Sovyet öncesi dönemde Azerbaycan’da kadınların yaşamı tıpkı diğer Doğu Cumhuriyetlerindeki gibi genellikle ev ile sınırlıydı, dışarıda peçe takmak zorundalardı, çok eşlilik, kız çocuklarının başlık parası karşılığında evlendirilmesi yaygındı. Evlilik yaşı kızlar için 13, erkekleri içinse 15’ti.
1920’de okur-yazar olan kadınların oranı sadece yüzde 1’di. Azerbaycan’da Sovyet hakimiyetinin kurulmasından sonra kadınların sosyopolitik ve ekonomik yaşama katılımı başta olmak üzere annelik hakkının korunmasına ve çocuk evsizliği ile mücadeleye ağırlık verildi. 1920’lerin başından itibaren şeriat mahkemelerinin kaldırılması, doğumlar ve ölümler ile evliliklerin resmi kaydının tutulması, boşanma ve tanık olabilme hakkı, veraset ve oy kullanma hakkı içeren çok sayıda yasa çıkarıldı. Azerbaycan’da evlilikte çiftlerin özgür ve kişisel rızasının olması, evlilikte kızlar için 16 ve erkekler için 18 yaş sınırının getirilmesi, çiftler arasında dini nikah kıyılması ancak bu evliliğin koşullarının yürürlükte olan kararnameye uygunluğunun denetlenmesi için kaydedilmesi, kadının zorla kaçırılarak evlenmeye zorlanmasının reşit olmayan birine tecavüz suçu kapsamında değerlendirilmesi, evliliğin boşanma ile sonuçlanması durumu çalışmayacak durumda olan çocuk ve eşler için nafaka verilmesi, kız ve erkek çocuklar için ilkokulun zorunlu hale getirilmesi, hukuk alanında, sağlık alanında, öğretmenlik, akademisyenlik gibi mesleklerde kadınlara eşit çalışabilme fırsatı verilmesi gibi bir dizi kararlar alındı. O dönemde yaşanan toplumsal dönüşümle beraber artık kabuklarından çıkan kadınlara dönük şiddet ve kadın cinayetlerinin arttığı gözlemlendiğinde çok önemli bir karar alındı; kadın cinayetlerinin kadınların özgürleşmesi temelinde işlendiğinin tespit edilmesi halinde bunun karşı devrimci suçlar kapsamına alınacağı ifade edildi.
Jenotyellerin Azerbaycan’da en çok mücadele ettiği problemlerden biri kız kaçırma meselesiydi, kadının rızası halinde bile kaçırmanın cezai yaptırım gerektiren bir suç olduğu konusunda ısrarcı olunmuştu çünkü mahkemede kadının rızası olmadığı halde “rızası vardı” denilerek cezai yaptırımın uygulanmaması için çeşitli yöntemler denenebilirdi.
Jenotyel yöneticileri yüzyıllardır izole bir yaşam sürdüren ve çoğu okuma yazma dahi bilmeyen Azerbaycanlı kadınlara ulaşmak için büyük çaba gösterdi. 1920 yılının kasım ayında kurulan Azerbeycan Jenotyellerinin ilk yılında 20 bin civarında kadın teşkilata katıldı. Kurslar, kadın okulları, kadın kulüpleri, mesleki atölyeler kurmak, delege toplantılarını organize etmek ve kadın çalışmaları yürütecek kadroların yetiştirilmesi görevlerindendi.
Azerbeycan’da bir toplantıya, kadınlar boyunlarında çanla katılmıştı ve içlerinden biri şunları söylemişti; “Çanlar hayvanların boynuna takılır. Bizim hayvandan farkımız yoktu. Kocalarımız bizi böyle görüyordu. Sovyet iktidarı altında herkes eşittir. Bu yüzden bu çanları boynumuzdan çıkarmayı teklif ediyorum.” Toplantıya katılan diğer tüm kadınlar öfke ve sevinçle boyunlarından çanları çıkartmıştı.
KOOPERATİFLER, KULÜPLER, KREŞLER…
Azerbaycan’da eskiden beri kadınların ve genç kızların emeğine kocalar ve babalar tarafından el konulduğu alanlardan biri kilim ve halı dokumacılığıydı. Kadınların sağlıklarından olarak gece gündüz büyük bir emekle dokudukları, koca ve baba tarafından pazara sunuluyor, kadın; emeğinin karşılığını alamıyordu. Ancak devrimden sonra kadın emeğine toplumsal bir değer kazandırıldı. Halı ve kilim dokumacılığı kooperatifleri kuruldu, ileriki dönemde bu kooperatifler Türkmen Halı Dokumacılığı Birliği altına toplandı, 1936 yılında birliğin 30 binden fazla kadın üyesi olmuştu. Pamuk, ipek sanayisi ve tekstil atölyeleriyle de kadınlar üretime çekilerek ekonomik bağımsızlıklarını elde ettiler. Elbette mesele yalnızca ekonomik bağımsızlık değildi. Kadın emeğine toplumsal değer kazandırılması ve ücretlendirilmesi kadınların toplumsal yaşama katılımını da arttırıyor; bu, kültürel değişimi de beraberinde getiriyordu.
Başlangıçta çarşaf ve peçe ile işe giden kadınların çoğu ilk defa fabrikada ve kooperatiflerde çarşaf ve peçeyi çıkartıyorlardı. Yaptıkları iş karşılığında ücretlendirmeleri onları babalarından ve kocalarından ekonomik olarak bağımsız kılıyor, fabrikalarda yeni hakları hakkında aydınlatılıyor, okuma-yazma öğreniyor, çeşitli kurslar, kadın kulüpleri, sinema ve tiyatro gibi bir dizi kültürel etkinlikle çok yönlü bir şekilde gelişmelerine olanak sağlanıyordu. Yine fabrika ve kooperatiflerde örgütlenen kreş ve çocuk yuvaları kadının üretime ve toplumsal yaşama katılmasında önemli rol oynuyordu.
KADIN KULÜPLERİ: BİR DÖNÜŞÜMÜN ADRESİ
Jenotyelin kadınlar için gerçekleştirdiği eğitim çalışmalarında kadın kulüplerinin rolü büyüktü. Erkeklerin bu kulüplere girişi yasaktı. Müslüman kadınların Sovyet kanunları hakkında bilgilendirilmesi sağlanırken kulübün yönetim kadrosu da tamamen Azerbaycanlı kadınlardan oluşuyordu. Azerbaycanlı kadınların hayatında kadın kulüplerinin rolü çok büyüktü, kulüpler pek çok toplantı, miting, okuma yazma festivali düzenliyordu.
Okuma yazma bilmeyen ev kadınları tespit ediliyor, okullara kayıt olmaları için çalışılıyordu. Sovyetlerdeki okuma yazma seferberliğinde 1922’den 1932’ye kadar 416 bin 592 kadına okuma-yazma öğretilmişti, bu kadınların 50 bin 860’ı Azerbaycanlıydı. Kulüp bünyesinde mesleki atölyeler kurularak çeşitli alanlarda uzmanlık kazanmaları da sağlandı kadınların. Ayrıca müzik, resim ve tiyatro gibi alanlarda sanat eğitimi de verildi.
‘UÇURUMUN EŞİĞİNDE DURUYOR OLABİLİRİZ AMA KORKMUYORUZ’
Jenotyelin kadın kulüpleri dışında bir diğer çalışma metodu da kadın kongreleri ve toplantıları organize etmekti. Azerbaycanlı kadınların sorunlarına ilişkin tartışmalar, bilgilendirmeler bu toplantılarla sürüyordu. 1920 yılının eylül ayında, Doğu ülkelerindeki kadınların durumu ve özgürleştirilmesi konusunun ele alındığı Bakü Birinci Doğu Halkları Kongresine 55 kadın katıldı. Türkiye’den delege olarak katılan 21 yaşındaki Naciye Hanım kongrede yaptığı konuşmada doğulu kadınlar olarak sadece kadınların çarşafsız sokağa çıkabilmeleri için değil daha pek çok hak için mücadeleye hazır olduklarını ifade etmişti. Naciye Hanım’ın kadınlar için kurtarıcı olanın reformlar değil kökten bir çözüm olmasına işaret eden sözleri bugüne de kılavuzluk ediyordu;
“İnsanlığın yarı nüfusunu teşkil eden kadınlar, eğer erkeklerin rakibi olarak kalırlarsa ve onlara eşit haklar verilmezse, toplumun ilerlemesi elbette ki imkânsızdır: Doğu toplumlarının geri kalmışlığı, bunun inkâr edilemez ispatıdır.
Kadınlar için başkentte ve diğer bazı şehirlerde birkaç ilkokulun ve yüksekokulun açılmış olması, kadınlara yönelik bir üniversitenin inşa edilmesi, yapılması gerekenlerin binde birini bile teşkil etmez. Politikası zayıfın güçlü tarafından ezilip sömürülmesi üzerine tesis edilmiş olan Türk hükümetinden kimse tabiî ki esaret altında tutulan kadınlar lehine ciddî ve köklü tedbirlerin alınmasını bekleyemez.
…Komünist Doğulu kadınların savaşı daha da zor olacağı kesindir, çünkü tüm bunlara ek olarak onlar, erkek milletinin zulmüne karşı da mücadele etmek zorundadır. Eğer siz Doğulu erkekler geçmişte olduğu gibi gelecekte de kadınların kaderlerine karşı kayıtsız kalırsanız, sizler ve bizlerin hep birlikte üzerinde yaşadığımız ülkelerimiz yok olacaktır: bunun tek alternatifi, tüm mazlumlarla birlikte kanlı bir ölüm-kalım mücadelesi başlatmak ve haklarımızı güç kullanarak kazanmaktır.
Eşit hakları kabul eden komünistler ellerini bize uzattılar, biz kadınlar da onların en sadık yoldaşları olduğumuzu ispatlayacağız. Doğrudur, yolu görmeden, karanlıkta yürürken sendeleyebiliriz, hatta uçurumun eşiğinde duruyor olabiliriz. Ama biz korkmuyoruz, çünkü gündoğumunu görmek için karanlık geceden geçmek zorunda olduğumuzu biliyoruz.”
Kaynaklar:
* Rusya’da 1917 Sosyalist Ekim Devrimi ve Kadınların Kurtuluşu Cilt.2 Tavuk Kuştur, Kadınlar İnsan Olgular, Belgeler, Çözümlemeler
* Sovyetler Birliği’nde Komünist Kadın Hareketi
* Ekmek ve Gül / Ekim’in Aynası’nda kadınlar dosyası
* iştirakî
Fotoğraflar: Wikipedia Commans
İlgili haberler
‘Doğu’nun kadınlarının kaderini değiştiren devrim
Ekim Devrimi’nden bu yana 104 yıl geçti. Sadece Çarlık Rusyası’nda değil Doğu Cumhuriyetlerindeki ka...
Ekim’in aynasında kadınlar
Ekim Devrimi’nin 100. yılından aynamıza neler yansıyor? Devrim kadınların yaşamına neler kattı? Üret...
Sovyetlerde Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele
Kapitalist ülkelerde ‘özel mesele’, ‘aile içi mesele’ adıyla kadını erkeğin egoist ve despotik çıkar...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.