Tandır çukurunda sönen ciğerler…
Ekmek için zahmeti, eziyeti, çilesi bitmez bir uğraş, ama aynı zamanda kendini attığın döşeğe tok girmenin dayanağı tandır çukurları kadınları sağlığından ediyor…

Özellikle Van ve çevre illerde neredeyse her hanede vardır tandır ocağı. Ateşin alnında geçen saatlerin yanı sıra sohbetin, yanı başında dertlerin paylaşıldığı, kadınların bir ömrüne tanık, çocukların yine yanı başında büyüdüğü tandır… Ekmek için zahmeti, eziyeti, çilesi bitmez bir uğraş, ama aynı zamanda kendini attığın döşeğe tok girmenin dayanağı…

Uzun süre bozulmadan kalabilme özelliğinden dolayı tandır ekmeği ailenin neredeyse tüm haftalık tokluğunu garantiliyor ama kadınların ömründen ömür götürüyor. Kalabalık ailelerde, sofralarda ucuza karın doyuran tandırların başında geçirilen zamanın bedeli özellikle kadın ve çocuklar için ağır oluyor. Bölgenin kırsal ve yoksul kesimlerinde odun, tezek, kurumuş yaprak gibi malzemelerle yakılan tandır, dumanıyla çevresine zararlı maddeler yayıyor. Bu zararlı maddeleri soluyanlarsa genelde kadın ve çocuklar oluyor. Zarar bu kadarla kalmıyor, çocukların ve kadınların içine düşmesiyle tandırın ateşi yüreklere düşüyor…

Van’da tandır dumanının etkilerine ve tandır yanıklarına ilişkin hazırladıkları rapor ve çalıştayla tandırların yarattığı risklere dikkat çeken Doç. Dr. Sebahattin Çelik, saha izlenimlerini bizlerle paylaştı. Çelik, çok küçük yaşlarda tandırda ekmek yapmaya başlayan kadınların neredeyse 50 yıl boyunca ekmek yaptığını bu süre zarfında soluduğu dumanla kansere yakalanma riskinin yükseldiğini, KOAH ve göz problemlerine sebep olduğunu, aynı zamanda tandıra düşen kadın ve çocukların yaşadıkları yanıklarla sakatlandığını veya can verdiğini anlatıyor. Çok önemli bir nokta da ekliyor Çelik; o da bu risklerin önlenebileceği ve güvenli ekmek yapmanın mümkün olduğu…


‘100 BİNDEN FAZLA TANDIRIN HİÇBİRİNDE HAVALANDIRMA YOK’
2 yıl süren çalışmanın 6 aylık saha çalışması kısmında, ARGE ekibiyle, 691 muhtardan 555’i ile görüşen Doç. Dr. Sebahattin Çelik, Van’da 100 binden fazla tandır ocağı bulunduğunu söylüyor ve hiçbirinde havalandırma sisteminin olmadığını belirtiyor. Biyoyakıtların yanması sırasında açık bacalardan çevreye salınan dumanın kadınlarda yeterli nefes almayı engellediğini söylerken çok önemli bir bulguya da dikkat çekiyor: “Burada, kadın KOAH hasta sayısı erkeklerden çok daha yüksek. Yemek borusu kanseri kadınlarda erkeklere göre iki kat fazla. Bu, dünyanın tersine bir durum. Dünya genelinde erkeklerin yemek borusu kanseri riski daha yüksektir. Ancak Van ve çevresinde tandırlar nedeniyle kadınlar daha çok kansere yakalanıyor. 20-30 yıldan fazla tandırda ekmek yapan kadınların çoğu KOAH hastası, annem dahil.”

Bu sonucun sürpriz olmadığını söylüyor Çelik, sebebini ise şöyle açıklıyor: “Tandırda çoğunlukla kadınlar çalışıyor. 12-13 yaşından 60 yaşına kadar çalışıyorlar tandırda. Ortalama 50 yıldan hesaplarsak neredeyse 20 bin saat tandır dumanına maruz kalıyorlar. Bu çok uzun bir süre. Yaptığımız analizlerde köylerde genelde tezek, kentte ve kente yakın yerlerde daha çok odun kullanıldığını saptadık. Tezeğin dumanının oduna göre daha temiz olduğunu gördük. Tezekteki ağır hidrokarbonlar odundakinin 10’da biri. Ağır hidrokarbon dediğimiz, kanserojen olduğu kesin olan moleküller. Bunlar odunla yakılan tandırın dumanında daha fazla. Tabii diğer parametreleri de inceledik, azotdioksit, hidrojen siyanür, karbondioksit, kükürtdioksit… Bunlar solunum yolu hastalıklarının gelişmesine, KOAH’a, yemek borusu kanserine, göz problemlerine sebep oluyor.”
Tandır dumanına yaptıkları kimyasal analizlerde karbonmonoksit oranını da çok yüksek bulduklarını belirten Çelik, bu maddelerin akciğer dokusunda ciddi hasarlara sebep olduğunu, bölgede en çok kadınların yaşadığı sağlık sorunu olan KOAH’ın bu sebeple yaygın olduğunu belirtiyor.

HER SENE EN AZ 2 KİŞİ TANDIR ÇUKURUNDA CAN VERİYOR
Tandır ekmeği yapmanın riskleri bu kadarla bitmiyor. Yaralanma ve ölümlere sebebiyet veren yanık vakaları da çok sık yaşanıyor. Bu da yöreye has bir sorun. Doç. Dr. Sebahattin Çelik, “Her sene en az iki, üç vefat olayı oluyor, tandırda yanarak can veriyorlar. Özellikle küçük çocuklar ve kadınlar tandıra düşüyor. Bu ciddi bir problem ve üzerine bilimsel anlamda hiç gidilmemişti bugüne kadar. Van Eğitim Araştırma Hastanesindeki 10 yıllık yanık vakalarını ve prospektifini de analiz ettik. Tandır yanığı oranı yüzde 6.7. Yani yaklaşık 5 bin kişi, tandırdan kaynaklı yanık birimine yatmış. Çok yüksek bir oran değil gibi görünüyor ama Van ve çevresi dışında bu veriyi bu kadar yüksek göremezsiniz. Tedavisi normal yanıklardan çok daha uzun sürüyor. Hem kamuya maliyeti yüksek oluyor hem de psikolojik etkisi ağır oluyor, çünkü 20-30 gün hastanede yatış oluyor, derin izler bırakıyor, kimi zaman sakat bırakıyor bu yanıklar.”
Evinde ailesine yiyecek pişirmeye çalışan kadınlar, bu işlemi hane sayısının büyüklüğüne göre haftada birkaç kez tekrarlamak zorunda kalarak bu riskleri birçok kez göze alıyor. Yaklaşık bir buçuk metre derinliğinde olan ve içinde kor ateşin bulunduğu tandırın içine sarkan kadın, dengesini kaybetme riskiyle sık sık karşı karşıya kalıyor.

ÇOCUKLAR TANDIR BAŞINDA BÜYÜYOR
Bölgede binlerce yıldır annelerden kızlarına geçen bir gelenek olan tandır ekmeği yapımı hâlâ devam ediyor. Yoksulluk ve çocuk bakımı gibi nedenlerle, tandır ekmeği yaparken zorluklar da risk de büyüyor. Tandır ekmeği yapımı ortalama günün yarısından fazlasını kapsayan bir faaliyet. Bu sürenin çoğunluğunu tandır evinde geçiren kadınlar küçük çocuklarının yeme, içme, uyuma gibi temel ihtiyaçlarını da burada karşılıyor. Bu da çocuklar için güvensiz ortam anlamına geliyor. Kadının ev içi yüklerinin yanı sıra ekmek yapmak için bu riskli işle de meşgul olması küçük çocukların tandıra düşerek yanma ihtimalini artırıyor. Düşen kişiler, yanında biri varsa en az hasarla bu kazayı atlatabiliyor ancak tandır evinde yalnızken ekmek yapanların birçoğunun kendi çabasıyla kurtulmaya çalıştığı sırada geçirdiği süre ve maruz kaldığı sıcaklığa bağlı olarak vücudunun çeşitli yerlerinde farklı derecelerde yanıkların oluştuğu tespit ediliyor. Alev çukurundan çıkamayanlar ise maalesef can veriyor.

TANDIRIN YARATTIĞI SORUNLAR ÖNLENEBİLİR!
Yoksul kadınların ve çocukların sağlığının korunması ve geliştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Sebahattin Çelik, tandırdan kaynaklanan ölüm, kaza, yanık ve sağlık sorunlarının önlenebilir olduğunu söylüyor. Ancak Türkiye'de tandır dumanı ve yanıklarının zararlarını önlemeye dönük müdahale çalışmasının bugüne kadar çok zayıf kaldığını da ifade ediyor. Tandır yapan kadın ve çocukların kendi kaderlerine bırakılmaması gerektiğini ifade eden Çelik, “Çalışma sonrasında bir sempozyum düzenledik ve soruna dikkat çektik. Buradaki sunumları kitapçık haline getirerek mülki amirlere ilettik önlem alınması için. Şimdi bu etaba geçilmeli. Yani çukur tandırların rehabilite edilmesi lazım. Tandır biraz daha yükseğe kaldırılabilir. Mahallede daha modern şartlarda yapılan, havalandırması olan ortak bir tandır olabilir, ya da belediye ucuz halk ekmeği dağıtabilir ki gariban vatandaş yararlanabilsin. Bu, biraz kamunun talebine de bağlı.”
Tandırda ekmek pişirme faaliyetinin geleneksel bir yönü olduğu kadar ekonomik yönüne de dikkat çeken Çelik, hane içinde kadın emeği üzerine kurulu bu faaliyetin toplumda yer bulan “geleneğin sürdürülmesi” kanısının aksine yoksulluk durumunda mecburiyetten yapılan bir faaliyet olduğuna dikkat çekerek, yaşanan sağlık sorunlarını yoksullukla açıklıyor: “Bu, temelinde ekonomik bir sorun çünkü ucuz ekmek bulma çabası var burada.”
'DOKTORU DİNLESEYDİM 1 AYDA AÇLIKTAN ÖLÜRDÜM, EKMEK PİŞİRİRSEM 2-3 YIL SONRA ÖLÜRÜM'
Nebahat SARİ // Gevaş Aladüz köyü - VAN

Adım Nebahat Sari, 63 yaşındayım. Evliyim, 6 çocuğum var. 18 yaşında evlendim. Biz tandırlarımızı yeri kazarak yerleştiriyoruz. Ateş, tandırı çatlatmasın diye ilk gün içinde çok küçük bir tezek ateşi yakıyoruz, duvarlar kararmaya başlayınca tandırın kenarlarına yağ ya da peynir suyu sürüyoruz ve tekrar içinde ateş yakıyoruz. Bu işlemden sonra içindeki karartı geçiyor, ekmeklerimizden toprak kokusu gelmiyor ve tandırlarımız çatlamayıp uzun süre dayanıyor.
Evlendiğim günden beri ekmek pişiriyorum. Ekmek pişirdiğim günler saat 7'de kalkıyorum. İlk başta un eleyip hamur yapıyorum. Unu kendi tarlamızın mahsulünden alıyoruz. Hamurun ekşimesini beklerken tandırı yakıyorum. Ateş kor halini alınca ekmek pişirmeye başlıyorum. Ekmek pişirdiğim zamandan bu yana başıma ciddi bir kaza gelmedi ama gelinimle ekmek pişirirken tandırın üzerini kartonla kapatmıştım ekmekler kızarsın diye, torunum fark etmeden üzerine basıp tandıra düştü, hemen çıkardım fakat kolunda ve sırtında yanıklar oluştu. Torunum dışında köylülerimizden tandıra düşenler de oldu, en son iki yıl önce birisi hayatını kaybetti. İki yıl önce ciğerlerim ağrıyordu doktora gittim, tandır dumanı yüzünden ciğerlerimin yıprandığını söyledi. Artık ekmek pişirmemem gerektiğini de söyledi ama ben pişirmeye devam ediyorum. Doktor teşhisi koyduktan sonra birkaç defa maske kullanarak pişirmeye çalıştım ama tandır sıcağında maske takılmıyor. Zaten kendi pişirdiğim dışında başka ekmek yiyemiyorum. Eğer doktoru dinleseydim 1 ayda açlıktan ölürdüm, ama ekmek pişirirsem 2 - 3 yıl sonra ölürüm.

Fotoğraflar: Zelal Sari-Ekmek ve Gül


İlgili haberler
GÜNÜN BELGESELİ: Ölüm çukuru tandır

Handan Tufan’ın 2016 yılında okul bitirme projesi olarak hazırladığı, Van’da tandır ekmeği yaparken,...

Pandemide kadınların yoksullukla imtihanı: ‘Bir yı...

Milyonlarca işçi ve emekçi işten atılma ve ücretsiz izin dayatmasıyla yüz yüze kalırken yoksulluk da...

Erkekler ekmek yapmaya başlamadan çok evvel…

Karantina sürecinde gösterilen ve keyifli hale getirilmeye çalışılan yemek yapma ve ev işleri, kadın...