Soyyiğit’te derman bırakmayan mesai
Esenyurt'ta Soyyiğit grubun üretim yaptığı ve çoğunluğu kadın işçinin çalıştığı fabrikada, temizlik de mesai bitiminde angarya olarak kadın işçilere yaptırılıyor.

Esenyurt’ta Akçaburgaz bölgesinde Soyyiğit grubun “Kent Boringer” markasıyla üretim yaptığı, çoğunluğu kadın 400 işçinin çalıştığı fabrikada tuvalet temizliğini üretimdeki kadın işçiler yapıyor. Zorla fazla mesaiye kalan kadın işçiler günde 15 saatten fazla çalışmaktan bitap düşüyor. Öyle ki işçilerin paylaştığı videolarda paketleme yaparken içi geçip uyuyakalan kadın işçiler görülüyor. Fabrikada, daha önce iki kişinin çalıştığı makinede artık bir işçinin çalıştığını söyleyen kadın işçiler, sürekli üretim baskısından bıkmış durumdalar. Mesaiden, fazla mesaiye; fazla mesaiden fabrika temizliğine sürekli bir maraton halinde olduklarını belirten işçilerin bu ağır tempo karşısında aldıkları ücret ise 20 bin 600 lira. Soyyiğit’te düşük ücrete çalışan, zorunlu fazla mesai ile bant başında yorgun düşen işçi kadınlar insanca çalışma koşulları ve insanca yaşanacak bir ücret istiyor.

FABRİKA TEMİZLİĞİ ÜRETİMDEKİ İŞÇİYE YAPTIRILIYOR

Soyyiğit Group’un merkez fabrikası olan ve Esenyurt’ta bulunan Kent Boringer’de toz ve sıvı gıda üzerine üretim yapılıyor. Fabrikada çoğunluğu kadın olan yaklaşık 400 işçi çalışıyor. Kremşanti, kabartma tozu, vanilya, kek mixler, toz tatlılar, sıvı pastacılık malzemeleri üretilen fabrika 2022 yılına dek on yıl da her yıl İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından Türkiye’nin ilk 500 sanayi kuruluşu arasında yer almış. 2022 yılında da Türkiye’nin en büyük 470’inci sanayisi olmuş. Üretiminin yüzde 60’ını 120 ülkeye ihraç ediyor. Türkiye’nin öncü gıda şirketlerinden olmasına karşın burada çalışan işçilerin aldığı ücret ise oldukça düşük. Yeni giren işçinin ücreti 20 bin 600 lira, 5 yıllık işçinin ise 21 bin 600 lira. 2022 yılında yaklaşık fabrikanın cirosu 2,5 milyar TL olarak açıklanırken Soyyiğit Grup, fabrikanın temizliğinden bile kısıp paketleme işçilerine temizlik yaptırıp angarya dayıyor.

Fabrikada çalışan bir paketleme işçisi, “Patron temizlik şirketleriyle ücret konusunda anlaşamıyor. Firmaya para vermemek için burada ücretli işçisine temizlik yaptırıyor. Tuvaletleri, üretim yerlerini hep biz kadın işçiler temizliyoruz. Yükseklere çıkıp temizlik yapıyoruz, geçen bir arkadaşımız merdiven temizlerken düştü, sonra yine temizlettirdiler, kadın korka korka çıktı temizledi. Sesimizi de çıkaramıyoruz işten atılma korkusu nedeniyle. Patron her şeyden kısıyor, mesela havalandırmalar bozuk, sıcakta çalışıyoruz onu bile geciktiriyorlar” diyor. Bu sırada işçilerin temizlik yaparken çekilen fotoğraflarını gösteriyor. “İşte bak” diyor ve ekliyor: “Bu fabrikada görev tanımı diye bir şey yok, herkes her işe koşturuluyor. Her şeye kullanma hakları var gibi bizi…”

İŞÇİLER YORGUNLUKTAN BİTAP DÜŞÜYOR

İşçiler, bu fabrikada günde 10 saat çalışıyor. Bu günlük mesai dışında fazla mesaiye de kalıyorlar. Hafta içi, hafta sonu, gece ve gündüz fark etmiyor. Her an fazla mesai… Bu mesailer yüzünden yorgun ve bitap düştüklerini dile getiriyor işçiler, yetmiyor kanıtlamak için çektikleri videoları gösteriyorlar. İşçilerin gösterdiği bir videoda paketleme yapan bir kadın işçi kolileri doldurduğu sırada oturduğu yerde birer dakika aralıklarla uyuya kalıyor. Kent Boringer işçisi bu videoyu göstererek, “İşte halimiz bu” diyor. Bir başka kadın işçi devam ediyor: “Üretimde çok baskı var. İnsanları hep sıkıştırıyorlar. Hep ‘daha hızlı daha hızlı.’ Çalıştığımız makineler çok hızlı, normalde bundan 2 sene öncesine kadar bir makinede 2 işçi çalışırdı şimdi bir işçi çalışıyor. Geçen sene ben 500 saate yakın fazla mesai yapmışım. ‘Abi benim artık bünyem dayanmıyor’ demene aldırış etmiyorlar. Ben bu işe başladığımda 100 kilo idim. Sonra rahatsızlık geçirdim, 49 kiloya kadar düştüm. Çünkü çok fazla geceli gündüzlü mesailerimiz vardı. Mesela 8.30’da girip, gece 12’de çıktığımız bile oldu.”

TUVALETTE GEÇİRDİĞİN ZAMANIN HESABI SORULUYOR

Molaların dinlenmeye yetmediğini söyleyen işçiler, işçiye nefes aldırmamak için tuvalette geçirilen sürenin bile takip edildiğini bildiriyor. Bu özellikle regl olan kadın işçiler için daha çekilmez hale getiriyor süreci: “, biraz fazla kaldığında hemen azarı çekiyorlar. Herkesin tuvalette ne kadar zaman geçirdiğinin hesabını yapıyorlar. Bu regl olduğun süreçte daha da zor oluyor çünkü sık tuvalette gitmen bile mesele halini alıyor. Kadın işçi olmak zor. Emeğimizle çalışıyoruz, hepimizin çalışma mecburiyeti var. Ama insanca çalışmak istiyoruz.”

TACİZE RAZI OLMAYAN OPERATÖR OLAMAZ!

Aynı kadın işçi fabrikada işçi kadınların çok fazla tacize maruz kaldıklarını da anlatıyor. Kendisinin ve fabrikada tacizi yaşayan bir başka kadın işçinin cam tavanla karşılaştığını söylüyor: “Beni 5 ay önce operatör yapacaklarını söylediler. İzinli operatör yerine de çalıştım. Ancak operatör amiri bana ‘Benimle çay içmeye çık’ teklifinde bulundu. Kabul etmeyip tepki gösterdikten sonra uzun süre beni sürüncemede bıraktılar, operatör yapmadılar. ‘Neden yapmıyorsunuz, bir hatam mı oldu?’ soruma, amir ‘Sen hatanı biliyorsun’ dedi. 5 ay süründürdüler. Beni taciz eden amir fabrikanın en eskilerinden, patrona ve müdüre yakın. İşten atılmamda mutlaka onun da etkisi vardır diye düşünüyorum, çünkü bizim sorumlumuz o, illa ki ona sorulmuştur.”

Daha önce de bir başka kadın işçinin benzer sorunlar yaşadığını aktaran operatör şöyle devam ediyor: “O kadın boşanmış ve 3 çocuk sahibiydi. Burada boşanan kadınlara kötü gözle bakıyorlar. Onu da operatörlük sürecinde bir başka yönetici taciz etti. Tekliflerini kabul etmeyince onu da aylarca o bölümden o bölüme sürüklediler. En sonunda paketlemeye verdiler. 3 çocuğuna tek başına baktığı için sessiz kalmak zorunda kaldı. Kadın işçiler taciz karşısında şikayet etmekten çekiniyor. Hem bir şey yapılmayacağını biliyoruz hem de bu yöneticiler ve amirler iş verenler tarafından kollanan tipler. ‘İşten çıkarılan biz oluruz’ korkusu yoğun oluyor. Bakın işte! İlk fırsatta haksızca çıkarttılar beni işten. Benim işten çıkarılmam da diğer işçileri daha çok baskı altına almak için bir gözdağı.”

YOĞUN ÇALIŞMA NEDENİYLE BİR İŞÇİ KALP KRİZİ GEÇİRMİŞTİ

Gıda-İş Sendikası Yönetim Kurulundan İbrahim Kızılyer de Soyyiğit’te bu yoğun baskı sisteminin daha önce bir işçiyi kalp krizine sürüklediğini hatırlatıyor. “2 yıl önce Yunus Şensoy adlı bir işçi ağır çalışma koşullarına dayanamayarak kalp krizi sonucu hayatını kaybetmişti. Fabrikanın sıvı bölümünde çalışan bu işçinin diğer iş arkadaşları ‘Evine nadiren giden birisiydi’ diye belirtmiş ve yoğun çalışma temposunu anlatmışlardı. İşçinin daha önce de birkaç kere rahatsızlık geçirdiği ve 15 gün sonrasına anjiyo olacağı biliniyordu. İşçi çalıştığı sabah çarpıntıları olduğunu amirleri ve İK yetkililerine iletilmesine karşın ‘Limon iç’ tavsiyesiyle üretime yeniden gönderilmişti. Çok geçmeden işçi fenalaşıp hayatını kaybetmişti. Bu çalışma düzenine karşı sendikalaşan ve Gıda-İş’te örgütlenen işçi arkadaşlarımızdan işten atılanlar da olmuştu.”

İHBARCI İŞÇİYE 25 BİN LİRA İKRAMİYE!

Öte yandan fabrikada yoğun üretim arasında sigara içen işçiler molalar yetmediği için zor anlar geçirdiklerini belirtiyor. Geçtiğimiz hafta yönetimin işçiyi işçiye kırdıracak hamlesini ise şöyle anlatıyorlar: “Mola dışında sigara içenler olursa onları ihbar edin. İhbar ederseniz 25 bin lira ikramiye maaş alacaksınız!”

İşçilerin anlatımına göre; çok geçmeden bir kadın işçi tuvalette sigara içerken beyaz yakalı bir çalışanın şikayeti üzerine işten atılıyor. İhbarcı 25 bin lira ikramiyeyi kaparken sigara içen işçi tazminatsız kapının önüne koyuluyor. Henüz yeni operatör olan ve 25/2 maddesiyle işten atılan kadın işçi bu duruma şöyle tepki gösteriyor: “Fabrikada yoğun çalışma ve yetersiz mola çok yoruyor. İnsanın algısı kapanıyor bir zaman sonra. Ki ben ilk işe girdiğimde sigara içtiğimi söylemiştim. 5 yıldır da burada çalışıyorum üstelik. Tuvalette sigara içtiğim için 25/2 maddesiyle tazminatsız işten çıkardılar beni. Daha önce fabrikada erkek işçiler sigara içer hatta çalışma alanlarında dahi içtiklerinde uyarı alır ama işten atılmazlardı. Beni tazminatsız işten çıkarmak için bunu bahane olarak kullandıklarını düşünüyorum. Üstelik sigarayı içtiğim yerin üretim yeriyle alakası yok, o yüzden üretime zarar verme durumu da yok. İşçileri de birbirine kırdırmak için böyle bir yola başvuruyorlar.”

SOYYİĞİT İDDİALARI REDDETTİ
İşçilerin iddialarını fabrika yönetimine de soruyoruz. Fabrika yönetimi, işçilerin iddialarını da fotoğraf ve videoları da yalanlıyor. Fazla mesainin olmadığını, işçilerin temizlik işlerinde çalıştırılmadığını, tacize imtiyaz tanımadıklarını söylüyor. Soyyiğit’ten görüştüğümüz Gürkan Demirkaya iddialara ilişkin şunları söylüyor: “Temizlik personellerimiz ayrıdır, üretimdeki işçiler temizlik yapmaz. Bizim anlaştığımız firmalar yürütüyor. Fazla mesai iddiasının da gerçekle alakası yok. Şu anda durgun dönem, yasal sınırlar dışında mesai yapma söz konusu değil. Gerekli dinlenme olanaklarını da sağlıyoruz. Aşırı yorgun olan çalışmaz, gider. Üretimdeki alanların ayrılması için tuvalet kartı sistemi konuldu. O alana girme yetkisi var mı yok mu o, anlamda geçiş yeri kondu. Sonuçta burası gıda firması, hijyene önem veriyoruz. Öyle ne kadar tuvalette kaldı baskısı yok. Sigara üretim alanları yasak, sigara içme alanları var, ihbar edene 25 bin lira ikramiye diye bir şey yok. Tuvalette sigara içenlere de uyarı yapıyoruz. Direkt işten atma yok, işçi daha önce ikaz edilmiştir, uyarılmıştır. Sigara içilme alanları belli, molalarda içebilir. İkaz o işçiye mutlaka yapılmıştır, sigara içenleri 25/2 maddesiyle atmıyoruz; iş yerinde üretim alanını, gıda güvenliğini tehlikeye atmadığı sürece biz kimseyi işten çıkarmıyoruz. Tacize hiç müsamahamız yok. Tacizi tespit ettiğimiz anda; eylemin boyutuna bakmadan, çalışanımız bizi ikna ederse, samimi bulursak direkt iş akdini fes ediyoruz” dedi.

Fotoğraf: Üretimde çalışan ve temizlik yaptırıldığı iddia edilen kadın işçilerden biri- Ekmek ve Gül