Eğitim telaşını mücadeleye çevirme zamanı!
Okul kayıt kapılarının önündeki çaresiz yakınmaları parasız eğitim talebine yükseltelim. Ücretlerin ayın başında erimesinin verdiği siniri, ‘İş yerinde insanca çalışmak istiyoruz’ sesinde yükseltelim!

Eylül ayı kız çocukları ve kadınlar için telaş ayı demek. Bir yandan okul kayıt işlemlerinin bürokratik zorlukları, öbür yandan eğitim yılının ekonomik ve sosyal zorlukları… Emekçi evlerinin en temel gündemi okullar oluyor hal böyle olunca. Birçok televizyon programı sokakta insanlara mikrofon uzatıyor, mağaza raflarında kırtasiye ürünlerinin maliyetleri hesaplanıyor, öğrenci evi tutmanın zorlukları tartışılıyor. Birkaç eğitimci, emlakçı, esnaf da uzatılan mikrofonlara konuşmalar yapıyor. İyi konuşan, iç rahatlatan kimse yok.

Çocuklar, gençler ve kadınlar açısından eğitim sisteminin ekonomik boyutları öne çıkarılıyor daha çok ancak beslenme, barınma, giyinme gibi temel haklardan yoksunlukla iç içe geçen çok boyutlu bir tartışma bu. Milyonlarca öğrenci bin bir türlü yoksunlukla okul yollarını tutuyor.

BU İŞTE BİR SERMAYE YENİĞİ VAR

“Bir beslenme çantası nasıl dolar, barınma sorunu nasıl çözülür, ders materyallerine erişim nasıl sağlanır, okul taksitleri nasıl ödenir?” sorularına her kadın çözüm üretmeye çalışıyor. Avans çekmek, kredi kartının asgarisini yatırarak eğitim harcamalarına yer açmaya çalışmak, belediye ve valiliklerin yardımlarına başvurmak için koşturmak, ev arkadaşı arayan; oda kiralayan numaraları aramak, ikinci el eşya satan dükkanları aşındırmak, eş dosttan borç almak, eğitimine en az engel olabilecek şekilde bir iş aramak, onlarca kuruma burs başvuruları yapmak… Daha da uzatılabilecek bu işler, kadınların yeteri kadar sıkıştığı hayatı iyice zora sokuyor.

Nitelikli bir eğitim hakkından bahsederken çocukların boş beslenmeleriyle, üniversitelilerin kredi borçlarıyla, kız çocuklarının okul dışına itilmesiyle, gericileştirilmiş müfredatla konuşuyorsak bu işte bir sermaye yeniği var demektir.

Eğitim hakkından söz etmek demek emekçilerin ve onların genç kuşaklarının bütün bir hayatından söz etmek demektir. Çalışma ve yaşam koşulları, temel haklar kapitalistler tarafından ne kadar yağmalanırsa o kadar ağırlaşır, o kadar insanlık dışı olur. Emek ne kadar ucuza sömürülürse, emeği sömürülen işçinin çocuğu da okula boş beslenme ile yollanır yani!

Sermayedarlar el koydukları, emekçilerin yarattığı değerin miktarını en yüksek seviyeye çekmek isterler. Bunun için sermayenin hükümetleri kamusal hakları bir bir ortadan kaldırarak sermayenin hizmetine sunarlar. Hem genç nesilleri hem de onların hayatını bir bütün olarak sermayedarların önüne atıverirler. Tek adam bu konuda çok başarılı bir sermaye hizmetkarı. Kamusal olanı özelleştir, hak olmaktan çıkar ve onu hane içinde çocuğun, kadının sırtına yük olarak yükle! Türkiye’yi kapitalistler için ucuz emek cennetine çevir! E bir ülke patrona ne kadar cennet ise emekçiye de o kadar cehennem oluyor işte…

ŞİMŞEK PROGRAMININ FATURASINI ÇOCUKLAR ÖDÜYOR

MESEM’lerde elini kolunu kaybeden, canından olan liseliler, kuş kadar ücretiyle özel okullara/kreşlere para ödemek için gecesini gündüzüne katanlar, aldığı diploma ile umutsuzluk içinde kıvranan gençler, eğitimden dışlanmış, okul yerine atölye tezgahlarının başına geçirilmiş kız çocukları... Sadece okul masraflarından ibaret tartışmalar yeter mi bu yaşananları anlatmaya?

Madem emekçi evlerin en temel gündeminin eğitim olduğu günlerden geçiyoruz, bu başlık altında çalışma ve yaşam koşullarımızın sermayenin ihtiyaçlarına göre dizaynını da konuşmamız gerek. Bu dizaynın güncel adı Kamuda Tasarruf Paketi. Tek adam rejimi, halkın ürettiği zenginliği Şimşek hızıyla sermayenin hizmetine sunuyor, bu hizmetin bedelini de tasarruf diye temel hakların özelleştirilmesi ile yine emekçilere fatura ediyor. Bu faturayı, emekçilerin genç kuşakları boş beslenme çantaları ile, MESEM’lerde aldıkları yara berelerle ödüyorlar. Ancak emekçilerin ürettikleri zenginliğin, kamu kaynaklarının halk için kullanılması mücadelesi, eğitim hakkını sermayeye yem olmaktan kurtarabilir.

EĞİTİM HAKKI İNSANCA ÇALIŞMA MÜCADELESİYLE BİR

İnsanca çalışmak için verilen mücadeleler işte bu yüzden eğitim hakkını kazanmayı da içerir, içermek zorundadır. Parasız, bilimsel, demokratik bir eğitimi kazanabilmek iş yerinde verilen mücadelelerin güçlenmesinden geçiyor. Çünkü gasbedilen temel haklar aynı zamanda çalışma koşullarını da giderek geriye doğru götürüyor. Beslenme, barınma, sağlık, eğitim haklarını ne kadar koruyabildiğine göre işçi sınıfının yaşamı sefaletten kurtulabilir.

Hem sendikal örgütlenme hakkı için mücadele eden bir işçi olmak hem de çocuğunun eğitim hakkı için okul velileri ile birlik olmak, hem ücretine zam istemek için kendi birliklerini kurmak, hem de tüm çocuklara bir öğün ücretsiz, sağlıklı beslenme hakkı için harekete geçmek, hem vergide adalet demek hem de eğitime ayrılan bütçenin arttırılmasını savunmak gerekiyor.

Öğrencilere bir öğün ücretsiz yemek verilmesi için imza toplama faaliyeti ile iş yeri yemeklerinin sağlıklı ve doyurucu şekilde çıkmasını birlikte talep etmek zorundayız. Eğitimin her kademede ücretsiz olması talebini yükseltirken toplu iş sözleşmeleriyle eğitim ödeneğini almak için mücadele etmek zorundayız.

GÜÇ BİRLİĞİMİZDE GİZLİ
İktidar her ne kadar kamusal bir hak olan eğitimi, hanelerde kadınların ve çocukların baş etmesi gereken bir sorun yumağına çevirmiş olsa da emekçilerin insanca çalışma ve yaşama koşulları için mücadele ettiği, ses çıkarmak için çaba gösterdiği bir dönemden geçiyoruz aynı zamanda. Asgarisi ödenerek eğitim masraflarının bir kısmına yer açılmaya çalışılan kredi kartları ile bir öğün ücretsiz yemek kampanyasına dair hazırlıklar, elde bavulla barınacak bir çatı arayan yorgun gençlerle ücretsiz barınma için etkinlikler düzenleyenler, çocuğunu gönderebileceği ucuz yollu kreş arayanlarla ücretine zam istemek için harekete geçenlerin iç içe geçtiği günlerdeyiz.
Birbirimizden alacağımız güç işte bu iç içelikte gizli. İnsanca çalışmak demek insanca yaşamak demek! Eğitim hakkımızdan vazgeçmiyoruz demek, bugünümüze çökmenize izin vermeyeceğiz, geleceğimizi de size heba etmeyeceğiz demek.
Gelin eylül ayının telaşına, mücadele hazırlıklarını ekleyelim. Okul kayıt kapılarının önündeki çaresiz yakınmaları parasız eğitim talebine yükseltelim, market rafları önündeki kara kara düşünmeleri, “Beslenme haktır!” çıkışlarına çevirelim. Ücretlerin ayın başında erimesinin verdiği siniri, iş yerinde insanca çalışmak istiyoruz sesinde yükseltelim!

Fotoğraf: Ekmek ve Gül