Hindistan nüfus bakımından dünyanın en büyük ikinci, satın alma gücü paritesine göre GSYH bakımından ise üçüncü ülkesidir. Hindistan’ın küresel bir süper güç olma yolunda ilerlediği iddiasıyla çokça övülen ve dillerden düşürülmeyen yüksek büyüme oranlarına karşılık 70,6 milyon insan, ülkede aşırı yoksulluk koşullarında yaşamaktadır(1). Hükümetin resmi rakamları yaklaşık olarak her üç Hindistanlıdan birisinin yoksulluk sınırının altında yaşadığına işaret ederken, ilerici çevreler ise daha gerçekçi oranın her üç kişiden ikisinin yoksulluk koşullarında yaşadığı yönünde olduğuna işaret ediyor (2) .
Hindistan’ın ekonomik ve toplumsal düzlemi aynı zamanda kast, toplumsal cinsiyet, din ve bölgesel farklılıkların yarattığı ciddi eşitsizliklerle de malul. Bu makalede Hindistan bağlamında kast, sınıf ve toplumsal cinsiyet arasındaki ilişkileri ve bunlara karşı direnişin bugün hangi biçimlerde ortaya çıkmakta olduğunu inceleyeceğim.
AYRIMCILIĞIN VE AŞAĞILAMANIN GÖRÜNÜR BİÇİMİ: KAST SİSTEMİ
Kast sistemi, Hindistan toplumsal dokusunun önemli bir özgünlüğüdür. Kast, mensuplarına doğumla birlikte (dharma adı verilen) belirli roller atfeden hiyerarşik bir sistemdir. Toplumu farklı kesimlere ayıran dört temel kast grubu bulunmaktadır: Brahmanlar, Kshatriyalar, Vaişyalar ve Şudralar. Bunlara ek olarak hiyerarşinin daha da altında bulundukları için kast sisteminin bir parçası olarak görülmeyen beşinci bir grup daha vardır: Daha önceleri dokunulmazlar olarak adlandırılan ati-şudralar grubu. Hinduların dini ideolojisi olan kast sistemi, Hinduizmden İslam veya Hristiyanlığa doğru yaşanan ihtida ya da geçişler nedeniyle günümüzde alt kıtada yer alan birçok farklı din içerisinde de görülmektedir.
Kast sistemi, karşılıklı bağımlılık temeline dayanan Hint köy ekonomilerinde gözlenen bir üretim ve bölüşüm sistemi olan tarihsel ‘jajmani’ sistemi ile derin bağlara sahiptir. Farklı bireyler mensubu oldukları kasta bağlı olarak farklı ekonomik ve toplumsal sorumluluklar üstlenirler ve bunları köyün tamamı için yerine getirirler. Yerine getirdikleri hizmetler için toplam üretimden kendilerine bir pay verilir. Buna göre, hiyerarşinin en tepesinde yer alan brahmanlar bilginin ve kutsallığın koruyucuları; kshatriyalar savaşçı ve yönetici kastı; vaişyalar tüccarları ve şudralar toprağı işleyen köylüleri oluştururlar. Dalitler (dokunulmazlar, ati-şudralar) ise topraksız emekçilerdir ve buna ek olarak dışkı pisliğini temizleme, ölülerle ilgilenme gibi çeşitli işleri yapmakla görevlendirilmişlerdir. Görev ve sorumlukların bu şekilde farklılaşmasının, zaman içerisinde farklı kastlarla özdeşleştirilen ‘saflık’ ve ‘kirlilik’ nosyonlarının ortaya çıkmasına yol açtığı düşünülmektedir. Buna göre, hiyerarşinin en tepesinde yer alanlar en saf olanlar ve bunun doğal bir sonucu olarak da Dalitler saflıktan en uzak, en kirli olanlardır. Bu temelde, ayrımcılığın ve aşağılamanın görünür başka biçimlerini de görmek mümkündür. Örneğin, üst kast grupları kendi kast statülerini korumak için saf olmayan Dalitlerle mesaflerini korurlar. Herhangi bir savarnanın (kast hiyerarşisindeki dört gruptan birisine mensup olan) bir Dalit’e dokunmamasını, hatta bazı yerlerde Dalit gölgesinin bile üzerine düşmemesini gerektiren dokunulmazlık anlayışı ve pratiği buradan çıkmıştır. Bu bağlamda kast, emek düzenlemesinin ve artık-emeğe el konulmasının bir aracıdır. Bir yanıyla üretim sistemini diğer yanıyla bireyin bu sistem içerisindeki konumunu belirler. Kast sisteminin organizasyonunda neyin merkezi olduğu konusunda geniş bir tartışma vardır benim burada vurguladığım yaklaşım ise 20. yüzyılın en önemli Dalit lideri ve Hindistan Anayasasının önde gelen mimarlarından olan Dr. B. R. Ambedkar’ın çalışmalarında (3) bulunabilir.
Ambedkar’a göre kast sistemi, esas olarak toplumun sınıf temelinde meslek gruplarına göre bölünmesi olarak görülmelidir. Önceleri bu gruplar arasındaki ilişkiler daha akışkandı ve meslekler arası hareketlilik kastlar arası haraketliliği de beraberinde getiriyordu; ancak kast kapıları (en azından üst gruplar için) Brahmanların endogami (iç evlilik) uygulaması ile bu geçişlere kapatıldı. Üst kastların saflığını korumak ve mensuplarının bozulmamasını sağlamak amacıyla uygulanan endogami ve diğer birtakım önlemler alt kastlar tarafından da taklit edilmeye başlandı. Böylece endogami, kast sisteminin her bir kişinin belirli bir mesleğe bağlandığı ve ancak atalarının kaynaklarına erişimi olduğu katı bir iş bölümü olarak işlemesinin temel mekanizması haline geldi.
KAST HİYERARŞİSİ KADINLARI SÖMÜRÜYOR
Endogami uygulaması ve kast hiyerarşisinin sürekliliğinin sağlanması özellikle kadınların kontrol edilmesi ve sömürülmesinde kendilerini göstermektedir. Endogami, yani bir kişinin ancak kendi kast grubundan birisi ile evlenebilmesi, bir kişinin evlenmeye uygun olanlar evrenini önemli ölçüde sınırlandırmaktadır ve aralarında aslında önemli uyumsuzluklar olan gelin ve damatlar ortaya çıkartmaktadır. Bu durum ‘dulluk’ hali de eklenince daha da büyük bir karmaşa yaratmaktadır. Üst kastların dulları, özellikle de dul kadın Brahmanlar, tarihsel olarak Sati uygulaması ile yanmakta olan ölülerin üzerine atlayarak kendilerini kurban ederlerdi ya da hayatlarına bekar olarak devam ederlerdi. Üst kastların erkek dulları ise hayatlarına bekar olarak devam edebilecekleri gibi ikinci bir eş de seçebilirlerdi ki bu genellikle tarihsel olarak Hindistan’da yaygın olan çocuk evliliği ile olurdu. Üst kasta mensup kadınlar, o kastın onuru ve namusunu temsil eder ve onlardan “saygın davranışların en iyi örneklerini sergilemeleri” beklenmektedir. En katı kısıtlamalar ise üst kasttan bir kadının alt kasttan bir erkek ile evlenmesini önlemeye yöneliktir. Buna karşılık, üst kasttan bir erkek aşağı kasttan bir kadın ile evlenebilir ve hatta bu mantığa göre aşağı kastın ‘ahlak-dışı’ kadınları üzerinde ayrıcalıklarının keyfini sürebilir. Bu durum alt kastların kadınlarını aşırı sömürülen bir konuma itmektedir; bu kadınlar hem ekonomik sömürüye hem de üst kastlardan erkeklerinin iktidarına tabidir.DALİTLER AYNI İŞİ YAPMASINA RAĞMEN DAHA DÜŞÜK ÜCRET ALIYOR
Hindistan’ın sosyoekonomik koşulları değiştikçe, binlerce yıllık bir tarihi olan kast sistemi de yeniden şekillenmiştir. Bağımsızlık sonrası ekonomik kalkınma ciddi bir kentleşmeye ve hareketliliğe neden olmuş ve kamusal alanda kast sisteminin görünürlüğü önemli ölçüde azalmıştır. Ne var ki kast sistemi, ülkenin belirli bölgelerinde şiddet ve sömürü gibi en görünür halleriyle sürmesinin yanı sıra, çok çeşitli biçimlerde de varlığını sürdürmektedir (4).Kast sisteminin, ‘serbest piyasa ekonomisi’ koşullarında süregiden biçimlerinden birisi de yüzyıllar değilse bile yıllar içerisinde gerçekleşen avantajın üst kastlarda birikimi ve Dalitlerin her türlü mülkiyet ve üretim aracından tarihsel olarak ayrıştırılmasıdır. Örneğin, Brahmanlar hükümet işlerinde ve Parlamentoda haketmedikleri bir çoğunluğa sahiptirler ve ülkenin birçok yerinde Dalitlerin toprakları yoktur ve kır proleterleri olarak çalışmaktadırlar. Oysa bu devletin eğitim kurumlarında ve iş yerlerinde uygulanan olumlayıcı eylem politikasını içeren 74 yıllık yasaya aykırıdır. Bu alandaki çalışmalar, eşitsiz erişimin hem ‘mesleki ayrımcılığın’ hem de ‘ücret ayrımcılığının’ bir sonucu olduğunu göstermektedir. Dalitler, eğitime erişimde dezavantajlı olmaları itibariyle daha düşük ‘beşeri sermaye donanımına’ sahiptirler ve özel sektörde aktif bir şekilde ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar (kamu sektörü olumlu eylem politikaları kapsamındadır) (5). Aynı zamanda bir Dalit, “ücret ayrımcılığı” anlamına gelecek şekilde aynı iş için ortalama olarak daha düşük bir ücret almaktadır.
DALİT KADINLARINA FİZİKSEL VE CİNSEL ŞİDDET
Ekonomik şiddetin yanı sıra fiziksel ve cinsel şiddet de tarihsel olarak kastlarla özdeşleştirilen zor mekanizmalarındandır. Kast temelli şiddetin örneklerini hala görmek mümkündür ve Dalit kadınları üst kastlardan erkeklerin cinsel şiddetine daha çok maruz kalmaktadır. Özellikle de kast ve patriyarkanın bileşkesi, bir topluluğun ya da ailenin onurunu kadınlarının saflığı üzerinden tarif etmektedir ve kadına yönelik şiddet çoğunlukla bir topluluğun sözde ‘suçlarını’ ve kural ihlallerini cezalandırmanın aracı olarak kendisini göstermektedir. Bu suçlar, aynı zamanda kast temelli örgütler tarafından belirlenmekte ve dayatılmaktadır; örneğin Haryana’daki meşhur Khap Panchayats örgütü sıklıkla kast kurallarını ihlal edenler için idam hükümleri (“namus cinayetleri”) içeren ilanlar dağıtmaktadır. Dalit kadınlarının, Hindistan sosyo-ekonomik yapısı içerisinde çifte yük taşıdıkları açıktır; patriyarka ve kast temelli sömürü iç içedir ve bu durum Dalit kadınlarını ayrıca kırılgan kılmaktadır. Dalit kadınlarının özgürlükçü ve devrimci siyaset açısından kritik bir konumda oldukları da açıktır. Dalit kadınlarının direnişinin merkezinde materyalist bir talep olan toprağa erişim talebi yatmaktadır. Dalitlerin tarihsel olarak toprağa erişimi olmadı ve daha ziyade tarımsal emekçiler olarak çalıştılar. Son yıllarda, neoliberal ekonomide ayyuka çıkan tarım üzerindeki baskının da etkisiyle erkek tarım emekçilerinin ve küçük köylülerin iş arayışı ile kentsel mekanlara göç etmesi yönünde güçlü bir eğilim ortaya çıktı. Bu durum, kadınların eşleri uzakta iken tarımsal işleri yürütmesi anlamında tarımın kadınsılaşmasını da beraberinde getirdi. Dolayısıyla, Dalit kadınları, neoliberal devlete karşı direnişin ve anlamlı tarımsal reformların hayata geçmesi için yürütülen mücadelenin önemli bir bileşenidir. Bu gerçek, aynı zamanda Dalit kadınlarının (Adivasi kadınları ile birlikte), Hindistan’ın bütün sosyo-dinsel gruplarının kadınları içerisinde emek gücüne en yüksek katılım oranına sahip olmasında da görülebilir. Buna rağmen Dalit kadınlarının ekonomide oynadığı rol yeterince önemsenmiyor; örneğin kadınlar tarımda köylü olarak değil geçici işçi olarak görülüyor. Bu durum birçok örnekte Dalit kadın gruplarının ekilmemiş toprakları kolektifleştirme ve bunlar üzerine mülkiyet hakkı iddia etme mücadelelerine yol açtı (6). Buna ek olarak kast-temelli cinsel şiddetin yaygınlığını teşhir etmeye dönük de çok güçlü bir hareket var. Umudumuz Dalit kadınlarının direnişinin zaman içerisinde, özellikle de açık materyalist talepleri üzerinde, kapsam ve ölçek bakımından büyümesidir.Çeviri: Atakan Büke
For English please CLİCK
Kaynaklar:
(1) https://www.washingtonpost.com/news/worldviews/wp/2018/07/10/india-is-no-longer-home-
to-the-largest-number-of-poor-people-in-the-world-nigeria-
is/?noredirect=on&utm_term=.56169892a5c4
(2) Patnaik, Utsa. "Trends in urban poverty under economic reforms: 1993-94 to 2004-05."
Economic and Political Weekly (2010): 42-53.
(3) Ambedkar, B. R. (Bhimrao Ramji), 1891-1956. Against The Madness of Manu : B.R.
Ambedkar's Writings on Brahmanical Patriarchy. New Delhi :Navayana Pub. : Distributed by
IPD Alternatives, 2013.
(4) https://thewire.in/caste/ugly-reality-caste-violence-discrimination-urban-india
https://www.bbc.com/news/world-asia-india-43972841
(5) Madheswaran, Subramaniam, and Paul Attewell. "Caste discrimination in the Indian urban
labour market: Evidence from the National Sample Survey." Economic and political Weekly
(2007): 4146-4153.
(6) https://www.livemint.com/Politics/aYFKgQWoIz0GxJYPDlczjK/Dalit-women-are-brewing-
their-own-social-revolution.html
İlgili haberler
Hindistan’daki 1 Mayıs’ın ateşi nereden geliyor?
Dünyanın dört bir yanında 1 Mayıs coşkuyla kutlandı. Hindistan’da da kadınlar başta olmak üzere mily...
Hindistanlı kadınların ‘lüks’ sorunu: Ped
Hindistan’da kadınlar hijyenik ped ürünlerine erişimde zaten birçok zorluk yaşarken hükümet bir de b...
Hindistan’ın ebeleri ayakta!
Haziran’dan beri tamamı kadın olan yerel sağlık çalışanları büyük eylemler gerçekleştiriyor. Bu eyle...
Hindistan’da evlilik dahi olsa çocukla cinsel iliş...
Dünyada erken evlendirilen kız çocukları en çok Hindistan’da bulunuyor. Hindistan’da kız çocuklarını...
Hindistan’da tecavüze uğrayan kadınlara ‘bekaret t...
Hindistan’da korkunç bir uygulama ortaya çıktı. Tecavüz mağduru kadının cinsel olarak aktif olup olm...
GÜNÜN RAKAMI: Hindistan’da kadın intiharları...
Dünyada kadın intiharlarının neredeyse yüzde 40’ı Hindistan’da gerçekleşiyor. Üstelik bu rakamlar so...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.