Sürprizlerle dolu bir annelik serüvenim var. Beş çocuk annesiydim, şimdi bir de papatyamız var. Sizlerle paylaşmak istiyorum yaşadıklarımı. Çünkü yaşadığım olaylar sırasında akıttığım her gözyaşı, hissettiğim her acı aslında bir sevgiyi besledi. Ben mutlu bir Down sendromlu annesiyim.
Bazen hiçbir şey sizin planladığınız gibi gitmez. Bazen sevgiler acıya, acılar sevgiye dönüşüverir gözlerinizin önünde. 17 Nisan 2014 sabahı, merakla yolunu gözlediğimiz kızımız dünyaya geldi ve ben her şeyden habersiz bir şekilde Nisa’yı kucağıma alıp koklamaya başladım. Nisa’nın çok özel bir çocuk olduğunu hamilelik testini yaptırmaya gerek duymadığım için tam 4 ay sonra öğrenebildim. Çünkü ne çevremde ne de etrafımdaki akrabalarda böyle bir durum mevcut değildi. İlk şüphelendiğim durum ise Nisa’nın söylediklerime tepki vermemesi ve beni duymuyor korkusuydu. ‘Kulağında bir sorun mu var?’ endişesiyla doktora götürdüm. Nisa’yı birçok kez farklı doktora götürdüğümüz halde hiç birinde anormal bir durum ile karşılaşmamıştık, ta ki Nisa nefes almakta zorluk çekip aile doktorunun bizi yönlendirmesine kadar. Doktor, “Down sendromlu olduğunu bilmiyor muydunuz?” diye sorduğunda kafam allak bullak oldu, o an hiçbir yerdeydim. Doktorun sesi hâlâ kulaklarımda.
Kızımın Down sendromlu olabileceğini kabullenmiştim, ama sonraki ziyaretlerimde diğer bebeklere bakıp kızımla benzerliklerini bulmaya çalışmaktan vazgeçemedim. Fakat bu sadece kızımın farklı olduğuna daha da inandırdı beni. Artık test sonucu gelmeden bile Down sendromlu olduğuna emindim.
Hastaneden çıkıp eve geldiğimiz andan itibaren hayatımız neredeyse tamamen değişti. Evde Down sendromlu bir bebek olduğu için değil; evde bir bebek olduğu için. Hastanede hissettiğim o korkunç duygular hastanede kaldı. Sadece ben ve eşim değil ailelerimiz, arkadaşlarımız, komşularımız da Nisa’yı çabucak kabullendi. Tabii ki bizim için üzüldüler ama sevgi hiç eksik olmadı etrafımızdan. Günler geçtikçe Nisa’nın bebekken bile ne kadar mücadeleci olduğunu gördük ve bu bize umut verdi.
Aylar geçtikçe keşkeler yerini ‘iyi ki varsın Nisa’ya ve daha sonra ‘iyi ki böyle varsın Nisa’ya bıraktı. Mutlu olmayı, sabırlı olmayı, güvenmeyi, araştırmayı, öğrenmeyi, Nisa’yı kendimize saklamayı değil herkesle paylaşmayı hayat felsefemiz yapmaya çalıştık. Şimdi Nisa 3 yaşında ve sadece bizi değil çevremizdekileri de her gün şaşırtıyor. Bence çok şeyler başardı, ama daha çok yolu var. Kızım daha yürüyecek, konuşacak, resimler yapıp, şarkılar söyleyecek, okula gidecek, sevecek, aşık olacak. Ben bu günleri her anne gibi göreceğime inanıyorum. Belki biraz daha geç ama yine de göreceğim.
İlgili haberler
Çocuğunuzun kıyafetleri küçülmüyorsa dikkat!
Çocuğunuz yaşıtlarına göre daha mı kısa? Pantolon ya da etek boyu 2 yıldır aynı mı? Kilo almasına ra...
Kız çocukları için cinsiyetçi izleri aşan bir kita...
Amerikalı Psikolog Stephanie Tabashneck hazırladığı boyama kitabıyla kız ve oğlan çocuklarına yöneli...
Kadınların, çocukların ‘Çiçek’ ablası; Cihangül
Çalışmak zorunda olduğu için çocuğunu bırakacak kimsesi olmayan kadınların çocuklarına gönüllü baktı...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.