Bakırköy Belediyesi işçisi: 100 günlük grev bize ne öğretti?
100 gün boyunca grevde olan bir Bakırköy Belediyesi işçisi grev sürecinde sendikal bürokrasinin ve işçilerin özne olamadığı koşullarda yaşanan sonuçlara işaret ediyor.

Merhaba Ekmek ve Gül okuru kadınlar,

Bakırköy Belediyesi işçileri olarak zor kış şartlarında 100 gün boyunca çocuklarımıza onurlu ve güzel bir gelecek bırakmak için mücadele ettik. Belediye yönetimi toplu sözleşme görüşmelerinde zam veremeyeceğini söylediği için anlaşma sağlanamamış ve greve çıkmıştık. İstediğimiz insanca yaşayacak ücret, iş güvencesi ve işten atılan arkadaşlarımızın işe geri alınmasıydı.

Grev sürecinde ne yaşandı diye geriye dönüp düşündüğümüzde: Biz Belediye-İş sendikasında örgütlü sözleşmeli ve kadrolu işçiler olarak greve çıkan 290 işçiydik. DİSK Genel-İş sendikasında örgütlü olan KHK ile şirkete geçen taşeron işçi arkadaşlarımızın sayısı ise 900’ün üzerinde. Belediye yönetiminin DİSK’in yetkisine itiraz etmesi ve devam eden mahkeme süreci nedeniyle toplu sözleşme yapamamışlardı.

Greve çıkamayan işçi sayısının daha fazla olmasıyla işlerin aksasa da devam etmesi grev sürecinin uzamasına neden oldu. Bu süreçte işçilerin öznesi olduğu daha etkili eylemler yapılabilirdi. Grevin başından itibaren sendika genel merkezinin karar verdiği temsilcilerin, komitenin ise işlevsiz bırakıldığı bir süreç yaşandı. Günlük plan yapan ve bilgi akışını sağlıklı yapan, temsilcilerin de içinde olduğu bir komite çalışmasının olması gerektiği defalarca dile getirildi. Greve çıkamayan şirket işçilerinin de sorunları olduğu, talepleri birleştiren bir sesleniş ve çalışma yapılması gerektiğini dile getirdik fakat bir şey yapılmadı.

Temsilcilerin bile bilgilendirilmediği merkezden yapılan görüşmeler oldu. Sorduğumuzda net bir şey olmadığı ve süreci olumsuz etkilememesi için bilgi verilmediği söylendi. İşçiler olarak sürekli beklemekten ve belirsizlikten yorulduk. Süreç uzadıkça ve işçilerin aktif olduğu eylem pratikleri olmadıkça, içeriden telefonlarla “işe dönün” baskıları arttıkça kırılmalar yaşanacağını sendikayla paylaşmamıza rağmen pratik adım attıramadık.

Sonuçta, aracı olan İBB temsilcileri de taleplerimizi kabul ettiremeyip görüşmeden çekilince sendika bize dönüp kararı sizin oylarınızla verelim dedi. Sorumluluğun başından beri bizde olmadığını, Genel Merkez’de olduğunu, bu başarısız sonucun işçiye mal edilemeyeceğini, sorumluluğu sendikanın alması gerektiğini söyledik. Sendika Şube Yönetimi işçilerin bir kısmının işe dönmek istediğini verilen yüzde 6, 8, 11’lik zammı kabul etmezsek bunu da kaybedebileceğimizi söyleyerek grevi bitireceklerini söylediler.

Bizler bu sonucu kabul etmediğimizi, kırmızı çizgilerimiz alınmadan grevin bitirilmeyeceği konusunda bize söz verdiklerini dile getirdik fakat birliğimizin dağılmaması için kararı sendikaya bıraktığımızı söyledik.

Bu şekilde gireceksek ilk ay bu teklif bize getirilmişti neden bu kadar gün buradaydık? Grevin bu şekilde bitirilmesi işbaşı yaptığımızda yaşayacağımız sorunları arttıracağını bilerek buruk bir duyguyla işbaşı yaptık. Belediye yönetimi grevin son ayında Çalış-Sen sendikasını kurdu ve işçiler bu sendikaya üye yapılmaya başlandı. Bu çalışma hala devam ediyor ve üye olanların maaşlarında iyileştirme yapılacağı söyleniyor. Maaşlara itirazı olanın tazminatını alıp gidebileceği söyleniyor. Üye olmak istemeyen de işinden olmamak ve başka bir alternatif göremediği için, maaşlarında birazda olsa iyileştirme olur düşüncesiyle üye oluyor. Şubatın 15’inden sonra 8 KHK’lı arkadaşımızın maaşlarının 4 bin 500 TL asgari ücrette kaldığını görüp bu maaşla geçinmenin zor olduğunu söylemeleri nedeniyle işten çıkarıldığını duyduk.

Sendikamızdan bir çalışma bekledik ama hiç ses çıkmadı. Bir hafta sonra sıra greve çıkan kadrolu arkadaşlara geldi, 10 kişi de kadrolu işçilerden çıkarıldı.

Diğerlerinin görev yerleri değiştirildi, masa başı çalışan işçiler temizliğe verildi. Daha neler yaşanacak diye bekliyoruz. Bireysel olarak hiçbirimiz bir şey yapamıyoruz. İşçilerin aktif olarak görev aldığı daha örgütlü demokratik işleyişe sahip sendikalar için mücadele etmeye devam etmeliyiz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşırken daha çok mücadele ve daha güzel günler yaşama umuduyla sizleri selamlıyoruz.

Fotoğraf: Evrensel

İlgili haberler
Bi karışmadığınız sutyenimiz kalmıştı!

Kadın işçilerin, sutyenlerine kadar karışan Salcomp patronlarına da böyle önerilerin ortaya atılmama...

Mamak Belediyesi emekçileri ile görüşmeler: Ne çok...

Henüz gerçekleşmemiş taleplerimiz, hayata dair kaygılarımız hatta hayal kırıklıklarımız olsa da ilk...

Bakırköy grevinin ardından: ‘Yılmadan devam!’

Bakırköy Belediyesi işçilerinin grevi sona erdi. Sendikanın ‘kırmızı çizgimiz’ dediği iş güvencesi,...