Merhaba Ekmek ve Gül okurları,
Ben 36 yaşındayım, İstanbul gibi bir metropolde yaşayan bir anneyim. Biraz kendimden bahsetmek istiyorum; ilkokulu bitirdikten sonra eğitim hayatıma son verildi, ben okumak istedim lakin babam engel oldu “Kız kısmı okuyup ne olacak, evlensin kocası baksın” dedi.
Böylelikle ilk iş hayatım çocuk bakıcılığı oldu. Garip bir durumdu, kendim çocuktum ama bir de çocuk bakacaktım. Daha sonra çocuk aklı, cahillikle teyzemin oğlu ile evlenmek istedim. Ailemin karşı çıkması bir şeyi değiştirmedi, benden 10 yaş büyük olan teyzemin oğlu ile evlendim. Henüz 16 yaşında genç bir kadındım, gençliğimi çocukluğumu yaşamadan evlendim ama bunun bu kadar zor olacağını o zaman düşünememiştim. Evlilik hayatının ve anne olmanın, bir aile olmanın bu kadar zor ve meşakkatli olacağı hiç aklıma gelmemişti.
18 yaşımda kızımı kucağıma aldığımda hayatım daha da zor olmuştu. Kızımın babası alkol problemi olan bir adamdı. Psikolojik ve fiziksel şiddete uğruyordum. Kızım olduktan sonrada değişmedi, artık bu dayanılmaz hayatı kaldıramıyordum ve “Kaderimse çekerim” demeyecektim. Kızım mutsuz bir ailede büyümeyecekti, bana iyi olmayan kızıma iyi olmayacaktı. Çok sefer kurtarmaya çalıştığım evliliğim yürümüyordu. 10 yıllık evliliğimi bitirmeye karar verdim. Ailemle konuşup boşanmak istediğimi söyledim, annem babam bana destek oldu lakin bir sorun vardı; dayım! “Boşanamazsın, o eve gelinlikle girdin kefenle çıkacaksın” dedi. Bu da toplumsal bir şiddetti. Abim de destek vermesi beni güçlendirdi, yalnız olmadığımı, benim kararımın önemli olduğunu söylemesi hayatımda dönüş noktası oldu.
Boşanma işlemlerini başlattım. Mahkeme tam 2 yıl sürdü. Bu süreçte yaşadığım en korkunç şeyleri yaşattı bana, ama vazgeçmedim, hep dik durdum, mücadele ettim. Her akşam karakola düştük, kavgalar, tartışmalar... Artık Çamçeşme Karakolu beni çok iyi tanıyordu, her seferinde “aile meselesi” deyip gönderiyorlardı. Devletin ne kadar kadınların yanında olduğunu bu süreçte çok iyi gördüm. 2 yılın sonunda bitti dava ama ne koşullarla... Bir türlü bitmeyen dava sürerken annem “Hiçbir şey senden, senin canından daha kıymetli değil. Hiçbir şey isteme ondan” demişti. Bundan sonra değişti seyir; yıllarca emek verdiğim o evden de o adamdan da hiçbir şey almadım, hiçbir şey talep etmedim ancak öyle boşanabildim.
Tüm bunları yaşayan sadece ben değilim, bu ülkede boşanan, boşanmaya çalışan tüm kadınlar aynı şeyleri yaşıyor. Önce kendi içlerinde uzun uzun bir muhasebe, sonra toplumsal baskı, sonra da bitmek bilmeyen dava süreçleri... Ve en sonunda kadınlar hiçbir hakkını almadan/alamadan boşanıyor. Şimdi gündemde nafakanın kaldırılması var; ama nafaka zaten çoğu kadın için gerçek hayatta kullanılabilen bir hak değil. Eğer nafaka ile ilgili düzenleme yapmak istiyorlarsa önce buna bir çözüm bulmaları gerekir.
Bir de tüm kadınlara şunu hatırlatmak istiyorum; mücadele edersek kazan biz kadınlar oluyoruz. Kaderimizi değiştirmek, kendi örgütlü mücadelemizde, umudumuzu yitirmemeliyiz. “Kaderimse çekerim” değil, “kaderimse değiştiririm” diyelim.
İlgili haberler
Nafaka nedir, ne değildir?
Nafaka gerçekten de adaletsiz bir uygulama mıdır? Kadınların elinden alınmak istenen nedir tam olara...
Çocuğum için bile nafaka talep etmedim ama şimdi a...
O yuva yıkıldıysa bunun çok büyük sebepleri vardır. Bu bedellerin hem erkek tarafından hem de kanunl...
Bir diğerimizin cesareti olalım...
‘Hepimiz diğerimizin cesareti, yoldaşı, eli, kulağı ve yüreği olalım. Kapıyı çarpıp çıktığınızda dış...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.