Ankara Kadın Platformunun Mülkiyeliler Birliği Toplantı Salonu’nda gerçekleştirdiği açıklamayı platform adına İlke Işık okudu. AKP-MHP hükümetinin kadın düşmanı politikalarının kendini yeniden yapılandırma ve tahkim sürecinde öncelik haline geldiğini belirten Işık, yaşamın bütün alanlarında halklar, inançlar, emekçiler, kadın ve LGBTİ’ler üzerinden savaş politikalarının esas kabul edildiğini ifade etti. Işık, milliyetçiliğin ve cinsiyetçiliğin zirve yaptığı bu dönemde her türlü faşizan politikanın ilk yöneliminin kadın mücadelesi ve kadın kazanımları olduğunu belirterek “Siyasal iktidar kadınların direnerek ve mücadele ederek elde ettikleri kazanımları yok ederek yerine kadına yönelik şiddetin, taciz ve tecavüzlerin alabildiğine sıradanlaştırıldığı erkek egemen bir yaşam inşa etmeye çalışmaktadır” dedi.

‘KAYYUMLARIN İLK İCRAATI KADINLARA KARŞIYDI’

Kayyumların, ülkede seçimin, demokrasinin ve halk iradesinin tanınmamasının ilanı olduğunu dile getiren Işık, Kayyum, kadınların kazanılmış haklarını ellerinden alan, lüks makam odalarından kadınların hayata katılımlarını engelleyen ve yaşam hakkına saldıran AKP-MHP koalisyonunun vücut bulmuş halidir” dedi. Işık, kadın düşmanı kayyumlara karşı halk iradesini, demokrasiyi ve cinsiyet eşitliğini savunduklarını belirterek tüm kadın örgütlerine, sendikalara, siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine kayyum düzenine karşı hep birlikte ses çıkarma çağrısında bulundu.

İKP: KIRINTILARI KALAN DEMOKRASİYE DARBE

İzmir Kadın Platformu (İKP) ise İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şube binasında basın açıklaması gerçekleştirdi.
İKP adına basın açıklamasını okuyan Nuray Öztürk, belediye başkanlarının görevlerinden uzaklaştırılmalarının tam anlamıyla hukuksuzluk olduğunu söyleyerek, “Seçmen iradesinin gaspı ve kırıntıları kalan demokrasiye darbedir” dedi.

“Kayyumların seçmen iradesinin gasbı olduğu kadar, Kürt halkının eşit yurttaşlık ve barış taleplerine yönelik savaş politikalarının da devamıdır” diyen Öztürk, “Bunun yanı sıra ‘krizin faturasını ödemeyeceğiz’ diyen işçi ve emekçilere, çevre talanına karşı duran toplumsal güçlere, iktidarın yargı bağımsızlığını hiçe sayan, demokrasiyi rafa kaldıran, talana ve ranta dayalı sermaye yanlısı tekçi anlayışı ve tüm uygulamalarına karşı birleşme eğiliminde olan muhalefete yönelik de bir tehdittir. Aynı zamanda kadınların şiddetsiz, sömürüsüz eşit ve insanca yaşama talepleri ve kazanımlarına da bir saldırıdır” dedi.

‘KAYYUMLAR DÖNEMİNDE İLK KADIN SIĞINMAEVLERİ KAPATILDI’

OHAL koşullarında seçilmiş 96 HDP’li belediye başkanının yerine atanan kayyumların ilk elden saldırdıkları, bölge illerinde yaşayan kadınların kazanımları olduğunu belirten Öztürk, kapatılan kadın sığınmaevlerini hatırlattı.

“Diyarbakır’da, Mardin’de, Van’da ya da İzmir’de nerede olursa olsun şiddetsiz ve sömürüsüz bir hayat için, eşitlik, özgürlük ve insanca yaşam adına, kadınların toplumsal yaşama ve üretime katılımı, şiddet ve tacizden korunması için atılan en ufak bir adım tüm kadınların kazanımıdır” diyen Öztürk, “Bu sorun, Türkiye’nin her alanda demokratikleşmesinin, tek parti tek adam yönetimine ve erkek egemen anlayışa karşı mücadelenin sorunudur. “Tek parti tek adam yönetimi”ne karşı bütün kesimlerin ortak mücadelesini gerektirecek kadar önemli bir demokratikleşme sorunudur” şeklinde konuştu.

Öztürk kayyum uygulamalarının AKP iktidarının iktidara geldiği günden bu yana yaptığı müftülük yasası, nafaka yasası, 6284 sayılı yasanın kaldırılmak istenmesi, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi, kadınları daha çok ucuz iş gücü haline getiren esnek çalışma modelleri gibi kadınlara yönelik saldırılarına karşı mücadeleden bağımsız görülemeyeceğini söyledi.
Öztürk son olarak, “Bu nedenle buradan sesleniyoruz, bu kazanımların yok edilmesine, büyük yara almış demokrasinin tamamen ortadan kaldırılmasına ve seçmen iradesinin yok sayılmasına sessiz kalmayacağız. Kadınların kazanımlarına yönelik bu saldırıları kabul etmiyor, demokrasiye darbe anlamına gelen kayyum kararının derhal kaldırılmasını istiyoruz” dedi.

DERSİMLİ KADINLARDAN ORTAK MÜCADELE ÇAĞRISI

Kayyum atamalarına karşı Dersim Kadın Platformu’nın çağrısıyla Seyit Rıza Meydanı'nda bir araya gelen kadınlar, kayyum yönetiminin halk iradesini gasbetmek anlamına geldiğini vurguladı. Kadınlar adına açıklama yapan Özlem Toprak, mevcut iktidarın seçimle kazanamadığı belediyeleri kayyum atayarak yasadışı bir şekilde ele geçirdiğini söyleyerek “Bu halkın iradesini gasp etmektir, zorbalıktır, darbedir. Kadınların ve bütün halkın iradesinin, tercihinin gaspı olan bu kararı asla kabul etmiyoruz” dedi.
Kayyum atanan belediyelerde ilk olarak kadın kazanımlarının hedef alındığını söyleyen Toprak “Biz Dersimli kadınlar olarak bu darbeye kadın ittifakını güçlendirerek, kadın mücadelesini yükselterek hep birlikte güçlü bir yanıt verebileceğimize inanıyoruz. Biz sözümüzün arkasındayız: Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz, direneceğiz. Bütün kadın arkadaşlarımızı, kadın mücadelesi veren bütün kurumları ve halklarımızı o belediyeleri var eden kadın emeğine ve iradesine yönelik saldırılara karşı ses yükseltmeye, birlikte mücadeleye çağırıyoruz” diye konuştu. Kadınlar açıklamanın ardından oturma eylemi yaptı.

KESK İSTANBUL KADIN MECLİSİ: KAYYUM, ERKEK EGEMEN ZİHNİYETİN ÜRÜNÜDÜR
KESK İstanbul Kadın Meclisi de Eğitim Sen İstanbul 6 No'lu Üniversiteler Şubesi'nde bir basın toplantısı düzenledi. "Halkın iradesine yapılan darbeyi ve kadın düşmanı kayyumları tanımıyoruz" pankartı önünde düzenlenen basın toplantısına KESK Kadın Meclisi üyeleri katıldı.
Açıklamayı yapan Eğitim Sen 4 No'lu Şube Sekreteri Emel Caymaz, geçmiş dönemdeki kayyumların kadınları hedef alan uygulamalarını hatırlattı.
Emel Caymaz, kayyum zihniyetinin, kolluk güçlerine ‘kadın çocuk demeden saldırın’ diye emir veren, Münevver Karabulut cinayetinde 'kızınıza sahip çıksaydınız' diyen, üç yetmez beş çocuk olsun diyerek kadınların bedenlerini kontrol altına almaya kalkan, hamile kadınlar sokakta dolaşmasın diyen, kadınları hedef gösteren, işsizliği kadınların çalışmasına bağlayan erkek egemen zihniyetle aynı olduğunu söyledi.