‘Halkın yararına çalışacak yöneticiler istiyoruz’
Biz var ediyoruz bu ülkeyi, o yüzden gelen kim olacaksa olsun halkının yararına iş yapsın, artık yeter. Hatay yine eski haline dönecek, yaralarımız sarılacak.

Merhaba Ekmek ve Gül okurları,

Esenyurt’tan bir metal işçisiyim ve Antakyalıyım. Hatay, medeniyet şehri dedikleri bir yer. Bizim oturduğumuz mahallede benim Hristiyan, Ermeni, Yahudi, Suriyeli arkadaşlarım vardı. Ben Müslümanım mesela ama birbirimize o kadar bağlıydık ki farklılıklarımız bizim için ayrıştırıcı değil, zenginleştiriciydi.

Hatay’da kapılar hiçbir zaman kapanmaz misal. Demir kapılar olur, sıcak ve sinek olduğu için sineklik olur. Komşun geçerken sana laf atar, selam verir, kapı önü sohbetleri olur. Ayak üstü hâl hatır sorulur... Böyle bir şehirdi Hatay. Müslüman bir aile olarak biz oruç tutardık mesela, Hristiyan komşularımız “Oruçlusunuz siz, yorgun düşmüşsünüzdür, canınız çekmiştir” diyerek yemek yaparlardı. Kendi özel günleri olurdu, çanları çalardı, bayram kutlamaları olurdu, biz gider kutlardık. Kimse dini ve mezhebinden ötürü yadırganmazdı.

Bence Antakyalı herkesin endişesi şu an Antakya’nın yine eskisi gibi medeniyetlerin beşiği olup olamayacağı. Çok insanımız öldü. İzledik gördük videoları, kadınlar yürüdüler ağlamaktan kısılmış sesleriyle, “Ma rıhna nehna hon!” (Gitmiyoruz, buradayız) sözleriyle... Kimse Hatay’ı terk etmek istemiyor, terk etmiyor.

Bizim oralarda hep aynı yerde yaşar insanlar. Ev sahibi ile bir sıkıntı olmadıkça, işle ilgili bir şey olmadıkça adres değişmez orada. Çünkü herkes birbirini tanır, kocaman bir aile olmuştur orada. İstanbul’da yaşıyorum ama hâlâ oradaki komşularımızla araşırız, konuşuruz mutlaka. O bağımız hiç kopmaz.

Sonra deprem oldu. Yerle bir olduk hepimiz, sadece şehrimiz olmadı. İlk hissettiğim şey şu oldu: Çocukluğum gitti, yaşadığım anılar gitti. En yakınımdan, çekirdek ailemden kimseyi kaybetmedim ama aslında herkesi kaybettim, çünkü Hatay’daki herkes bizim insanımızdı.

KİMSE ‘SİYASETLE İLGİLİ DEĞİL’ DEMESİN

Depreme müdahalede çok geç kalındı. Öfkemiz çok fazla. Hiç mi hava yolumuz yoktu, hiç mi helikopter yoktu, hiç mi boş alan yoktu? Bu kadar kayıp olmazdı, 7-8 gün sonra insanlar enkazdan sağ çıktı mesela. Eğer aynı gün müdahale başlasaydı çok insan kurtulabilirdi. Ve siyasetle ilgisi yok demesin hiç kimse. Neden mi bu siyasetle ilintili? Anlatayım: Yenilenme yapılmadı, gerçekten bir kentsel dönüşüm yapılabilirdi. Hatay’ı yöneten herkes deprem bölgesi olduğunu biliyordu. Tıpkı bu ülkeyi yönetenlerin de bu ülkenin deprem bölgesi olduğunu bildiği gibi. 20 senede deprem bölgesine bir çivi çakmamış, aksine bina üstüne bina yapıp birilerini zengin etmiş bir yönetim var karşımızda.

ARTIK YETER

Şimdi önümüzde seçim var. Böyle yıkımın ardından seçime gideceğiz, Erdoğan’ı asla istemiyorum. Asla. Deprem Erdoğan için son nokta olmalı bence. Sadece bu depremde değil, bundan önce yürüttüğü siyaset de böyle düşündürüyor beni. Ama bir yanıyla da Kılıçdaroğlu’na oy vereceğim ama ondan da endişeliyim. Çünkü herkesin bir koltuk sevdası oluyor ama biz artık gerçekten halkın faydasına çalışan yöneticiler istiyoruz. Biz var ediyoruz bu ülkeyi, o yüzden gelen kim olacaksa olsun halkının yararına iş yapsın, artık yeter.

Ben tekrar gideceğim Hatay’a. Ailecek gideceğiz, göreceğiz yine şehrimizi. Hatay yine eski haline dönecek, yaralarımız sarılacak. Bunu hem bugüne kadar bölgedeki dayanışmayı sürdüren halk gösterdi, hem de birbirimizden aldığımız güç...

Kolaj: Canva