Fatma, 1963’te Sivas’ın Gemerek ilçesine bağlı bir köyde doğmuş. 5 yaşına geldiğinde anne ve babası ayrılmış, Fatma’yı da teyzesi büyütmüş. Teyzesinin evinde yaşamı tam “kül kedisi” gibi geçmiş. Bütün ev işlerini ona yaptırmışlar. Büyümeye başlayınca Fatma’ya görücüler gelmeye başlamış, ama teyzesi kendi büyüttüğü ve her şeyi öğrettiği kızı başkalarına vermemiş, Fatma’yı kardeş olarak gördüğü teyze oğlu ile evlendirmişler.
İki erkek çocuk dünyaya getirmiş. Eşi sürekli çalışmaya Mersin’e gidiyormuş, 5 yılın sonunda çocuklarını da alıp Mersin’e yerleşmişler. 5 yıl da burada kalmışlar. Eşi inşaatlarda çalışıyormuş. Bir seferinde yaptığı iş karşılığında ev almış ve o eve taşınmışlar. Bir akşam eşi “Bu evi sana vermek istiyorum, yarın gidip işlemleri yapalım” demiş. Tabii ki Fatma, büyük bir sevinçle sabah erkenden kalkıp kahvaltıyı hazırlamış. Sonra da el ele tutuşup adliyeye gitmişler. Fatma, “Neden buraya geldik, tapu işleri adliyede yapılmıyor ki” demiş. Meğer eşi boşanmak istiyormuş, başka bir kadınla ilişkisi varmış. Boşanmak için bu yolu bulmuş.
Boşanma kağıtlarını imzalamış, çıkınca kocası ilk defa dışarıda yemeye götürmüş. Adam, özgürlüğünü kutlamış yani resmen. Sonra birlikte eve dönmüşler. Çocukları yanına çağırmış adam “Annenizle boşandık, anneniz sizi istemediği için de velayetinizi ben aldım” demiş. Fatma “Okuma yazmam yok, bir sürü evrak imzalattılar, kandırılmışım. Ne yapacağımı, ne diyeceğini şaşırdım. Gidecek yerim yok, arayacak kimsem yok. Çocuklara durumun böyle olmadığını anlatsam da inanmadılar” diye anlatıyor o günü.
Ertesi gün boşandığı kocası “Fatma kız yine iyisin, sana ev buldum, iş buldum, ortada kalmayacaksın” demiş. Fatma’yı bir binanın kapıcı dairesine oturtmuş, “Her gün binayı temizleyip burada da oturursun” demiş. Evin içi boş, içine azıcık eşya getirmiş ve gitmiş.
Fatma burada 3 yıl başkalarının yardımıyla hayatını sürdürmüş. Bu sırada yardım getiren biri vasıtasıyla ikinci evliliğini yapmış ve Kıbrıs’a gitmiş.
İkinci eşinin de ilk eşinden pek farkı yokmuş. Sürekli başka kadınlarla görüşüyormuş, tek farkı karnını doyuruyormuş. İkinci eşi hastalanınca Kayseri’ye dönmüşler. Bir gün evde otururken büyük oğlu “Askere gidiyorum anne hakkını helal et” diye aramış. Uzun zamandır, hiç sesini duymadığı oğlu onu çok duygulandırmış. Üç ay sonra bir köylü gelmiş, “Biz köye gidiyoruz seni de götürelim” demiş. Fatma kocasıyla beraber gitmiş köye. Vardıklarında köydekileri askerdeki oğlunun cenazesini beklerken bulmuş. Meğer herkesin haberi varmış oğlunun askerde öldüğünden, Fatma’yı da onun için götürmek istemişler. Oğlunu toprağa vermiş, günlerce ağlamış, “bir kez olsun oğlumun yüzünü görebilseydim” diye.
Bundan sonra çok düşünmüş “Neden bunları yaşıyorum, bu kaderim mi, bunları hak edecek ne yaptım” diye. “Okur yazar olmadığım için mi bunlar başıma geliyor” diye düşünmüş: “Yalnız bir kadın olduğumdan, sadece temizlik, yemek yapıp erkeklere hizmet ettiğimden mi bunlar başıma geldi?”
“Okumayı öğrenmeliyim” demiş ve okuma-yazma öğrenmekle de kalmamış, şimdi onun en iyi dostları kitaplar. Romanların satırlarında, kendi acılarına benzer hüzünler buldukça tam bir kitap kurdu olmuş. Halk Eğitimin verdiği kurslara gitmiş. Bir iş kurmuş ve ayaklarının üzerinde durur hale gelmiş. Takılar yapıp satıyor. Geride kalan oğluyla da bağ kurmuş. Yüz yüze görüşemeseler de zaman zaman telefonla görüşüyorlar.
Fatma 54 yaşında. Acılarla örülmüş yaşamın ardından tekrar hayata başlamış. Kendisi gibi ağır şeyler yaşamış kadınlara elinden geldiğince yardım etmeye çalışıyor. Kadınların kaderlerini kendilerinin yazmaları için onlara yardımcı olmaya, fikir vermeye çalışıyor.
24 Haziran seçimleri için de diyecekleri var Fatma’nın: “Ülkedeki bu baskıcı ve kadınları yok sayan gidişata dur diyelim. Her şey TAMAM...” 24 Haziran’da gereken cevabı verecek olanların da kadınların olduğuna inanıyor.
İlgili haberler
#KadınlarınSeçimi onurlu bir gelecek
Milyonlarca kadına dayatılan seçenek bu ikisi arasında; Ölüm mü, sıtma mı? Seçim manifestolarında ve...
#BenimSeçimim #BenimManifestom
Halkın gerçek iradesinin her adımda kendini gösterebilmesi, bu iradenin ülkenin yönetiminin her kade...
İŞTE ELİF’İN YAŞAMI : Evde kocaya, işte ustabaşıya...
Yaşamı boyunca pek çok kadın gibi türlü haksızlıklara ve ayrımcılığa uğrayan Elif, ne kadar sorun ya...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.