Köyde üreten kadın mı, şehirde tüketen kadın mı?
‘Bir kez daha düşünüyorum birileri büyük kentlerde sürekli tüketirken, ki aslında şehir bizi tüketirken, Simizar ninenin süt makinesinin başındaki üretkenliğinin mutluluğunu yakalayabiliyor muyuz?’

Uzun süredir kadın haberleri yaptığımız için onlarca kadınlar bir arada bulunma şansımız oldu burada. Şehirde yaşayan kadınların hangisine dokunsan bin “ah” işitiyorsun; geçim derdi, kadına yönelik şiddet, toplumda kadının ikinci plana atılması, durumu iyi olmayanın yanında bir de ekonomik sıkıntı çeken, özellikle plaza çalışanı dediğimiz sürekli tüketerek mutluluğu bulmaya çalışan ama bir türlü mutlu olamayan onlarca kadını dinledik. Peki Anadolu’nun küçük bir köyündeki kadın ne yapıyor, yaşamını nasıl idame ettiriyor diye merak edip otuz yıl önce bırakıp çıktığım Kars’ın Arpaçay ilçesine bağlı Carcıoğlu köyüne 3 günlük mini bir seyahat yapıyorum. Yaptığım hem bir ziyaret hem de kadınları daha yakından tanımak...

BİR TOP YAĞ MUTLULUK NEDENİ

Dikkatimi ilk çeken şey kimsenin yaşlanmamış olması. Sanki zaman 30 yıl öncesinde durmuş, ardımda bıraktığım insanlar zamana meydan okumuşçasına yaşlanmamışlar. Kadınlarla sınırlı da olsa kısa sohbet etme şansım oldu, kısa diyorum çünkü onların zamanı kısıtlı. Sürekli üretim halindeler. Doğa ile aynı anda, saat sabah 5’te uyanıyorlar; çalar saate hiç gerek yok temiz hava ve oksijen yetiyor. Sistemli bir şekilde erkekler tarlaya bahçeye giderken, kadınlar evde süt yapımı, peynir, bal, kaymak yapma ile uğraşıyor. Sosyal medyadan, magazinden, televizyondan vb. şeylerden uzak. “İnekler sağılacak, sütler çekilecek, kaymak yapılacak, arılar, böcekler...” derken yayıktan çıkardığı bir top yağ onun için mutluluk oluyor; “Peynir oldu mis gibi, arılar petek petek bal verdi, kazlar tavuklar, yumurtalar, ohh”. Mutlu olmak için bir sürü sebep sıralayabiliyorlar. Akşam 7, 8 gibi işler bitip ve akşam yemeği, çay faslı derken artık sohbet etmeye biraz imkan kalıyor.

ALIŞVERİŞ DERSEN TAKAS USULÜ

Yüz yaşına ulaşmış Simizar nineyi kendi ile yaşıt süt makinesinde kaymağı sütten ayırırken buluyorum. Halen aynı dinamikliği ile bir spor salonunda kardio çalışır gibi makinenin dişlisini çalıştırıyor. Kaymak musluktan aktıkça sanki yeniden doğuyor Simizar nine. Zenure yengeyi dinliyoruz, arının nasıl bal yaptığını anlatıyor bize, koskoca bir şirket yönetirmişçesine büyük bir keyifle anlatıyor: “Her kovanda iki bekçi arımız var. Kraliçe arı arıları ikiye ayırmış; bir kısmı çiçeğe giderken bir kısmı suya gidiyor. Yaşlanınca kraliçe arıyı değiştiriyorlar, kendi aralarında bir seçim yapıyorlar.”


Zaman sindire sindire ilerliyor bu köyde adeta. Kadınlar ortaya çıkarttıklarının vermiş olduğu mutluluğu taşıyorlar kıpkırmızı yanaklarında. Elbette Anadolu’da kadın olmak çok daha zor; şehirde olduğu gibi 3 odalı evleri, her an sıcak su gelen muslukları, yok belki ama yaşam döngüsü farklı işliyor burada. Belki de şehir hayatının bu hızlı yaşamı zamanı da hızlandırdığı için erken yaşlanıyoruz, daha çabuk yoruluyoruz. Tandırda ekmek pişirirken ziyaret ediyorum kadınlarımızı. Gülüşleri de sohbetleri de pişirdikleri ekmek kadar sıcak ve kutsal benim için. İmece usulü pişiriyorlar ekmeklerini, takas usulü alışverişlerini yapıyorlar. Bal verip yağ alıyorlar ya da süt verip karşılığında başka bir şey alıyorlar. Üreterek mutlu olduklarına binlerce kez şahit oluyorum. Bir kez daha düşünüyorum birileri büyük kentlerde sürekli tüketirken, ki aslında şehir bizi tüketirken, Simizar ninenin süt makinesinin başındaki üretkenliğinin mutluluğunu yakalayabiliyor muyuz?

İlgili haberler
GÜNÜN TALEBİ: Kadınlar köylerinde taş ocağı istemi...

Köylerine yapılmak istenen taş ocağına köylüler tepki gösterdi. Köylerini talandan korumak isteyen k...

Aliağa’nın bereket toplayan köyü Çıtak’ta nar zama...

Aliağa’nın Çıtak Mahallesi’nde nar suyu yapma zamanı geldi. Narın toplanma sürecinden, kaynatılıp şi...

Dedeyazı köyü kadınları köklerine sahip çıkıyor

Malatya Doğanşehir ilçesine bağlı Dedeyazı köyünde demir madeni çıkartılıyor. Yaşam alanlarını, sağl...