Ömrümce sevmedim “patron” etiketini. Ben çalışan tüm dostlara hep emekçi olarak baktım çünkü. Bazılarımız üniversite okuyabilirken; eczacı, doktor, avukat ünvanı alabilirken kimilerimiz de elden geldikçe yarım kalan hayallerinin ucundan yakalamaya çalışır. Tıpkı eczanelerimizin gizli kahramanları, emekçileri “eczane teknisyeni” dostlarımız gibi! Her daim gülen yüzleri ile verdikleri emekleri ile ne kadar çok hepimizden bir parçadır hepsi aslında! Sağlık problemlerimiz ile ilgili ilk danıştığımız, birinci sağlık basamağımız olan eczanelerimizin vazgeçilmezleridir onlar! Peki onlardan her daim “güler yüz” beklerken hiç düşündük mü acaba yaşam mücadeleleri nasıl? Haklarına sahip çıkılıyor mu? Bize sonsuz sabır ile gülmelerini, anlatmalarını, hatta bazen sinirimizi yatıştırmalarını, bağırsak da alttan almalarını beklediğimiz dostlarımızın hayatlarını düşündük mü hiç?! Benim yanımda 4 yıldır bir kadın olarak tüm zorlukları göğüsleyen mesai arkadaşımın hikayesi mesela... Babasını kaybetmiş. Okuyamamıştı köyünde ama oralara göre ileri görüş sahibi dedesi annesine “Al yavrularını git İstanbul’a, okusunlar iş öğrensinler” demişti. Annesi bana “Okusun, öğrensin istiyorum “ dediğinde başlamıştı onunla mücadelemiz. Gözlerime ışıl ışıl bakarken zeka pırıltıları ile birlikte kocaman bir istek vardı içinde. Ve dört yılda el ele vererek çabaladık onunla birlikte. Şimdi üniversiteden aldığı “eczane teknisyeni” diplomasının çerçevesine bakarken hala aynı ışıltıları görüyorum gözlerinde. “Kız çocuğu çalışmaz” diyen üstüne vazife olamayan akrabalara rağmen; gece nöbeti, büyükşehir demeden, yılmak bilmez teknisyen dostumla gurur duyuyorum! Evlilikten, akraba baskılarından önce eğitimine önem veren bu dost şimdi bir sürü sertifika ve diploma sahibi. Hayatta hiçbir şey için geç değildir ve umut her zaman vardır! Zor şartlarda çalışan emekçi teknisyenlerimizin bu yaşam mücadelesine, kutsal mesleğe adamış, yıllarını vermiş emekçilerimiz maalesef hem devlet açısından “EYT” ile mağdur edilirken hem de hakları olan kıdem tazminatları konusunda işverenleri ile sıkıntılar yaşıyorlar. Bu anlamda; tazminat bir haktır ve işvereninden mutlaka talep edilmelidir. Eczanelerin yoğun ve uzun çalışma saatleri altında; 55 saati aşan mesailer için ek ücret ya da çalışma saatlerinin düzenlenmesi haklarına da ayrıca sahiplerdir. Talep edebilecekleri ile ilgili bilgilendirilmeli ve ezici “patron düzeni” altında ezilmemelidirler! Haftanın 6 günü, günde 10 saat mesai yapan bu dostlarımız görünmez emekçilerdir aslında! Sendikal hakları olmasa da kendi dernekleri ile bütünleşme çabaları olan ama yeterli düzeyde seslerini duyuramayan eczane teknisyenlerimizin haklarını bir nebze duyurmak istedim. Hepimiz bu sessiz kahramanların da hayatları ve mücadeleleri olduğunu unutmadan, doğru iletişim ile işçi dostlarımıza sahip çıkmalıyız. Özellikle kendi eczanemde emek verip, eczanemizi yuva yapan tüm teknisyen dostlarıma teşekkürü kocaman bir borç bilirim.
İlgili haberler
Kriz derinleşiyor, kadın işsizliği artıyor
Normalde ve kriz dönemlerinde neden ilk kadınlar işsiz kalıyor, neden kadın işsizliği daha yüksek? D...
İmdat koku alamıyorum!
İnsanın milyonlarca yıllık evrimi içinde işlevini diğer canlılara göre daha az muhafaza ettiği duyus...
Satıcı bize sesleniyor
Film kimseyi haklı çıkarmıyor, kimseyi kötülemiyor, kimseyi de kahraman yapmıyor. Fakat sorgulamanız...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.