nedenle ülkenin dört bir yanında kadınlar, kadın örgütleri Diyanet İşleri Başkanlığı hakkında suç duyurularında bulundu.
“Kul hakkı” diye mevcut hukuk normunda yer almayan terimlerle kadınlardan miras hakkı talep etmemesi gerektiği söylenmiş, buna göre davranmaları emredilmiştir. Yarın aynı Diyanet İşleri Başkanlığı “Erkek istemeden kadınlar boşanamaz” diye bir hutbe yayınlayabilir, “6284 Sayılı Kanun’a başvurup kocalarınızı mağdur etmeyin” diyebilir, “Kocanızın babanızın izni olmadan çalışamazsınız” da der hiç belli olmaz. Bunun önü açılmıştır ve böyle tehlikeli bir noktadır söz konusu olan.
Laiklik bugün bu ülkede kadınların hakları ve hatta yaşamları için olmazsa olmaz bir noktada görüyoruz ki. Dini kuralları ülkenin tümümün gerçek yasaları yapmak istiyorlar, ikili bir hukuk tarif ediyorlar, “Yasalar başka bir şey dese de uygulamada bu hukuk geçerli olacak” demeye çalıştıkları. Ülkedeki verili hukukun yerine başka bir hukukun uygulanmaya çalışıldığı açıkça ilan ediliyor.
İktidarın ‘arabuluculuk’ hilsesi
İktidarın mevcut uygulamaları ile de çok uyumlu tüm bu yaşananlar. İktidar kanadından bir itiraz yükselmedi, “Bu ne biçim bir açıklama” falan denilmedi elbette ki. Çünkü AKP iktidarının kurmaya çalıştığı muhafazakar hayata tam da denk düşüyor bu hutbeler.
İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çeken, nafaka hakkını tartışmaya açan, 6284 Sayılı Yasa’yı sahipsiz bırakan iktidar nicedir arabuluculuk ısrarında. Aile uyuşmazlıklarını çözmek için nasıl gerekli olduğu, aile yılı ile de uyumlu olduğu bizzat Adalet Bakanı tarafından da dile getirilen arabuluculuk eylül ayında ülke gündeminde olacak açıklamalara göre.
Miras hakkının Diyanet hutbesi kapsamında tartışmaya açıldığı şu günlerde, arabuluculuk kurumunun boşanma ve buna bağlı uyuşmazlıklardaki rolü çok daha önemli bir gündem haline gelmiştir.
Arabuluculuk kurumu bu hutbelerle emredilen başka hukukun hayata geçireceği mekanizma olacaktır diyebiliriz kolaylıkla toplam tabloya bakınca. Yaratmak istenilen ikili hukuk arabulucu tutanaklarıyla ete kemiğe bürünebilir.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Dosya| Medeni hakların temel taşlarından: Kadınlar...
Dergimizin Eylül sayısında hazırladığımız dosyada kadınların miras hakkına yapılan saldırıları incel...
‘Suça sürüklenen çocuklar’ tartışmalarında neredey...
‘Devletin, çocuk refahı ve korunmasına yönelik hizmetleri doğru ve eksiksiz olarak yerine getirmesi,...
Çocukların eğitimi, geleceği için mücadeleye
Bu eğitim öğretim dönemine girerken kaygılar doldu taştı. Beslenme listelerini tutturabilene aşk ols...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.