İstismarın affı anlamına gelen yasa önerileri özellikle kadınların el ele, sırt sırta vererek, bilgilerini, sezgilerini, korkularını ve öfkelerini katarak oluşturduğu bariyerleri aşamadı. Ancak, her defasında bu koca bariyerlere çarpıp geri dönseler de çocuk istismarını meşrulaştıracak yasaları önümüze getirmekten vazgeçmiyorlar. Hal böyle olunca barikatın çocuklardan taraf olan yanını hiç durmadan güçlendirecek çalışmalar da sürmek zorunda.
Bu çabaların bir parçası olarak Ankara’da hem yasa tasarısının geri çekilmesi için imza kampanyaları hem de birçok mahallede, okulda, evde toplantılar, buluşmalar gerçekleştiriliyor.
KAMPANYAYA İLGİ YOĞUN
Çocuk istismarına ilişkin yapılan etkinliklere, imza kampanyalarına ilginin çok olduğu açık. Buluşmalara kimine ikişerli üçerli, kimine otuzlu kırklı kimine yüzden fazla kişinin katıldığını görüyoruz. Ankara’da bir okulda düzenlenen, okul yönetimi, okul aile birliği ve muhtarlık çağrısıyla yapılan etkinliğe çoğunluğu okulun velileri olan 150 kişi katıldı. Etkinliği düzenleyenler, anaokulu velilerinin çok istemelerine rağmen çocukları almaları gerektiği için katılamadıklarını, başka bir buluşma daha yapmak istediklerini ilettiler. Pazarlarda, meslek kurslarında, sokaklarda, kapı kapı dolaşılan evlerde, işyerlerinde de imza toplarken karşılaşılan aynı ilgi. Özetle, yaşlısından gencine, kadınından erkeğine herkesin pür dikkat olduğu bir konu bu.Hemen her buluşmada konunun neresini konuşuyor olursak olalım, hep cevap aranan bir soru var: “Biz çocuklara nasıl yaklaşacağız, kendini koruması için çocuğumuza neyi nasıl anlatacağız?” Herkes kendi erişebildiği kaynaklarla cevabı bulmaya çalışıyor. İstismar sorununa en mikro düzeyde, çocuklarla ilişkimiz kapsamında neler yapabileceğimize, onları kendi bilgilendirmemizle nasıl koruyabileceğimize odaklanma eğilimi dikkat çekiyor. Makro düzeyde çocuk istismarının önlenebilmesi için neye ihtiyacımızın olduğu, yani çocukların gerçek anlamda nasıl korunabileceği, çocukları koruyabilecek bir çocuk koruma sisteminin nasıl olabileceği ve bunun siyasal politikalarla bağlantısı, nihayetinde bir koruma sistemi için kimden neler talep etmemiz gerektiği konuları kapsam dışı kalabiliyor.
BİR BAŞLANGIÇ NOKTASI OLARAK “BEN NE YAPABİLİRİM?” SORUSU
Birçok sorunda, en çok canımız yanan yerden ya da en acil ihtiyacımız olandan başlarız yol almaya, sorunların çözümüne girişmeye. “Biz çocuğumuza nasıl yaklaşacağız?” sorusu da o can yanmasını gidermeye yönelik acil bir ihtiyaç gibi görünüyor. Peki bu soru, istismarın ortadan kaldırılmasını sağlayacak çocuk koruma sistemi için bir başlangıç noktası olabilir mi ya da nasıl olabilir?İstismara karşı çocukları güçlendirmek onlara vereceğimiz bilgiler birkaç notla, bazı kalıp bilgilendirmelerle, belli aralıklarla belli uyarılarda bulunarak, belli durumlara ilişkin onlara yönlendirme yaparak sağlayabileceğimiz bir şey değil. Bu konuda hap gibi ebeveynlere gösterilen kalıp bilgiler de sorgulanmaya muhtaç bu nedenle. İhtiyaç olan şey; başta ebeveynleri olmak üzere çocuklara pratikte her türlü hakları ve sınırlarına saygı gösterilerek davranılması, bunun yanında kendileri ve gelişimleri ile ilgili ihtiyaçları olan bilgiye doğru zamanda ulaşmalarına yardımcı olunması. Bu toplamın içinde çocukla kurulacak sağlıklı iletişim, çocukları güçlendirebilir.
Yani, “hayır” deme hakkını oluşturmak için, düzenli aralıklarla çocuğa “hayır” diyebileceğini söylemek yeterli değildir; aynı zamanda her konudaki görüşlerini ve sınırlarını gerçekten dikkate almak gerekli. Hiçbir konuda söz hakkı tanımadığınız bir çocuğa, sadece “Biri sana şöyle yaparsa hayır de” dediniz diye hemen bunu öğrenmeyecektir. Yine çocuğun kendini koruyabilmesi için “iç çamaşırı kuralı” olarak bilinen çocuğun cinsel bölgelerine kimsenin dokunamayacağı bilgisini vermek yeterli değildir. Çocukların kendi bedenlerine ve gelişimlerine, kendi bedenleri ve başka kişilerin bedenleri hakkında hakları, sınırları ve sorumlulukları dahil olmak üzere her konuda doğru ve yaşlarına uygun şekilde bilgilendirilmeleridir en sağlıklı olan.
Bunu yapabilmek için de önce bizim öğrenmeye ihtiyacımız var. Aslına bakarsak bize bunları öğretmekle sorumlu olan devletin-kamunun kurumlarıdır. Yaygın, ulaşabileceğimiz şekilde danışmanlık merkezleri ya da başkaca kurumlar aracılığı ile talep etmeye gerek kalmaksızın bizi bu bilgilerle donatmak, buna uygun davranıp davranmadığımızı denetlemek kamunun görevidir. Dolayısıyla bunu kamu kurumlarından, Bakanlıklardan, belediyelerden vs. talep etmek gerekir. Ancak, bugün kamuyu da beklemeden bunu öğrenmek için örgütlenmeye başlayabiliriz. Bu bilgiye ulaşmak için konuyla çalışan uzmanlarla yan yana gelebilir, buluşmalar yapabilir, kitaplar okuyabiliriz. Kendi öğrendiklerimizi çoğaltabilir, öğrendikçe etrafımızı sarmalayabilir, öğrendiklerimizi yaygınlaştırabiliriz.
‘NASIL BİR SİSTEM?’ SORUSUNA CEVAP ARAMAK
“Biz çocuklara nasıl yaklaşacağız, kendini koruması için çocuğumuza neyi nasıl anlatacağız?” sorularının cevaplarını birlikte bulmak elbette çok önemli ve değerli. Ancak sadece bunlarla sınırlı kalınırsa “istismarla mücadele” eksik kalır. Çocuk istismarının önlenmesi bireysel düzeyde çocuklarımızla yapabileceklerimizin çok daha ötesinde bir sistem sorunudur. İstismarın, memleketteki siyasal-ekonomik politikalarla, yasalarla, kamunun her türlü programı-programsızlığıyla göbekten bağı var. Çocukları her bakımdan korumaya odaklı, çocuğun üstün yararını gözeterek planlar yapacak bir koruma sistemine, çocuğun korunamadığı durumda ise acilen müdahale edip çocuğu sarmalayacak, iyileşmesini ve adaleti sağlayacak bir müdahale sistemine ihtiyaç var. Bunu yapmakla yükümlü olan da devlettir, kamunun kurumlarıdır. İstismara uğrayan her çocuğun hikâyesinin ardında da kamunun yerine getirmediği sorumlulukların yattığını biliyoruz. Bu eksikler, ilk aklımıza gelen birkaç sorumsuzlukla sınırlı değil üstelik, her bir hikâyenin ardında devasa ve örgütlü bir ‘görevini yapmayanlar’ ordusu var. Böyle bir tablonun içinde de sadece kendi davranışlarımıza odaklanmak yeterli kalamayacaktır.Bu nedenle, “Ben kendi çocuğumla ne yapabilirim” diye başladığımız soruyu “bütün çocuklar için neye/nasıl bir sisteme ihtiyacımız var, kimden ne talep edeceğiz, bu taleplerimiz için neler yapacağız?” sorularıyla genişlettiğimizde “istismarla mücadelede” daha doğru bir hatta girmiş olacağız.
İlgili haberler
Ve bir fotoğraf fısıldar: ‘Biz düşman değiliz’
Bağıra çağıra nefret politikasını halkın üzerine yağdıran iktidarlara inattı sanki bu fotoğraf, iki...
Seyirci kalmaya tahammülümüz yok, değiştirmeye güc...
‘Her gün hayatımız yokluklarla, yasaklarla sınanırken, #BöyleGitmez diyen kadınların çoğalmasına, bi...
‘Böyle gitmez’ diyor, sözümüzü ve gücümüzü birleşt...
#BöyleGitmez diyen tüm kadınlara çağrımız var... Gelin bu yolu birlikte yürüyelim! ‘Yol yürüyüş öğre...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.