Bölüne bölüne çoğalmıyoruz, yalnızlaştırılıyoruz
Bakırköy Belediyesinde işçiler yağmur çamur demeden greve çıkmış, 100 gün boyunca direnmişti. Peki şimdi belediyede neler oluyor?

Ekmek ve Gül’ün önceki sayısında Ankara’dan yazan belediye işçisi arkadaş yaşadıkları sorunları paylaşmıştı. Anlaşılan o ki yaşadığımız şehirler, çalıştığımız belediyeler değişse de yaşadıklarımız aynı. Bizler de Bakırköy Belediyesinde yıllarca emek vermiş çalışanlarız fakat istek ve taleplerimiz karşılanmadığı gibi en ufak hak arayışımız mobbing ve işten atma tehdidi ile bastırılıyor. Sendikalar sessiz kalıyor. Uzun yıllardır çalışan personelin maaşı bile asgari ücret düzeyine çekilmiş durumda. Şirket, sözleşmeli, kadrolu, memur diye bölünmüşüz. Sendikalarımız da bölünmüş durumda.

Sözleşmeli ve kadrolu işçiler Türk-iş’e bağlı Belediye İş Sendikasında örgütlüyken, şirket bünyesinde olan işçileri örgütlemek için DİSK Genel-iş çalışma yürütmeye başladı. İlk başta belediye yönetimi DİSK’i destekledi. Bu süreçte örgütlenme için çabalaması gereken sendikalar birbirlerine yetki davası açtılar. Belediye sonrasında DİSK Genel-İş sendikasının yetkisine itiraz edip mahkemeye verdi. Bu durumda şirket işçileri dava sonuçlanmadan toplu sözleşme imzalayamıyor.

Şu an toplu sözleşmesiz ve asgari ücret dışında hiçbir hakka sahip olmadan çalışıyorlar. Bu süreç karamsarlık yarattı, sendikalara tepki oluşturdu. Bu da var olan birlikteliği de dağıtmış oldu.

İşverense sendika kurarak işçilerin kendi kurduğu sendikaya üye olması için çalışma yürütmeye başladı. Sendikal örgütlülüğümüze bile müdahale edildi. Üye olduğumuz sendikalardan istifa ettirildik. Türk-İş’in yetki davası sonuçlanınca bir yıl gecikmeyle toplu sözleşme görüşmeleri başladı. Bu toplu sözleşme görüşmelerinde zam ile ilgili maddeler kabul edilmedi, zamsız çalışmamız istendi. Toplu sözleşme masasında anlaşmaya varılamayınca işçiler greve çıkarılmış oldu. Grev 100 gün sürdü ve taleplerimiz karşılanmadan grev bitirildi, işten çıkarmalar, görev yeri ve görev değişiklikleri ile mobbinglere başlandı. Maaşların düşüklüğü, çalışma şartları sebebiyle işten ayrılan sayısı çoğaldı, çalışan sayısı azaldı, çalışanların iş yükü arttı. Sendika bu süreçte sessiz kaldı. Üstüne bir de atama usulüyle temsilci seçerek işçilerin iradesini yok saydı. Sendikal cephede durum bu olunca birçok sorunla karşı karşıya olan bizler ne yapabileceğimizi konuşmaya başladık.

İnsanca yaşayacak koşullar istiyoruz, geçinemiyoruz, çalışma alanımızda birçok sorunumuz var ama bir araya gelmeyelim diye de her türlü engel konuluyor önümüze. Emeğimiz değersizleştirildi, motivasyon azaldı.

Asgari ücretin artmasına da sevinemiyoruz çünkü beraberinde her şeye zam geliyor. Birçoğumuz ek işler yapıyoruz. Seçim sürecinde sendikaları sıkıştırarak kadro hakkımızı alabilir miyiz bunu konuşuyoruz. Eşit işe eşit ücret olsun istiyoruz. Kısacası bu süreçte sendikalar bizi bir araya getirmek için bir şey yapmıyor. İşçiler nasıl bir arada olmalı? Bu tartışmayı bu dönemde yürütmemiz gerekiyor çünkü bekleyerek hiçbir şey düzelmiyor. Var olan haklarımızı vermeden daha iyisi için emek verelim, emeğimize sahip çıkalım.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Bakırköy Belediyesi işçisi: 100 günlük grev bize n...

100 gün boyunca grevde olan bir Bakırköy Belediyesi işçisi grev sürecinde sendikal bürokrasinin ve i...

Bakırköy grevinin ardından: ‘Yılmadan devam!’

Bakırköy Belediyesi işçilerinin grevi sona erdi. Sendikanın ‘kırmızı çizgimiz’ dediği iş güvencesi,...

Bakırköy Belediyesi işçisi kadınların yeni yıl dil...

İnsanca çalışma koşulları ve yaşanabilir bir ücret talebiyle sıfır zam dayatmasına karşı greve çıkan...