DEM Parti İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu, 25 Kasım akşamı İstanbul'daki kadınların protestosuna yönelik polis saldırısını İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya sordu.

Verdiği yazılı soru önergesinde Konukçu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Türkiye, bizim hükümetlerimiz döneminde, kadına şiddet başta olmak üzere şiddetin her çeşidiyle mücadelede tarihi nitelikte kazanımlar elde etmiş, ülkemiz çok ileri bir noktaya gelmiştir" sözlerini hatırlatarak son 7 yılda şüpheli kadın ölümleri de dahil olmak üzere 5 bin 696 kadının öldürüldüğünü belirtti. Bu yılın ilk on ayında 357 kadının katledildiğini ve 207 kadının şüpheli şekilde ölü bulunduğunu ifade eden Konukçu, "Hal böyle iken, Diyarbakır Valiliği tarafından 25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde kadın, yaşam, özgürlük” anlamına gelen ve tüm dünyada kadın mücadelesi ve dayanışmasının sloganı olan 'Jin, Jiyan, Azadî' sloganını yasaklamaya çalışmıştır. İstanbul Valiliği ise keyfi bir kararla kadına karşı... Taksim Tünel'de düzenlenmesi planlanan yürüyüş ve etkinlikler öncesi, Beyoğlu ilçesinde düzenlenmesi planlanan yürüyüş ve etkinliklerin iki gün süreyle yasaklandığını ve alınan karar doğrultusunda ulaşıma kısıtlama getirildiğini açıklamıştır" ifadelerini kullandı.

DEVLETİN SORUMLULUĞU ŞİDDETİ ENGELLEMEK, YENİDEN ÜRETMEK DEĞİL

25 Kasım sabah itibariyle İstanbul'da Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi başta olmak üzere Beyoğlu'ndaki birçok sokağa ve caddeye çevik kuvvetin ve TOMA'ların yığıldığını belirten Konukçu, 25 Kasım eylemine katılan kadınların darp edilerek gözaltına alındığını ve kadınların serbest bırakılmasını isteyen basın mensuplarına da müdahale edildiğini ifade etti.

Konukçu devletin sorumluluğunun şiddetin önüne geçmek ve LGBTİ'lerin yaşam hakkını güvence altına almak olduğunun altını çizerek "Bu ülkedeki her kadının talebi toplumsal cinsiyet eşitliğin kavuşmak, güvenli yaşamak, insana yakışır şekilde hayatını sürdürebilmektir" ifadelerini kullandı ve Ali Yerlikaya'nın yanıtlamasını istediği soruları sıraladı:

1- Artan şiddet ve kadın cinayetleri için yapılan ve anayasal hak olan toplantı ve yürüyüş hakkına İstanbul valisi ve polisi hangi hakla engel olmaktadır?

2- Kolluğun karıştığı suçlar ve yetkilerini kötüye kullanmasına karşı neden etkin bir soruşturma ve ceza politikası izlenmemektedir?

3- Erkek egemenliğini, önlenmeyen kadına yönelen erkek şiddetini, tacizi, tecavüzü ve kadın cinayetlerini protesto eden, demokratik gösteri hakkını barışçıl yollardan kullanan kadınlara ve görevini yapmakta olan basın mensuplarına müdahale emrini kim vermiştir?

4- Kadınların darp edilerek göz altına alınmaları ve kelepçe ile göz altı araçlarında bekletilmesine ilişkin olarak İstanbul Valisi ve İstanbul Emniyetine yönelik açılan herhangi bir soruşturma bulunmakta mıdır?

5- Valiliğin söz konusu yasağı Anayasa, İHAS ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri, Toplu İfade Özgürlüğü Hakları ile Ayrımcılık Yasağını ve temel hakları ihlal etmektedir. İHAM, DİSK & KESK - Türkiye, 27.11.2012 T. 38676/08 kararı ile ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşünün Yapılacağı Yeri Seçme Özgürlüğü ’nü de kapsadığına hükmetmiştir. Anayasa Mahkemesi de 12.10.2023 T. 2016/14517 S. kararı ile ‘Mekan Seçme Serbestisinin Kategorik Olarak Yasaklanmasının Anayasal Hakların ihlali olduğuna hükmetmiştir. Anayasa ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) kararlarına aykırı davranarak kadınların anayasal ve uluslararası hakkını ihlal eden İstanbul Valiliği’nin yasaklama kararına yönelik başlatılan herhangi bir soruşturmanız bulunmakta mıdır?

Fotoğraf: Kezban Konukçu