Erişim engeli kararlarında adaletin terazisi kadından yana değil
Her gün beş kadının öldürüldüğü ve kadın cinayetlerinin daha da vahşileştiği ülkemizde, kadınlara karşı işlenen suçların unutulma hakkı kapsamında kalması tartışılmayı beraberinde getiriyor

5651 sayılı Kanun, 23 Mayıs 2007 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Adı, “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” olan bu kanun, uygulanmadan önce de yürürlüğe girdikten bugüne kadar geçen zaman içinde de sürekli tartışmaların odağında oldu.  

Yürürlüğe girdiği tarihlerde çocuk pornosu siteleriyle, suç siteleri ile mücadele edebilmek için boşlukları doldurmak amaçlı olarak hazırlandığı belirtilen kanun, yapılan birçok değişiklik ile bugün geldiği noktada sansür ve ifade özgürlüğünün engellenmesine vesile olan bir uygulama ile anılır oldu. Anayasa Mahkemesi’nin 5651 sayılı Kanunun 9. Maddesinin uygulanmasının ifade özgürlüğüne ihlal oluşturduğuna ilişkin ilk kararlarının tarihi 2015 yılına kadar gitmektedir. Anayasa Mahkemesi, bu ilk kararları ile erişimin engellenmesine ilişkin taleplere dair Sulh Ceza hakimliklerinin ne şekilde değerlendirme yapacaklarına dair kararlar vermişti. Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının ilk derece mahkemelerince “uygulanmamasına” ilişkin ısrar burada da kendini göstermiş ve Sulh Ceza hakimlikleri “kişilik hakları ihlali gerekçesi ile bugün bir milyonu aşkın internet sitesine ilişkin erişimin engellenmesi kararı almaya devam ettiler. Anayasa Mahkemesi’nin, 5651 sayılı Kanunun 9. Maddesinin uygulanmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine ilişkin pilot kararı 7 Ocak 2022 tarihnde Resmi Gazete’de yayınlandı. Anayasa Mahkemesi’nin pilot karar vermesi demek, aynı konu ile ilgili önüne gelen tüm uyuşmazlıklarda ihlal karar verileceği, çünkü sorunun yapısal bir sorundan kaynaklandığına dair bir tespit.

Son olarak bu pilot kararın verilmesine rağmen hala 9. Madde ile ilgili aynı şekilde erişimin engellenmesine karar verilmeye devam edilmesi üzerine de Anayasa Mahkemesi, yapılan başvuruyu karara bağlamış ve 11 Ekim 2023 tarihinde 2023 / 172 K. Sayılı kararı ile söz konusu 9. Madde’nin iptaline karar vermişti.  Bu iptal kararının üzerinden bir yıl geçmiş ve bu süre içinde Anayasa Mahkemesinin belirlediği ifade özgürlüğünü ihlal eden yapısal soruna dair Meclisin hiçbir şey yapmaması üzerine, kanun maddesi de geçtiğimiz haftalar içinde yürürlükten kalktı.

Peki, kişilik haklarını koruma amacıyla düzenlenen bir madde neden iptal edildi?

Bu sorunun cevabı, içeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi başlıklı 9. Madde’nin uygulanması ile ilgili olarak yayınlanan verilerde dahi görülüyor. 9. Madde’nin uygulanmasına yönelik bir fikir veriyor.

ERİŞİM ENGELİ HABERLERE

İfade Özgürlüğü Derneğinin yaptığı raporlamalardan görüyoruz ki, 2024 yılının ilk yarısı itibariyle 1 milyon 115 bin 913 web sitesine erişim engellenmiş. Faynpress’ten Ali Korkut’un haberine göre kişilik hakları ihlali gerekçesiyle yalnızca son iki yılda erişim engeli getirilen içerik sayısı 30 bin 204 olarak belirtilmiş. Bu kapsamda engellenen içeriklerin önemli bir bölümünün haber olduğu ve henüz tamamlamadığımız 2024 yılında kişilik hakları ihlali gerekçesiyle 6 bin 57 habere erişimin engellendiğini de bu rapordan öğreniyoruz.  
Üstelik, her yıl erişim engelleme verilen içeriklerin de arttığını görüyoruz. Free Web Turkey 2023 İnternet Sansürü Raporu’na göre kişilik hakları ihlali gerekçesiyle 2023 yılında erişim engeli getirilen içerik sayısı 20 bin 307 imiş ve bunun 14 bin 332 tanesini haberler oluşturmuş. Dolayısıyla her yıl artan bir oranda erişim engelleme kararları verilmeye devam etmiş.

KADIN VE ÇOCUKLARA KARŞI İŞLENEN SUÇLARDA ERİŞİM ENGELİ KARARLARI 2. SIRADA

Her ne kadar, genel olarak kişilik haklarının ihlal edildiği durumlar açısından düzenlenmiş bir madde olmasına rağmen uygulamada siyasi iktidarı, siyasi iktidara yakın kim, ne varsa korumaya, bunlar hakkında çıkan eleştirel haberleri engellemeye yönelik bir sansür uygulamasına dönmüş bu erişim engelleme kararları içerisinde dikkat çeken önemli bir nokta var. Verilen bu erişim engelleme kararları içerisinde, konu olarak kadın ve çocuklara karşı işlenen suçlar ile ilgili haberler ikinci sırada yer alıyor. Bu noktada ise, kadın ve çocuklara yönelik istismar ve cinsel saldırı ve taciz suçunu işleyen faillerin “unutulma hakkı” kapsamında talep ettikleri ve aldıkları erişim engelleme kararları önemli bir yer tutuyor maalesef.

Tecavüzden hüküm giyen ve hâlâ cezası infaz aşamasında olan hükümlüler tarafından yapılan başvuruların, Sulh ceza hakimlikleri tarafından kabul edilmesi ve tarafımızın yaptığı itirazların da reddedilmesi, kadın ve çocuklara karşı işlenen istismar ve cinsel suçların unutulma hakkı kapsamında ele alınıp alınamayacağı hususu sadece ifade özgürlüğü açısından değil, kadınların ve çocukların korunması ve kamunun bu ağır suçlar karşısında haber alma hakkının da korunması kapsamında ele alınması tartışmasının doğmasıdır. Her gün beş kadının öldürüldüğü ve kadın cinayetlerinin daha da vahşileştiği ülkemizde, kadınlara karşı işlenen suçların unutulma hakkı kapsamında kalması tartışılmayı beraberinde getiriyor. Zira kadınlara yönelik bu suçlarda faillerin taleplerinin unutulma hakkı kapsamında değerlendirilmesi, kadınları bu suçları işleyenlere karşı savunmasız pozisyona itebilecek nitelikte olmasına olanak tanınmamalıdır. Her ne kadar erişim engelleme kararı verilmesine ilişkin 9. Madde iptal edilmiş olsa da, “unutulma hakkı” kapsamında kadın ve çocuklara karşı işlenen suçlarda mahkumiyet kararı kesinleşenler ile ilgili verilen unutulma hakkı kapsamındaki değerlendirmelerde adaletin terazi kadınlardan yana olmalıdır. 

Kolaj: Canva Pro