İstedikleri gibi eğitim olmaz
50 yıl önceki, kadınların erkeklerle satranç oynayamayacağı, matematikte 4 işlemden öte gidemeyeceği fikirlerinin benzerleri bunlar.

Geçtiğimiz haftalarda bir sınav görevinde ilkokul öğretmenimle karşılaştım. Bir öğretmen olarak öğretmenimle bu karşılaşma sevindirici ve anlamlı oldu. Olayın tüm duygusallığı ve eski günleri yad etmenin hoşluğu bir yana çalıştığımız okullardan da hasbihal ettik. İsmi lazım değil bir siyasetçinin adına yapılmış bir devlet okulunda çalışıyormuş. İmkanlarımız, fiziksel koşullarımız, sınıf mevcutlarımız, kaynaklarımız kıyasa lüzum duyulmayacak biçimde farklı. Onun okuluna yapılan “bağışlar” milyonlar… Haliyle eğitim de farklı. Pek çok devlet okulunda olmayan imkanlar bazı okullara daha fazla sağlandığında veliler de verilen eğitimi umursamaz hale geliyor. Bu kadar imkanı olan bir okulu “kız okulu” haline getirirlerse de “ne kadar olanaklı” diye insanları ikna etmeye çalışırlar muhakkak.

CİNSİYET AYRIMCILIĞI GÖRMEZDEN GELİNEMEZ

Yılların kazanımı olan karma eğitim şimdi Milli Eğitim Bakanının “gerekirse kız okulları açarız” sözleriyle tartışmaya açıldı. Karşıt görüşlülerin argümanlarına bakıldığında akademik başarıyı da cinsiyet rollerinin gelişimini de öğrencilerin öğrenme stillerini de sosyal ve psikolojik gelişimlerini de cinsiyete dayandırıyorlar. 50 yıl önceki, kadınların erkeklerle satranç oynayamayacağı, matematikte 4 işlemden öte gidemeyeceği fikirlerinin benzerleri bunlar.

Çocuklarının geleceğini düşünen halkın önemsediği bir ölçüt olan “başarı” üzerinden karma eğitim tartışması yapmak da işlerine geliyor. Başarı dedikleri de eğitimi konuların öğrenimi ve başarıyı ulusal sınavlara indirgemek. Bu sınavlar sistemi, rekabetçi eğitim anlayışının ürünü.

Kaldı ki okulun sınıf mevcudundan tutun da eğitim ortamının niteliği gibi pek çok şeyi hiçe sayıp tek başına cinsiyete dayalı bir değerlendirmeyle okul başarısına bakmak büyük bir yanlış. Paralı, piyasa merkezli, rekabetçi bir eğitim anlayışının sonucunda eleştiriye kapalı, sorgulamayan, itaat eden, biat eden, nesneleşmiş pasif çocuklar istiyorlar gerçekte.

KARMA EĞİTİMİ ‘DAYATMA’ OLARAK NİTELENDİRENLERİN DAYATMASI

Okullarda kız ve erkek öğrencilere dair beklentiler, davranışlar, mesleki yönlendirmelerin toplumdaki cinsiyet rollerine paralel olması bu rollerin yeniden üretilmesine sebep oluyor. Yani toplumdaki cinsiyet eşitsizlikleri okullarda yeniden üretilmeye çalışılıyor. Erkeklerle kızların beyinlerinin farklı olduğunu, erkeklerin fizik, kimya, bilgisayar, motor dersi gibi alanlarda kızların da dil, edebiyat, sosyal bilgiler alanında daha yetenekli olduğunu söylemenin kendi bilimsel olmaktan öte cinsiyetçi! Kadınları ve erkekleri bu şekilde farklı alanlara yöneltmenin pedagojik bir karşılığı yok. Asıl dayatma budur ve karma eğitimi bir “dayatma” olarak nitelendirenlerin dayatmasıdır. Bu dayatmanın sebebi kadınların gelecekte en büyük başarısının iyi bir yuva kurup kocalarına “destek” olacakları bir işte çalışmaları olarak görülmesidir.

Aynı zihniyet kız çocuklarını Orta Çağ zihniyetiyle “tehlikeli” varlıklar olarak görüyor. Kız çocuklarını dikkat dağıtan cinsel objeler; erkek çocuklarını da potansiyel tacizci ilan iden bir “akıl” bu. Birbirlerinden farklılıkları dolayısıyla yarışamadıklarını söylüyorlar. Bireyi bir sosyal varlık olarak görüp onu bir bütün olarak geliştiremeyen bir eğitim zaten başarılı değildir. Böylesi bir eğitime maruz kalan bir toplum hayatını yöneten kişilerden değil iktidarın belirlediği sınırlara biat edenlerden oluşur. Aynı cinsten iki kardeş bile birbirinden farklı şekilde öğrenme becerisi gösterebilirken bugün okulları kız erkek diye ayırarak eğitimin tüm sorunlarını çözebileceğini düşünmek akıl dışı.

Peki kız öğrenciler ve erkek öğrenciler ayrı okuduğunda nasıl olacak? Ayrı mı yaşayacaklar? Sosyal yaşamda bir arada olduğu her iki cinsten çocuğun da birbirini tanıması, eşit bireyler olarak kabul etmesi, birbirini cinsel obje olarak görmeyip sağlıklı ilişkiler kurması adına küçük yaşlardan itibaren birlikte okuması önemlidir. Günlük hayat akışının bir sonucudur ailede, sokakta, okulda, iş yerinde farkı cinsiyetlerin birbirini görüp tanıması. Kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olmasından rahatsız, kadının toplumsal yaşamda daha aktif rol almasını istemeyen; erkek egemen bir toplum yaratma gayesinin ürünü bu karşıtlık.

KIZ ÇOCUKLARININ OKULLAŞMASI İÇİN NE YAPTILAR?

Asıl dert kız çocuklarının okullaşması olsaydı zaten şimdiye kadar onları saf dışı bırakacak hamleler yapılmazdı. (4+4+4 düzenlemesi, kursların okul yerine sayılması vs.) Okullarda olmayan kız çocukları nerede peki? Cinsel istismarın evlilikle affı ile çocuk yaşta evliliğin yolunun açıldığı, yoksullukla boğuşan 2 milyon çocuk işçinin olduğu ülkemizde gerçekten sorun karma eğitim mi?

EŞİTLİKÇİ, ÖZGÜRLÜKÇÜ, LAİK VE BİLİMSEL EĞİTİM!

Toplumsal yaşamdan ayrı değil okullar da. Bir yandan toplumdaki eşitsizliklerden etkilenir okul. Bir yandan da toplumun ekonomik, politik kültürel özelliklerini etkileme gücü vardır. Tek cinsiyetli eğitim geleceği etkilemek için okulların bu gücünü kullanmak üzere ortaya atıldı. Duayla yetişen fasulye deneyine TÜBİTAK ödülü veren zihniyetin amacı belli evet, ama biz demokratik, katılımcı, eşitlikçi, özgürlükçü, laik ve bilimsel bir eğitim talebinden bir adım geri atmamalıyız! Toplumumuzun ve çocuklarımızın geleceği için bilimsel yollar tercih edilmeli. Okullarda ve toplumun geri kalanında insan haklarına dayalı bir yaşam biçimi oluşturmak tek seçenek.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Ücretsiz, nitelikli eğitim hakkından vazgeçmiyoruz

Bütçe laik, bilimsel, nitelikli ve parasız eğitime ayrılsın demek önümüzdeki dönem bütçe görüşmeleri...

Bir varoluş mücadelesi: Medeni haklarımız

Kadınlar için adeta bir var oluş mücadelesine dönüşen bu süreçte tek bir hakkımızdan dahi vazgeçmeme...

1 Eylül Dünya Barış Günü’ne tarihsel seyir: Siyah...

1 Eylül Dünya Barış Günü; emperyalizmin yıkıcılığı, vahşeti ve buna karşı emekçilerin, işçilerin ver...