Korkarak yaşamak istemiyoruz!
Ataşehir Öğrenci Yurdundan genç kadınlar yazdı: Geçen günlerde bir akranımızı daha kaybettik, Ceren’i. Ceren ne ilk ne son; acısı ne daha çok ne daha az. Biz bu haberlere alışmak istemiyoruz!

Bir canlının öldürülmesi insanlığın bitişine davetiye çıkartmak demektir. Günümüzde artan kadın cinayetleri “insanlık” denilen kavramı yeniden sorgulatmaya başladı bu dönemlerde bizlere. İnsanlığımız bitiyor ve bitmemesi için ne bir önlem alınıyor ne de uygun bir ceza sistemi oluşturuluyor. Bizim elimizden gelen, kadın haklarını savunanlarla bir olmak ve kadına değer vermeyen bu sistemle mücadele edip var olmaya çalışmak.

Kadın olmak... Bir yandan en büyük gurur kaynağımızken diğer yandan en büyük korkumuz. Evet, güçlüyüz, çok güçlüyüz. Dünyanın bütün yükünü sırtlayabilecek güce sahibiz, fakat bir yere kadar. Birinin suçu gülmek, birinin suçu yürümek, birinin suçu konuşmak, birinin suçu çalışmak, birinin suçu sevmek, birinin suçu minibüse binmek. Hepsinin ortak suçu ise “kadın” olmak. Kadınların yapacağı şey “Belli yerlerde bulunamazsın, dizini kırıp evinde oturacaksın, kocan ne derse onu yapacaksın, çocuk yapıp büyüteceksin, evine bakacaksın” sözlerine boyun eğmek değildir. Bizler bunun böyle olmadığını biliyoruz.

O ÇOCUKLAR BÜYÜDÜ…
İlk çağdan beri kadınları öldürerek, değersiz olduklarını benimsettiler. “Güçsüzsün” dediler, oysa gücünü gösterebileceği bir fırsat tanımadılar. “Sen okusan da boş” deyip temel insan haklarından olan eğitimi elinden aldılar. Çünkü korktular kadının güçlenmesinden, güçlenirse kendilerinin artık pek bir önemlerinin kalmayacağını düşündüler. Okusa, bilgili kadının onlara ihtiyacı kalmayacaktı. Oysa o güçsüz olmalıydı, erkeğe muhtaç kalmalıydı. Annesi babası ona “En değerli sensin” demişti, o doğunca baba düğünler yapmıştı, kızı doğunca ise ağlamış, insan içine çıkamamıştı. Çocuk büyüdü, kadını güçsüz bir varlık olarak öğrendi. Çocuk büyüdü, kadını kendine hizmetçi belledi. Çocuk büyüdü, her kadını istediği zaman elde edebileceğini sandı, kadına tecavüz etti. Adalet bile ondan yanaydı. Birkaç sene yatıp çıkacaktı. O zaman öldürme hakkını da kendinde buldu. Birkaç sene dışında kaybı olmayacaktı, devam etti... 

Gözünü bile kırpmadan, kendi çocuğunun yanında, çocuğunun haykırışlarına aldırmadan öldürüyorlar insafsızca. Caymıyor, caydırılmıyor ve utanmadan “Pişman değilim” diyorlar.

BİR ARAYA GELEREK, BİRLEŞEREK…
Daha geçen günlerde bir akranımızı daha kaybettik, Ceren’i. Ceren ne ilk ne son; acısı ne daha çok ne daha az. Her kadın cinayetinde kanımız çekiliyor, biz buna alışmak istemiyoruz diyoruz her seferinde. Bir kadın olarak gece geç saatlerde dışarıda olmaktan korkmak istemiyoruz, ki bu durum artık sadece geceleri değil, gündüzleri de korkutur oldu. Artık attığımız her adımda biri tarafından takip edilme duygusuyla yaşamak istemiyoruz. Ama tüm bu korkunç tabloya rağmen yılmıyoruz. Çünkü bizler biliyoruz ki tüm bu yaptıkları aslında bizleri korkutmak için; sokaklardan, mücadeleden, hayatın her alanından geri düşürmek için sistematik bir şekilde yapılan şeyler. Yoksa nasıl çözümsüz kalır bu sorunlar? Yine söylüyoruz: Tüm bunları biliyoruz ve sorunun kaynağını biliyor olmak bizi güçlü kılıyor. Biz korkmayacağız! Kadının tam eşitliği için bu eşitsiz sistem ile mücadele etmeye devam edeceğiz: Her alanda her yerde. Bir araya gelerek, birleşerek ve danışarak. Yalnız değiliz, bunu bilerek.


İlgili haberler
Mardin Kız Öğrenci Yurdunda ‘İffete aykırı’ kuralı

Mardin Kız Öğrenci Yurdunda kalan öğrenciler şort giydiği için uyarıldı ve öğrencilere ‘uygunsuz kıy...

Elazığ’da kadın öğrenciler yurt zammını geri çekti...

Öğrenciler, Fırat Üniversitesine ait olan Fethi Sekin Kız Öğrenci Yurduna yapılan zammı protesto ett...

Yurt önünde tacize kadınlardan tepki: Güvenli kent...

Bursa Nilüfer’de Altınşehir Metro İstasyonu yakınlarında üniversite öğrencisi genç kadınların sürekl...