Son haftalarda ülke gündemi ışık hızıyla değişiyor. Sedat Peker’in artık dizi sezonu haline gelen videoları, yaptığı açıklamalar, salgında normalleşme adımları, bir türlü hızlanmayan aşılama programı, zamlar ve daha ilk anda aklımıza gelmeyen çok şey. Gıda işçisi iki arkadaşımla son haftalarda olanlar üzerine sohbet ediyoruz. Arkadaşlarımla sohbet bir şekilde "Onu bırak da Geçinemiyoruz"a geliyor...
Bir fırında sabah 05.30’da iş başı yapıp 14.30’da mesaiden çıkan Selma, günün kalanında çalışabileceği bir iş bakıyor. Biz sohbet ederken telefonu çalınca birinin tavsiyesi ile iş başvurusu yapabileceği yer olduğu haberini alıyor. Kahve fincanlarımızı kenara itip CV yazmaya başlıyoruz. Şu an çalıştığı fırından çıkmak için çok kez iş bakmış ama bir türlü cesaret edememiş. Bir önceki iş değişikliği zamanında üç hafta işsiz kaldığında o üç haftanın eksilerini aylarca toparlayamadığını anlatıyor. İki kredi kartını borçtan ötürü kapatamamaktan rahatsız, “Yeniden kredi çeksem o parayla bu borçları kapatsam, en azından tek borcun taksiti olsa” diyor. Borcu borçla kapatmanın bir parça huzur vadeden bir fikir olduğu zamanlardayız.
Bankaların kredi başvurularına bakıyoruz birlikte. İki tanesini arıyoruz, sonuç olumsuz. Sonra dönüyoruz ilk çözüm yoluna, öğleden sonra ek iş yapabileceği yerleri düşünüyoruz.
ŞU TAHİNLİ KADAR DEĞERİMİZ YOK
Bir başka fırın zincirinin çalışanı olan Duygu ise pandemi başladığından beri işsiz kalan eşinin pazartesi gideceği iş görüşmesi için heyecanlı. “Haberlerde gördük şu Sedat Peker’i. Ne büyük paralardan bahsediyorlar, insanın siniri bozuluyor” diyor. Böyle zamanlarda aklına geçen yıl iş arkadaşıyla yaptıkları sohbet geliyormuş, onu anlatıyor: “İkimiz de duruyorduk tezgahta, müşteri yoktu, tahinli çörekler de olmuş 7 lira. Arkadaş bana dönüp ‘Bak şu tahinli kadar değerimiz yok bizim he, bizim saatlik ücretimizle tahinli alamazsın’ demişti. Çok gülmüştük o zaman ağlanacak halimize.”
Çalıştığı fırın yıllardır “Battık, batıyoruz, durumlar kötü” deyip duruyor. Duygu “Aman bir batamadılar, hoş onların batmış hali bile bizi bir ömür yaşatır” diyor. Her gün etiketlerin değiştiğinden bahsediyor, müşterilerin artık çeşit ürün alamadığını, sadece ekmek satışının arttığını söylüyor.
Eşi pandemi döneminde sosyal destek yardımına başvurduğunda evde başka çalışan olduğu için para alamamış. “Başka çalışan dediği de benim. Aldığım asgari ücretle kira, fatura mı ödeyeyim, mutfak alışverişi mi yapayım? Zaten her şeyin fiyatı uçmuş. Yağdan bahsederken gram altından bahsediyoruz sanki.”
BİZİM ÇALIŞTIĞIMIZ BUNDAN KAT KAT FAZLASI EDER
Asgari ücret zammı geleli daha ne kadar oldu, zamlar eridi gitti. Pandemi döneminde her birimiz devlet politikalarıyla yalnızlığa itildik. Şu sıralar ülkenin her yerinde peşini bırakmamamız gereken binbir iş oluyor, duvarlardan tuğlalar çekiliyor, doğa öldürülüyor, savaş çığırtkanlığı yapılıyor ama açlıkla sınanınca cümlelerimizin sonu hep cüzdanımıza çıkıyor. Eee… doğalı da bu. Son noktayı da Duygu koymuş olsun bu yazıya. “Asgari ücret en az 3 bin 500 olacak ki az rahat edelim. Aslında bizim çalıştığımız, yorulduğumuz bundan kat kat fazlası eder de bunu bile çok görüyorlar. Biz yoruluyoruz, onlar yiyorlar.”
Fotoğraf: DHA
İlgili haberler
Bu Nazgullar da ne ki kadınların gördüklerinin yan...
Mafya-devlet-sermaye çetesinin kirli ilişkileri tek tek ortaya serilirken, halka ama en çok da kadın...
Bu kir sömürünün kiri
Adile Doğan, işçi kadınların ortaya saçılan devlet-mafya- sermaye düzenindeki kirli ilişkilerle ilgi...
Bu duvarı biz yıkacağız
Bize dayatılan, örümcek ağına bulanmış o duvarları bizim yıkmamız; bize açlığı, yoksulluğu reva göre...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.