Tuzla’da nüfusun en fazla olduğu, işçi ve emekçilerin yoğunluklu şekilde yaşadığı Aydınlı Mahallesi’ndeyiz. Mahalleyi şöyle bir koklasak, ilk alacağımız koku deri sanayinin atık kokusu olur herhalde. Kafamızı kaldırıp şöyle bir baksak, her sokağında bir inşaat alanı keser yolumuzu. Kestiği yerde kaldırım olsa mahalle halkını bu kadar rahatsız etmezdi. Sokak aralarındaki ışıklandırmaları yeterli olsaydı mahallenin kadınlarını daha fazla nefes alırken bulabilirdik bu yaz akşamlarında. Şimdi Aydınlı mahallesini kafamızda tasvir edebildiysek; mahalleyi, mahallenin yaşayan kadınlarından dinlemeye bırakalım kendimizi.
MAHALLENİN TEK YAŞAM ALANI
Mahallede parkıyla, yürüyüş yoluyla, çardakları ile mahalle halkının nefes alabileceği bir yer var, Hacetdere Yaşam Vadisi. Ancak mahallede başka bir örneği yok. Tuzla’nın en kalabalık mahallesinde yalnızca tek bir noktada böyle bir imkanın olması, en çok kadınlar açısından çıkmazlara yol açıyor. Yürüyüş yolunda karşılaştığımız kadınlar, Aydınlı’nın bütün yollarını dinleyene arşınlatırcasına anlatıyor yaşadıklarını: “Biz şu an burada oturan kadınlar olarak, mahallenin farklı yerlerinden gelerek buluştuk. Kimimiz kapı komşusuyuz ya da aynı sokakta oturuyoruz. Akşam olduğunda mahalle dışında bir yere gidebilme lüksümüz yok. Çoğumuz çalışamıyoruz, çocuklarımıza bakmak zorundayız. Eşlerimiz ise ya işsiz ya da asgari ücret ile bir yerlerde çalışıyorlar. Mahalleden buraya gelirken zorlanıyoruz. Çocuklarımız küçük; mahallede caddelerde, sokaklarda yürüyebilmek zor. Çoğumuzun sokakları karanlık. Hava alalım derken, başımıza ne gelecek diye tedirgin oluyoruz. Böyle büyük bir yer olmasına gerek yok ama hepimizin oturduğu mahallede de içinde parkı olan, oturma alanı olan alanların olması gerekiyor. Her gün yeni bir inşaat başlıyor. Birkaç inşaatı yapmayıp, yerine böyle alanlar yapmak çok mu zor?”
‘SOKAKLARIMIZ KARANLIK VE KALDIRIMSIZ’
Mahallenin dört bir yanı inşaat halindeyken, kaldırımlar bile esir alınmış vaziyette. Sokak ortasında yürümenin zorlukları ise gün içinde kadınları tepeleri atar noktaya getirmiş: “Benim sokağım inşaat dolu, diğer arkadaşlarımın da öyle. Örneğin çocuğu okula götüreceğim. Yolun ortasından yürüyorum. Neden? Birileri kendileri için binalar dikiyor diye. Biz niye kaldırımsız kalıyoruz? İnşaatın dibinden yürüsek kafamıza bir şey düşecek diye korkuyoruz. Yoldan yürüsek araba çarpacak mı diye zikzak çiziyoruz. Başımıza bir şey gelecek diye evden mi çıkmayalım? Hem karanlık hem kaldırımsız sokaklarımız bizim.’’
ULAŞAMIYORUZ!
Mahallenin bir bölgesi var ki günün belli saatlerinde sadece bir otobüs hattı, onun dışında gün içinde ise sadece bir minibüs hattı geçiyor: Bahçeler bölgesi. Buranın halkı kendini, mahallenin diğer noktalarından ayrıcalıklı olarak tarif ediyor, “Unutulmuş bölgeyiz” diyorlar: “Kızım buradan sadece bir minibüs geçiyor. Onun dışında günde bir iki kez de bir tane otobüs var. Ama diğer bölgelerde kaç tane otobüs var? İçimizde emekli kartı, öğrenci kartı, anne kartı olanlar var. Minibüsler küçücük. Yaşlılarımız ayakta gidiyor, çocuklarımız okula giderken öğrenci oldukları için birçok defa minibüse bindirilmediler. Biz niye bunları yaşıyoruz? İşe giderken 15 dakikada bir gelen minibüsü kaçırırsak 15 dk beklemek, trafik başladıysa da işimize daha fazla geç kalmak zorunda kalıyoruz. Benim kesilen maaşımı belediye mi verecek, devlet mi? Biz kadınlar, akşamları karanlık sokaklarımızda yürüyemezken başımıza bir şey gelse bunun hesabını peki kim verecek? Şu ana kadar pazara gidebilmemiz için salı günleri ringler koyuldu. Bak mesela, diğer istediğimiz şeyler de bunun kadar basit.’’
SAĞLIĞIMIZA ULAŞMAK İSTİYORUZ!
Aile sağlığı merkezlerinin (ASM) yoğunluğundan şikayetçi olan kadınlar, yaşanan yoğunluktan kaynaklı olarak evlerine daha uzak bir ASM’ye yönlendirildiklerini anlatıyor: “Hastalıksa hepimizin hastası var, hepimiz hastayız. Ben hasta olunca niye minibüs mesafesinde başka bir sağlık merkezine gitmek zorunda bırakılıyorum? Mahalle büyükse, bugün bu kadar büyümedi. Aydınlı hep böyleydi. O zaman her bölgesinde herkesin hastasını zamanında götürebildiği sağlık merkezleri açılmalı.”
‘SEÇİMDEN SEÇİME HATIRLANIYORUZ’
Kadınlar son derece temel bu taleplerinin dahi yalnızca seçim dönemlerinde hatırlanmasına da oldukça öfkeli. Kadınlar, taleplerini anlattıklarında geçiştirilmek değil, taleplerinin yerine getirilmesini istiyor: “Son seçim döneminde herkes geldi, vaatlerini sıraladı. O zaman da söyledik biz ne istediğimizi. İstediğimiz şeyler de hepimiz için. ‘Bu sorunlar için bir şey yapılmalı’ dedik. Her seçim dönemi 'tamam’ diyorlar. Yıllar geçiyor, daha fazla sorun yaşıyoruz. Tuzla Belediyesi bugünlerde mahallenin sorunlarını konuşmak için mahallelerde çeşitli halk buluşmaları yapıyor. Umarım bu sefer de aynısı olmaz. İlçe merkezlerinin ışıklarının gölgesinde kalan mahalleler olmak istemiyoruz artık. Mahallemizde tüm imkanlara ulaşabilmek istiyoruz. Çünkü ulaşamadığımız taktirde bizim Tuzla’nın daha merkezindeki Şelale Park’a, diğer tarafında açılan plajına, sosyal tesislerine gidebilecek gücümüz yok. Ulaşmaya çalışsak da bugüne kadar hep ‘kontenjan dolu’ denildi zaten.”
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.