Bir soygun hikayesi: The Unusual Suspects
Bir soygun etrafında yan yana gelen kadınların hikayesi...

Film gecelerinde adı geçen, mutlaka izlenmesi gereken filmlerden biri The Usual Suspects (Olağan Şüpheliler). Filmin hikayesi kadar kurgusu da içine çekiyor ve sohbetlerde sıkça "mutlaka izlemelisin", "eski ama etkileyici, bir bak sen de" gibi cümlelerle tavsiye ediliyor. Bu filmin isminden yola çıkarak isimlendirilmiş The Unusual Suspects de bir soyguna giden süreci ele alıyor.  

Avustralya’da geçen dizide kariyerini korumaya çalışan bir influcer, Filipinli ev çalışanları ve sonradan dahil olan bir hukukçu ana karakterlerimizi oluşturuyor. Bu çeşitli mesleklerdeki kadınlar hayatlarında yaşadıkları çeşitli sorunları çözmeye çalışırken maddi olarak da güçlükler yaşıyor. Bu güçlüklerden çıkmanın yolunu en ince ayrıntısına kadar planladıkları soygunu gerçekleştirmekte buluyorlar. Üstelik yanlarında bir de hukukçuları var. Soygun fikriyatta tereyağından kıl çeker gibi gerçekleşecek ve o karanlık günler geride kalacakken yaptıkları hatalar silsilesi yakalanmaları için an meselesi oluyor.  

Blu Tv’de dört bölümden oluşan dizinin tamamında sadece soygunu izlemiyoruz elbette ki. Her biri farklı karaktere, kariyere ve hayallere sahip kadınların nasıl birlikte hareket ettiklerini görüyoruz. Influcer olarak kariyerinin bir noktasında tıkanmış halde olan Sara çok önemli bir sözleşme imzalamak üzere. Ancak bu süreçte maddi olarak sıfır noktasına gelmiş durumda. Üstelik kariyerini kurtarmaya çalışırken ailesini de çokça ihmal etmiş, ailesiyle ilişkisi sosyal medyada gösterdiği kadarıyla kalmış. Sara’nın evinde dadı olarak çalışan Evie evin çocukları ile cana yakın bir ilişkisi kurmuş olsa da aklı Filipinlerde bırakmak zorunda olduğu kızında. Bir karar alırken düşündüğü en önemli şey kızına kavuşması. Bu iki kadının kurduğu ilişki çoğu zaman sınırları olan bir düzeyde kalsa da hem hayatlarındaki değişimler hem de aldıkları kararla birlikte daha çok noktada kesişmeye başlıyor.  
Soygunun ana kadrolarından olan Roxanne sosyeteye girmeyi başarabilmiş, kendi işinin sahibi, mutlu bir evliliği olan bir kadın. Ancak onun bu mükemmel hayatı bir gün eşi Jordan’ın sahtecilikten tutuklanması ile altüst oluyor. Roxanne aynı zamanda Filipinli bir kadın. Onun Filipinli olması evinde çalışan Amy ile olan ilişkisinin de daha samimi olmasına neden olmuş. Roxanne’nin hayatı alt üst olmaya başlarken Amy her zaman onun yanında duruyor. Üstelik kendisinin Avustralya kalması riske girecek olsa dahi o da hayatının değişmesi için bu soygunun bir parçası oluyor.

Bu dört kadının planının mükemmel işlemesi ve yakalanmamaları için gerekli olan şey de emekli olan Birdie’nin de onların planının bir parçası olması.

Hem hayatın akışında hem de sıra dışı bir şekilde bir araya gelmiş bu beş kadının soygun planının yapıldığı an, hayatları için de pek çok şeyin değişmeye başladığı an oluyor.

Hayatlarının ne yöne nasıl gideceği ise soygunun nasıl sonuçlanacağına bağlı. Dizide sadece soygunu değil, hayatları bir şekilde kesişen bu kadınların birbirlerini tanıma süreçlerini görüyoruz.

Son bölüme gelene kadar Sara ve Evie arasında bir gerilim var. Biri babadan zengin, influcer olmuş bir kadın, diğeri başka bir ülkeden gelmiş, çocuklara bakan bir kadın. Aralarındaki bu sınıf farkını pek çok sahnede görüyoruz. Özellikle Evie açısından bulunduğu konum ve uzun yıllardır yanında çalıştığı kadın arasında kaldığı sahnelere de sıkça yer verilmiş. Esasında içten içe de bir bağ kuruyor bu kadınla. Çünkü dibe doğru düşen bir kadın Sara. Bu sürece kimseyi dahil etmese de Evie’nin onun pek çok hatasını kapatmasıyla aralarında bir bağ kurulmaya başlıyor. Dizinin sonunda da Evie ve Sara’nın birlikte olduğu bir sahne görüyoruz. Dadılıkla başlayan ilişkileri soygunla devam etmiş en sonunda da yeni bir hayat kurmayla devam etmiş.

Elbette ki kadınlar kadınlarla kurdukları ilişkilerde dayanışma göstermeye, dibe düşeni yukarı çekmeye çok hazır. Kız kardeşlik dediğimiz şey de esasında böyle başlıyor. Ancak dizide kadının sınıfsal pozisyonu ne olursa olsun mutlaka bağ kuruluyormuş gibi anlatılıyor. Sara hikayesi ile kendince başka bir örnek olsa da bu durduğu taraf fark etmeksizin "tüm kadınlar kız kardeştir" ve tüm kadınlarla dayanışma göstermemiz gerekiyormuş havası çiziliyor. Ancak böyle olmadığını, ETF Tekstil işçisi Gülten ile tazminak haklarını gasbeden ETF patronu Sanem Dikmen'in, Agrobay işçisi Naime ile Agrobay patronu Arzu Şentürk, bayat ekmek toplayan Ayşe ile ıstakoz yemeğini paylaşan milletvekili Şebnem'in kız kardeş olmadığını biliyoruz.

Filmin bütününe bakıldığında kadınların birlikte hareket ettiğinde neler başarabileceğini gösteren, kadınların hayallerine ulaşmak için neler yapabildiğini gösteren bir dizi. 

Fotoğraf: Dizinin fragmanından ekran görüntüsü