Birileri nafaka hakkında mı konuşuyor!
Okuyacağınız yazı bir nafaka hikayesi, evet. Ancak anlatılanlar sadece boşanmış bir kadının değil ebeveynlerinin ayrılmasıyla babanın kendilerinden de ayrıldığı kız çocuklarının hikayesi.

Bundan 4 yıl önce, 14 yaşımdayken evimizde her gün fırtınalar kopuyordu. Kardeşlerim küçük olduğu için olanları yalnız ben idrak edebiliyordum. Annem babamdan boşanmak istiyordu, aldatıldığı ve babamın ona yaptığı “bazı” şeyler için. Fakat babam yanaşmıyordu.

8. sınıftaydım, bir öğle arasında iki polis okula gelip beni karakola götürdüğünde tartışma kısmını çoktan aşmıştık. Babam annemi boşanırsa “öldürmekle” tehdit etmişti. Annemi hıçkırıklar içinde gördüğüm o an, sonraki yılların habercisiydi adeta. Sonrası doğrudan mahkeme oldu.

Babam, erkek kardeşimin velayetini almak şartıyla boşanmayı kabul etti. İlk yıllarda, kız kardeşimi ve beni annemin minik matruşkaları olarak görüyor olmalıydı ki ne zaman onunla görüşsek varoluşumuza kan kusarak yanından ayrılıyorduk. Bizi annemin yanında yer almakla suçluyordu. Babamlayken bunalımın eşiğine geliyorduk. Bu yaptıkları zaten ilişkimizin bitmesine neden oldu.

Bir yaz bizi evinden kovdu, öteki yaz evlendiğini duyduk. Sonraki yıl anneme ödediği iştirak nafakasının kesilmesi için dava açtığında kendisinden ancak haber alabildik, zira kendisi benim ve kardeşimin telefonlarını engellemişti.

DEVLET BİZİM NASIL GEÇİNDİĞİMİZİ DÜŞÜNÜYOR?

“Siz nasıl geçiniyordunuz” sorularınızı duyar gibiyim, şöyle anlatayım: Annem okutulmamış, 16 yaşında evlendirilmiş. Bir işi yoktu, yalnızca boşanmadan kalan bir evden kira alıyordu. Bir süre sonra, bizi geçindirmek ve ailesinin baskılarından kurtulmak için ikinci bir birlikteliği oldu. Yaşamını sürdürmek için yeniden bir erkeğin boyunduruğuna itildi. “Asgari ücretle çalışabilirdi” diyenler elbette olacak, fakat 40 yaşından sonra asgari ücretle çalışabildiğiniz o işleri yapmaya sağlığınız elvermeyebilir.

Babam, iyi bir geliri olmasına rağmen, devletin vermesi gerektiğini söylediği 300 lira dışında, kardeşime ya da bana hiçbir şey vermemek için uğraştı. Bu süreçte biz yalnızca annemin çocuğuyduk. Zira babama hiçbir şekilde ulaşamadık. Okuluma gelip neredeyse okuldan atılmama sebep olacak kavgaları etmeyi sürdürmesindense, babasız olmayı tercih etmiştim. Fakat bunun bir gerçeklik boyutu vardı. Ben, bir üvey baba figüründen medet ummaktan, annemin ben ve kardeşim için tükenmesini beklemekten yorulmuştum.

Bu yıl annem, kardeşim ve benim için ödenen nafakanın artırılması için dava açtı. Dava yaklaşık bir yıl sürdü. Her mahkemede kendimle ilgili başka bir gerçek öğreniyordum; “babamla yaşadığım, babamla çok iyi anlaştığım” gibi mesela. Bunların hiçbirinin gerçekle en ufak bir ilgisi olmamasına rağmen davayı o kazandı. Davayı kazanma sebepleri arasında, maaş bordrosunun gerçeği yansıtmaması, yeni eşinin 18 yaşından büyük çocuklarına ve emekli maaşıyla geçinen annesine bakması vardı! Hem sonuca itiraz hakkımızın tanınmamasıyla, hem de davamıza bakan hakimin “Aa, bu kız zaten 18 yaşına giriyor, iyi” diyerek nafakamın kesilmesinden duyduğu mutluluğu saklayamamasıyla, oldukça şanssız bir dava süreci yaşamıştık. Bu noktada, gerçekten merak ettiğim bir soru var: Devlet bizim nasıl geçindiğimizi düşünüyor?

Beni en çok şaşırtan, çocuklarından boşanan babalar hakkında tek kelime edilmemesi. Kadınların boşanamaması, boşansa dahi nafaka alamaması ve daha da fakirleşmesi; onların iş sahibi olmasını ve kamusal alanda yer almasını engelleyen ataerkil düzen yüzündendir. Bunu değiştirmezsek, benim gibi bütün “kadınların çocukları”, iki insanın boşanmasından en çok hırpalananlar olacaktır.

Son zamanlarda, erkeklerin, kadınların “nafaka avında” mağdur olduklarına dair yükselen sesleri işitiyorum. Kadınları kamusal alanda görünmez hale getiren bu düzeni değiştirmek için gerekenleri yapmadan bu sözde reformu gerçekleştirmeye çalışmak, çocukları uğruna kendi yaşamlarını feda eden annelere ve o annelerin çocuklarına doğrudan saldırıdır.

İlgili haberler
Nafaka ile ilgili bilmeniz gereken 5 gerçek!

‘Kadınlar nafaka ile yan gelip yatıyor’, ‘nafakayı ödeyemeyen koca böbreğini sattı’, ‘kadınlar nafak...

Nafakaya göz diken devlet!

‘Nafakayı kaldırmak isteyenler! Kadınların eşit olmayan konumu sebebiyle, ailenin içine hapsedilmesi...

Mesele 3-5 kuruş nafaka meselesi değil

Hangi kadın üç kuruş nafaka için mahkemelerde sürünmek, kendi ayakları üzerinde yaşamak dururken baş...