Türk-İş’e bağlı Tek Gıda-İş’e üye oldukları için AdkoTurk Indomie’dan işten atılan ve 4 aylık direnişi geride bırakan işçiler fabrika önünde sürdürdükleri direnişi grev kararı ile taçlandırmak istiyor. Yüzde 80’i kadın olan fabrikada direnişteki işçilerin çoğunluğu da kadın. Kavurucu sıcağa rağmen direniş alanını terk etmeyen kadın işçilerin çocukları da yanlarında ve en büyük destekçileri.
Kötü çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı yetkililerden uzun süre çözüm bekleyen işçiler, herhangi bir çözüm olmayınca sendikalaşmakta bulmuşlar çareyi. Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesinde 2010 yılında açılan Suriye ve Endonezya sermayeli Nodul makarna üreticisi AdkoTurk’te sendikalaşma mücadelesi 2017’de başlarken, yetki alınmasına rağmen patronlar sendikayla masaya oturmaya yanaşmıyor. Sendikalı işçiler sendikadan istifa etmeye zorlanırken, baskı da giderek artmış. İşten çıkarma yasaklarının olduğu bir dönemde Kod 29 ile işten çıkarılan işçilerin bir kısmı tazminatlarını alırken, bugün 18 işçi direnişine devam ediyor.
Hemen hemen 600 işçinin 3 vardiya çalıştığı fabrikada yeni giren işçi de 8 yıllık işçi de asgari ücret alıyor. Yılda 4 ikramiye alan işçiler prim usulü çalışıyor ancak o da en ufak bir durumda kesiliyor. Aldıkları en yüksek prim ise 300 lira. Kadın işçiler anlatıyor…
BİZE YAPILAN HAKSIZLIKLARA ‘DUR’ DEMEK İÇİN SENDİKALAŞTIK
Sevcan Dervişoğlu: Yaklaşık 2 buçuk yıldır AdkoTurk’te bant elemanı olarak çalışıyordum. İçeride haklarımızı almak adına harekete geçtiğimizde ve sendikalaşmak istediğimizde Kod 29’dan çıkışımız verildi. Tek sebep sendikalı olmamızdı. Bizlerin tek amacı içerideki çalışma koşullarımızı biraz daha iyileştirmek, çalıştığımızın karşılığını alabilmekti. Bizler emekçi kadınlar olarak zamanımızın büyük bir çoğunluğunu zaten çalışarak harcıyoruz. Evde olsun, işte olsun… Bunun da bir karşılığı olmalı diye düşündük. İçeride de iş yükümüz ağır, kışın soğukta çalışırsın elin makarna tutmaz paketleyemezsin, yaz olur nefesin kesilir dışarı bir nefes alayım diye kendini zor atarsın… Gıda olduğu için maskemiz var, iki kat bonemiz var, boynumuza kadar önlüklerimiz var. Tabii havanın sıcaklığıyla beraber bir daralma yaşıyoruz içeride. Biz yetkililerimize “İçeride havalandırma sistemi düzeltilsin” dediğimizde göstermelik bir sistem takıldı. “Yaz kış sizi rahat ettirecek, kışın daha sıcak bir ortamda çalışılacak yazın daha serin bir ortamda çalışılacaksınız” denmesine rağmen elektrik masrafı çok diye çalıştırılmadı havalandırma. Makineleri kendimiz temizliyoruz. Bu bir kadının 8 saat araba fırçasıyla makine yıkaması demek. Kışın ortasında buz gibi soğuk suyun içinde tepeden tırnağa su içindeyiz yeri geliyor, yönetim “Ya biraz daha bekleyin, şimdi çıkmayın sıkıntı çıkar” diyerek bu vaziyette insanları içeride tutuyor. Sonra hastalanıp rapor aldığımızda da “Niye rapor alıyorsunuz” diye performans primlerimizi kesiyorlar. Biz bütün emeği veren taraf olarak kendimize bu haksızlığı layık görmüyoruz. Bize yapılan haksızlıklara “Dur” demek için sendikalaştık, buraya direnişe çıktık. İçerideki arkadaşlarımıza çağrıda bulunuyoruz; yasal hakkınızı kullanın.Sevcan Dervişoğlu/Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İŞÇİYİ İŞÇİYE KIRDIRIYORLAR
Selma/Fotoğraf: Ekmek ve Gül
HASTALANIYORDUK İZİN ALAMIYORDUK
Aynur Kalkan/Fotoğraf: Ekmek ve Gül
KORONAYA YAKALANAN ARKADAŞLARIMIZA 3 AY PERFORMANS VERİLMEDİ
Songül Aydemir/Fotoğraf: Ekmek ve Gül
KREŞ YARDIMI OLMALI
Pınar Demir-Nurdan/Fotoğraf: Ekmek ve Gül
LAYIK OLDUĞUMUZ YERDE DEĞİL HAKKIMIZ İÇİN BURADAYIZ
Yonca Uzun/Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İÇERİDE HAPİSTEYMİŞİM, DIŞARI ÇIKINCA ÖZGÜRÜM, DEDİM
İLK KEZ DİRENİŞE ÇIKMAK...
BENİM İÇİN BİR OKUL OLDU
Sevcan DERVİŞOĞLU: Burası benim ilk kez sendikal faaliyet içerisinde bulunduğum bir firma. Tek Gıda-İş ile ilk defa böyle bir direnişe geçtim. İlk önce Selma ve iki erkek arkadaşımızla işten atıldık. Yolun kenarı ilk geldiğim günü hâlâ hatırlıyorum. Ne yapacağını bilmiyorsun. Yoldan geçerken insanların sana tuhaf tuhaf bakması insanı gerçekten ilk başta çok etkiliyor. Bir kadın olarak çok farklı bakıldı, hatta söylendi, onları hak ettikleri yere attık, diye o andaki durumla şu andaki durumumu karşılaştırıyorum, çok doğru bir karar vermişim direnişte olan bir kadın olarak. Bütün kadınların temsilcisiyiz biz şu anda burada, öyle düşünüyorum. Hiç kimsenin korkmasına gerek yok, kimsenin baskılara boyun eğmesine gerek yok. Eğer emeği veren bizsek, hayattaki birtakım şeyleri yüklenen bizsek en iyisini hak eden de biziz. Benim için büyük bir okul diyebilirim hayat anlamında.
İŞÇİLER OLARAK NE HAKKIMIZ OLDUĞUNU BİLMİYORMUŞUZ
Selma: Bilmediğim çok şeyler varmış onları öğrendim. Sevcan ablanın dediği gibi hayat okulunda daha çok bilgilendim daha çok şeyler öğrendim diyebilirim. Çünkü bizlerin çok hakları varmış, biz bunları bilmiyorduk daha önce. Ne hakkımız var, neye sahip olmalıyız, ne yapmalıyız biz bunları bilmiyorduk… Ben buraya çıkınca öğrendim bunları, buradaki direnişte öğrendim. Burada direnişte olduğum için de pişman değilim. Burada yapılan haksızlığın karşısındayım…
KADINLARIN NELER YAPABİLECEĞİNİ GÖRSÜNLER
Pınar DEMİR: İlk çıktığımızda öfke, nefret hepsi vardı çok üzülmüştük. İftiralar çıkarılmak bizi çok üzdü. Ama mücadele ediyoruz, kadın işçilerin daha doğrusu kadınların neler yapabileceğini görsünler istiyoruz. Sonuna kadar da mücadele edeceğiz kadınların neler yapabildiğini çok iyi görecekler…
Fotoğraflar: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Destek Otomotiv önünde direnişte olan kadın işçile...
Destek Otomotiv patronunun, sendikaya üye olan 100’e yakın işçiyi işten çıkarması üzerine Türk Metal...
Adin Oto işçisi kadınlar pes etmiyor: İşimizi ve s...
Sendikalaştıkları için ücretsiz izne çıkarılan ve 4 aydır direnişlerini sürdüren Adin Oto işçilerind...
Sınırların Ötesinde: Ağırlaşan çalışma koşullarına...
Sınırların ötesinde bu ay pandemiyle birlikte ağırlaşan çalışma koşullarına, yaşam koşullarına, devl...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.