Antep’te 8 Mart etkinliği üzerinden bir araya geldiğimiz Gaziantep Üniversitesi öğrencisi kadınlarla hem çay içme hem de sorunlarımızı konuşma fırsatı bulduk. Seçimi, yaşamımızın her alanına sirayet etmesiyle hissettiğimiz ekonomik krizi, kadınların eşitsizlik sorununu ve daha pek çok şeyi konuştuğumuz üniversiteli kadınlarla “Üniversiteli genç kadınlar ne düşünüyor?” sorusuna birlikte cevaplar aradık.

Fen Edebiyat Fakültesi hemşirelik, işletme, gazetecilik ve şu an hazırlıkta olan mühendislik öğrencisi arkadaşlarla koyu bir sohbete başladık.
“Bizim sınıfta bir kadın arkadaş var, ismini söylemeyeyim” diye söz alıyor Sosyoloji bölümünde okuyan Pınar. Pınar’ın babası memur, iki ablası da okuyor ama hiçbirine burs çıkmamış: “O arkadaş lüks bir rezidansta kalıyor, babası zengin. Kafelerden çıkmıyor, ama burs çıkmış” diyor. Kendisine de burs çıkmadığının haksızlık olduğunu düşünüyor.
Zeliha, gazetecilik son sınıf öğrencisi. Öğrenci evinde kalıyor. “Üç kişi kalıyorduk geçen sene, mutfak masrafımız 100 lira tutuyordu. Şimdi 300 lira” diyerek pahalılıktan şikayet ediyor. Kübra da sosyoloji bölümü 2. sınıf öğrencisi. İki senedir kendisine burs çıkmadığını, borçlanmak istemediği için de kredi alamdığını söylüyor.

Coğrafya bölümünden Şura ise bir arkadışının durumunu paylaşıyor: “Arkadaşım Muğla’ya okumaya gitti. Orası pahalı bir şehir. Burs da çıkmadı üstüne ve okulunu dondurmak zorunda kaldı. Tekrar üniversiteye hazırlanıyor.”

FATURALAR ARTTI, İHTİYAÇLAR PAHALANDI...

Laf dönüp dolaşıp poşetlerin paralı olmasına geliyor; “Parayla satacaklarına neden kese kağıdı kullanmazlar ki” diye söze başlıyor Kübra.
“Poşetin paralı olması doğa için daha yararlı olacaktır diyen birçok insan var. Fakat neden bu döneme denk geldiğini sorgulayan çok az” diyerek karşılık veriyor Şura.
Kadın pedlerinin pahalılığından da yakınıyorlar. “Bir kozmetik mağazasına girdim, indirime rastgelip ürün fiyatlarına baktım, geçen sene 7 ped 4 lirayken şimdi 6 ped 7 lira indirimli olduğu halde hem de” diyor Kübra. Zeliha da “Çoklu ekonomik paketler de pahalandı” diyerek Kübra’yı destekliyor. Rozerin elektriğin pahalılığından giriyor konuya: “Sabah okudum daha. AKP dönemiyle birlikte elektrik faturası 5 kat artmış.”

‘KENTLERDE ZENGİN FAKİR SINIRLARI NET’

Biraz da seçim konuşalım dedik, Pınar “Seçim arabalarından nefret ediyorum. Gereksiz yere para harcanıyor ve fikrimi değiştireceğinden hiç umudum yok” diyor ve ekliyor: “Bence mitinglerin aksine kalabalık olmayan topluluklara konferanslar verilmeli, seçmenler oralarda ne yapmak istediklerine dair daha net konuşabilmeli.”
“Halk ne düşünüyor sorulması gerekir” sözleriyle vatandaşın önerilerine kulak tıkandığını vurguluyor Kübra.

Seçmenlerin amcaoğlu, dayıoğlu diye hısım akrabalık ilişkilerinden yana seçildiğinde yakınan Şura, “Vasfın ne, bizlere hizmet olarak ne sunacaksın gibi sorulara cevap aranması gerekir” diyerek adayların belirlenirken bu gibi sorular çerçevesinde seçilmesi gerektiğini ifade ediyor. Antep açısından işçi emekçi semtlerin aksine merkezi ve lüks semtlere daha fazla bütçe ayrıldığını dile getiren Şura, “Bir yer gecekondu hemen yanında gökdelenler. Bu şehir bana sınırların net bir şekilde çizilmiş olduğunu gösterdi. Merkezdeki parklar büyük, geniş ve lalelerle dolu. Ama yoksul semtlere bakınca parkta iki salıncak var o kadar.”