Adana’da 2 Eylül gecesi kendisine şiddet uygulayan eşi Hakan Özbek’i öldürdüğü gerekçesi ile gözaltına alınan Fikriye Özbek, 3 Eylül günü aynı suçtan tutuklanarak Tarsus Kadın Kapalı Cezaevine gönderilmişti. O günden beri pandemi nedeni ile izolasyonda tutulan Fikriye ile cezaevinde görüştük. Yaşadıklarını Ekmek ve Gül ile paylaşan Fikriye halen çok korkmuş ve tedirgin halde. Kadın dayanışması ona cesaret ve umut aşılıyor.
FİKRİYE EVLİLİĞİ BOYUNCA ŞİDDETE VE İŞKENCEYE MARUZ KALDI
Eşinden yıllardır şiddet gördüğünü biliyoruz. Şiddet ne zaman başladı, nasıl devam etti?
Eşimle severek evlendik. Ben henüz 17 yaşındaydım evlendiğimde. Şiddet hemen hemen ilk evlendiğimiz zamanlardan itibaren vardı. Belki ilk bir yıl fazlaca şiddet yoktu, ondan sonra hep yoğun olarak şiddet gördüm. Sadece dayak değildi yaptıkları. Mesela kışın kendisi yorganın altında yatar, beni soğukta, sabaha kadar yatak odasında ayakta bekletirdi. Vücudumda sigara söndürürdü, kemerle döverdi, sandalyeye bağlayıp işkence ederdi. Ama özellikle 4 yıl cezaevinde yatıp salgın nedeni ile Nisan ayında tahliye edildikten sonra şiddetin dozu çok fazla arttı. Çok ağır dayaklar atmaya, çok dövmeye, hatta işkence etmeye başladı. Cezaevinden çıktıktan sonra iki tane silah almıştı. Birini bir kavgada yakalatmış, tek tüfek elinde kaldı. Tüfeği hep yakınında tutardı. Hatta evin içerisinde ateş ettiği de oldu, duvarımızda halen saçma izleri var. O ateş ettiği anda çocuklar ve ben yatıyorduk ve başımızın çok yakınındaki duvara ateş etti, çok korktuk, “ya bize değseydi saçmalar” dediğimde, “ne olacak, sizi de gömerdim” dedi.
Cezaevinden çıktıktan sonra eline silahları da alınca köyün ağası, paşası oldu. Herkese sataşıyor, saldırıyordu. Hatta düşmanım dediği bir kişinin ağaçlarını yaktı, babasına da saldırıp onu dövdü. Karakolluk oldular. Adam da “oğlumla aranızda ne varsa kendiniz çözün, ya sen onu öldüreceksin, ya o seni, şikayet bile etmeyeceğim, ne yapıyorsanız yapın” demiş.
Sürekli suç işliyordu, defalarca gasptan cezaevine girdi çıktı, bazen de cezaevinden kaçardı. 2017 yılında cezaevinden kaçınca beni ve çocukları alarak Antalya’ya götürdü, orda iş buldu, çalışıyordu ama aldığını hep içkiye yatırıyordu, bize ekmek bile almıyordu. 2 ay orada çocuklar ile aç kaldık. Yanında çalıştığı adam halimizi fark edip bize yiyecek bir şeyler aldı. Sonra da o adamların parasını, arabasını çaldı, oradan dönerken yakalandı.
O cezaevinde yatarken devlet çocuklara maaş bağlamıştı. Ben annemin yanında kalıyordum. O parayı hep ona yatırmak zorunda kalıyordum, çünkü sürekli hakaret ve tehdit ediyordu. Bir yandan nerden bulursan bul, bana para getir diye tehdit ediyor, para getirince de “nereden buldun, yoksa o… luk mu yaptın” diye hakaret ediyordu.
Şiddeti, tehditleri sadece bana değildi. Tüm aileme aynı şeyleri yapıyordu. Annemi huzursuz etmek için aklına estikçe arar, “kızını öldürdüm, Allah rahmet eylesin, başın sağ olsun” derdi. Benim annem de, babam da engelli insanlar. Babam iki yıl önce vefat etti. Babama da çok eziyet etti. Para vermek istemiyor diye boğazını sıkıp onu yerlerde sürükledi. Kız kardeşimin kafasına sıcak ütü bastı. Hiçbirimiz korkumuzdan şikayetçi olamadık, rapor dahi alamadık. Çünkü dediklerini yapabileceğini biliyorduk. Bir dönem tiner dahi kullandı, zaten alkol bağımlısıydı. Hap da kullanıyordu. Hepimiz ondan korkuyorduk.
Oldum olası kimseye güvenmeyen bir insandı. Bana da sürekli şüphe ile yaklaşır, hakaretler ederdi. Ama bir yandan da kafası iyi olduğunda beni satmakla tehdit ederdi. Kendi anne-babası, kardeşleri dahi ondan korkardı.
Kaç çocuğun var, kaç yaşındalar? Çocuklara da şiddet uyguluyor muydu?
7 ve 10 yaşlarında iki oğlum var. Çocukları dövmüyordu ama özellikle büyük oğluma uygunsuz her işini yaptırıyordu. Sigarasını sardırıyor, içkisini, silahını sürekli getirip götürtüyordu. Çocukların önünde beni çok dövdüğü için çocuklar kulaklarını tıkayıp benim sesimi duymamaya çalışırdı. Hatta bir keresinde kendisine zarar verip, kollarını kesip oğluma video çektirmiş. Oğlum ağlayarak bana anlattı. Kollarında hep kesikler vardı, kendisine de jilet atardı. Çocuklar, o olmadığı zamanlarda, “anne ne olur burdan gidelim, bizi kurtar” derlerdi. Ama korkumdan bir yere gidemezdim. Çünkü bana benden kaçtığın an önce çocuklarını, sonra anneni, kardeşlerini öldürürüm derdi. Yapabileceğine inanıyordum, çünkü öyle belalı bir insandı.
‘BİR GÜN KADIN CİNAYETİNE KURBAN GİDENİN BEN OLACAĞIMI DÜŞÜNÜYORDUM’
Son dönemde kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri oldukça fazla gündem olup tartışılıyor? Sen bu konuları duyduğunda ne düşünüyordun, nasıl hissediyordun?
Ben günün birinde ben de cinayete kurban giden kadınlardan biri olacağım diye düşünüyordum hep. Sadece ben değil, ailem de öyle düşünüyordu. Hep tedirgin ve tetiktelerdi. Zaten sürekli hepimizi öyle tehdit ediyordu. Onun öleceğini hiç düşünmemiştim ama o son zamanlarında, “ben yaşamak istemiyorum, biri beni vursun diye hep insanlara çatıyorum, bu kahpe dünyada yaşanmaz” gibi laflar ediyordu. Hatta kayınvalidem ve büyük oğlum görmüş, bir avuç hap içmiş, ama sonra kusmuş, bir şey olmamış.
‘KEŞKE POLİSLER BENİ O GÜN GÖTÜRSEYDİ’
Hiçbir yere başvurdun mu, şikayetçi oldun mu?
Bir kez 183’ü aradım. Ama onda da kendisi fark etti. Polisler geldiler, korkumdan bir şey söyleyemedim, şikayetçi değilim dedim. Onlar da gittiler.
Peki sence polislerin yaptığı doğru muydu? Ya da ne yapılmış olmasını isterdin?
Keşke polisler o zaman şikayetçi olmasanız da sizi götürmek zorundayız deyip beni, çocuklarımı alıp götürselerdi, sığınma evine falan yerleştirseler, ondan korunacağımıza dair bize bir güven verselerdi. Belki o zaman bunlar yaşanmamış olurdu. Benim eşim cezaevine çok girip çıktığı için bir sürü şeyi biliyordu. Onunla da beni tehdit ediyordu. “Ne olur ki en fazla uzaklaştırma verirler, ona da uymam, içeri atsalar bile bir iki ay yatar çıkarım, sonra da sana gününü gösteririm” diyordu.
‘YILLARDIR HEP KORKA KORKA YAŞADIM’
Çilem Doğan’ı hatırlıyor musun? O da kocası kendisini öldürecekken, onu vurmak zorunda kalan bir kadındı. Yargılaması sırasında büyük bir kadın dayanışması gördü. Seninle de dayanışmak isteyen, davanı takip edecek pek çok kadın var. Onlara ve şiddet gören kadınlara bir mesajın var mı?
Çilem Doğan’ı biliyorum. Ama sonra ona ne oldu, ceza aldı mı almadı mı bilmiyorum. Ben yıllardır hep korka korka yaşadım. Bir gün ölümüm onun elinden olacak diye korktum, anneme, kardeşlerime, hatta çocuklarıma zarar verecek diye korktum. Korktuğum için ondan kurtulmak için hiçbir adım atamadım. Bugün çok acı bir biçimde gördüm ki, korkunun ecele faydası yok. Keşke korkmasaydım, bir yerlere başvursaydım, ondan uzaklaşabilseydim. Belki bunlar yaşanmamış olurdu. Kendim yapamadım ama kadınlara korkmasınlar diyorum, birlik olsunlar, birlik olmak çok önemli. Ama esas devletten kadınlara sahip çıkmasını istiyorum. Uzaklaştırma kararı yetmiyor, kadınları korumaları lazım, kadınların korunabileceklerine inandırılmaları lazım. Devlet bunu yapmazsa kadınlar kurtulamaz.
‘ÇOCUKLARIMI ÇOK ÖZLÜYORUM VE MERAK EDİYORUM’
Geleceğe dair planların, hayallerin var mı?
Buradan çıkayım diye dua ediyorum. Ben bu yaşlarına kadar çocuklarımdan bir gün bile ayrılmamıştım. Şimdi kim bilir ne haldeler. Annemin yanındalar, annem elinden geleni yapar ama o da ayağından engelli, kendini zor taşıyan bir kadın. Çocuklarımı çok özlüyorum ve merak ediyorum. Buradan çıkarsam tek amacım çocuklarımı iyi yetiştirmek olacak. Babaları gibi olmasınlar, iyi insanlar olsunlar diye elimden ne geliyorsa yapacağım.
İlgili haberler
Fikriye Özbek’in annesi Rabiya Çulha: Kızımın işke...
Adana’da şiddet gördüğü kocasını öldürdüğü iddia edilen Fikriye Özbek’in annesi, torununun yaşananla...
Şiddet uygulayan eşini öldürdüğü gerekçesiyle göza...
Fikriye Özbek çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Av. Rojda Yıldırım ‘İlerleyen aşamalarda müvekkilimi...
Fikriye katil değil, şiddet mağduru!
Adana’da şiddet gördüğü kocasını öldürdüğü iddia edilen Fikriye Özbek’in avukatı Ekmek ve Gül’e konu...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.