
Çalışmaya başladığımız ilk ayı bir hatırlayalaım. İlk kez maaş alacağımız günü beklemeyi, ilk kez bir ay çalışmış, emeğimizin “karşılığını” alır almaz kendimize almak istediğimiz o kitabı, elbiseyi, ayakkabıyı, kızlarla bir kahve keyfini, belki biraz birikim yapma fikrini, eşimizle çıkacağımız yemeği, gideceğimiz sinemayı, tatili düşünmüşüzdür hepimiz. Sonra aylar ayları, yıllar yılları, patronlar işçileri kovalayıp duruyor. Ne zaman maaş elimize geçecek olsa artık akla gelenin yerini yapmak istediklerimiz değil, yapmak zorunda olduklarımız alıyor. Sonra bir bakmışız derinleşen yoksulluk, ekonomik çıkmaz, geçim sıkıntısı arttıkça bizim hayaller tamamen rafa kalkmış veya ertelendikçe ertelenmiş. Hayaller farklılaşsa da gerçekler gün geçtikçe daha da ağırlaşmış her birimizin hayatında. Maaşımın ilk günü... Cümlesinin geri kalanını hepimiz bir içimizden tamamlasak ortaya çıkan cümlelerin eminim çoğu aynı olurdu.
İstanbul’da işçi ve emekçilerin yoğun yaşadığı ilçelerden biri Esenyurt. Ortalama en düşük ev kiraları 15 bin liradan başlıyor. Bir evde bırakalım tek kişi artık çift kişi bile hayat geçindiremez durumda. Birçok kişi için maaşın ilk günü taksit ödemeyle eşleşmiş vaziyette. Özellikle kadınların yaz aylarında ikinci işlerde çalışmaya veya parça başı iş yapmaya yoğunlaştıklarını gözlemleyebiliriz. Düğün salonlarında veya organizasyonun yoğun olduğu dönemlerde kadınlar izinli oldukları günleri bu işlerde çalışmaya ayırmaya mecbur kalıyor. Bu tabloda ek zam talebi es geçilmiyor. Bu tabloyu daha somut anlamak için Esenyurt’ta işçi kadınlarla maaşlarının ilk gününü konuştuk.
En son kendime ne zaman tatlı ısmarladım?
Metal iş kolunda sendikalı bir fabrikada çalışan Şenay şöyle anlatıyor maaşının ilk gününü; “Alıyorum maaşı da hemen bitiyor zaten. Ertesi güne ölmeyip sürünerek işe gitmek için maaş alıyoruz sanki. Gönül ister ki ailemle arkadşlarımla bir çay içeyim, yemek yiyeyim ama nerede? En son kendime ne zaman bir tişört aldım, ne zaman bir tatlı ısmarladım inan hatırlamıyorum. 28 bin lira bir krediye, 9 bin lira diğer krediye ödüyorum. Maaşım 40 bin lira. Kalan parayla ne yapayım? Eskiden bir kişi çalışır evinde 3-4 kişiye bakardı. Şimdi 4 kişi çalışıyoruz da anca en standart ihtiyaçlara yetişebiliyoruz. Ucuzundan market, pazar görüyoruz, faturalar ödeniyor, bankalara ödemeler. Bitti gitti.”
Plastik sektöründe çalışan Serpil ise kendine vakit ayıramadığını anlatıyor: “Borçları ödüyorum, borçlarla kendi aramda aracıyım. 7 ay sonra ilk kez bir arkadaşımla lahmacun yemeye gittik, ha bir de kahve. 1500 lira gitti işte. Sosyal bir yaşantım yok, tatil yok, başka bir ülke görmek yok. En son bir yıl sonra ilk kez bir pantolon aldım, o da mecburen artık. Yıl boyu çalışıp 1 hafta bile tatili hak etmiyor muyuz biz?”
Ücretlere zam şart
Metal sektöründe çalışan Güliz, “Maaşımı aldığım gün, kulağa çok dolu dolu geliyor da ben maaş günü gelsin istemiyorum, çünkü gelen gidiyor hemen. Kira, faturalar, evin ihtiyaçları, borç harç derken elde ne kalıyor ki maaş gününü bekleyeyim allah aşkına? Hangi market daha ucuz diye düşünmekten başıma ağrılar giriyor inan. Pazara gidip 3-5 kilo bir meyve sebze alıp ağız tadıyla yemeyeli çok oldu. Belki bu söylediğime kızacaksınız ama çoluğuma çocuğuma bir şey alayım bana olmasa da olur diye diye eskileri üstümde paralatmaktan bıktım, yoruldum. Ben de insanım. Ücretlere zam olmazsa işimiz zor.”
Ne işte ne dışarıda bir araya gelebiliyoruz
İşten yakın zamanda çıkarılan ve işsizlik maaşı alan Fatma için de durum çok farklı değil. “Kenara üç beş kuruş koyayım diyorum ama ne kira, ne faturalar ne de mutfak masraafları izin veriyor. Bu soruyu kime sorarsanız ilk söyleyecekleri şey borçlar olur çünkü artık hayal dünyamız bile o kadar kısıtlandı ki borç, fatura, kira dışına çıkamıyoruz. Bundan 2-3 sene önce iş çıkışında arkadaşlarımızla bir kahve içer biraz sohbet ederdik eve gitmeden önce. Şimdi o kahveye vereceğimiz parayı cebimizde tutalım demekten başka şansımız kalmadı. Bence bunu da bilerek yapıyorlar, insanlar zaten iş yerinde yan yana gelmesin istiyorlar ama artık iş dışında da bir araya gelinmesin istiyorlar. Herkes kendi sıkıntısında boğulsun, herkes kendi derdinden kafasını kaldırmasın istiyorlar.”
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
İşçi kadınların gerçeği: Yaşamak için “Ali Cengiz”...
'Kadınlar bir nevi hiçbir zaman kazanamayacakları bir kumar oyunu oynuyorlar ancak her zaman kazanan...
Adım adım işsiz bırakma: Salcomp örneği
Esenyurt’ta Salcomp fabrikasında sözleşmeli çalışan kadınlar bir bir işten çıkarılıyor. Patronların...
İlk grev, ilk heyecan
Pazar gününü pazartesiye bağlayan gece işe gidecek olmanın getirdiği tatlı uykusuzlukla buluştuk pet...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.