Ailesi tarafından fuhşa itilen genç kadını devlet koruyabildi mi?
Ayşe Arman’ın köşesine taşıdığı bir öykü çok tartışıldı. Ailesi tarafından pazarlanan bir genç kadının kurtuluş öyküsü... Peki öyküdeki ‘hatalar’ dikkatinizi çekti mi? Devlet kadını koruyabiliyor mu?

Ayşe Arman bugün Hürriyet Gazetesine yayınlanan köşesinde “Beni öz annem sattı” başlığıyla bir olaya yer verdi.
18 yaşına yeni girmiş bir genç kadın, yıllardır anne ve babasının, yaşadıkları ilçede bir çete ile beraber kendisini nasıl fuhuşa sürüklediğini ve pazarladığını anlatıyor. Mağdur sadece köşe yazısına konu olan genç kadın da değil, teyzesi başta olmak üzere çok sayıda kadın ve kız çocuğu fuhuş çetesinin eline düşüyor.
Teyze, çetenin elinden kaçmayı başarıyor. Ardından genç kadın da bir çok başarısız denemenin sonunda kaçmayı başararak polise başvuruyor. Ama her seferinde “bir şekilde” geri eve gönderiliyor!
Polise başvurduğunda yurda yerleştiriliyor ama baba yurda giderek “ben vasisiyim” diyerek kızı geri alıyor oradan.
Sonunda genç kadın, avukatlar aracılığıyla Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonuna ulaşabiliyor. Federasyon Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile iletişim kuruyor. Ve genç kadın bu kadın örgütünün ısrarlarıyla başka bir kente götürülüyor, genç kadın ve teyzenin kimlikleri değiştiriliyor, adresleri karartılıyor. İki kadın tam yeni bir yaşam kurmaya adım attıklarında yine bir devlet kurumu tarafından kadınların adresleri, yaşadıkları şehir, yeni isimleri, anneye ve onların bağlı olduğu çeteye iletiyor. İki kadın bu kadar uğraştan sonra yine aynı tehlikeyle karşı karşıya!

NELER YAŞANDI?
Süreci, genç kadının kendileri ile temas kurabildiği Şubat ayından bu yana yakından takip eden Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, yaşanan olaya ilişkin detayları da şöyle anlatıyor:
“Şubat ayında barodaki avukat arkadaşlarımız bana ilettiler. Konuyu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının genel müdürlüğüne ilettik. Biraz çaresiz kalınca daha üst makama, müsteşara ulaştık. Biz yargı ayağını takip ederken aynı zamanda bir fuhuş çetesi olduğunun da şemasını çizerek hem davayı açtık hem de müsteşara dosyayı verdik. Adalet Bakanlığı’na da bilgiyi ilettik.
Ondan sonra kızın adres kaybetme, karartma, yeni nüfus cüzdanı çıkarılması ve yer değiştirme işlemi yapıldı. Ama ikinci yer değiştirmede kızın adresi bu insanlar tarafından bulundu, evinin önünde dolaşmaya başladı babasının arkadaşları denen kişiler. Gizlediğin adresi tekrardan bilinmesi nasıl mümkün olur? Karakoldaki bilgi sızmasının önüne geçilemediği için ikinci adres de açığa çıktı.
Bunların sonunda Aile Bakanlığı ile bir gece operasyonu yapıldı. Taksilere iki kez indiler, bindiler, yön değiştirdiler, sonra uçakla bir yerlere geldiler ve orada bir yerlerde konaklandı bir süre. Sonra Aile Bakanlığı gereken önlemleri alınca bir ev kiralandı ve o eve yerleştirildiler.
Biz federasyon olarak kızımızın hep yanında olduk ama psikolojisi çok bozuldu. Psikoloğumuz görüşmeye başladı. Yeni bir yaşama başladılar.
Tam bu sırada gelir tespiti için ŞÖNİM onu bir adrese gönderdi ve belgesinin içinde adresinin karartmalı, kapalı olduğu belirtilmesine ve kızın da ‘benim adresim kapalı dikkat edin’ demesine rağmen adresi tekrar açığa çıktı.
Yani kamuda başlayan hatalar zinciri Şubat ayından bu döneme kadar bütün emeklere limon sıktı. Ve şu an itibarıyla kızın adresi açığa çıktı, ailesine bildirildi şurada oturuyor, maaş bağlandı diye.
Açıkçası devletin korumasına muhtacız ama o koruma da yeterli ve gerekli denetimi doğru anlamda yapamadığı için bilinçsiz ve yetersiz insanların devlette görevlendirilmesi hepimiz için sonu getiriyor.”

FUHUŞ ÇETESİNİN ÜYESİ SERBEST!
Canan Gülü, olaya ilişkin açılan dava sürecindeki bir skandalı da şöyle anlatıyor: “Anne, baba dışında fuhuş çetesinde pazarlama işini yapan bir kişiden daha şikayetçi olduk. O kişi dün serbest bırakıldı. Yasalar uygulanmıyor, beyan esas alınmıyor, karar verenlerde yanlışlıklar var.”

BÖYLESİ OLAYLAR ‘ÇADIR DEVLETİNDE’ YAŞANIR ANCAK!
Canan Güllü, tam da gelinen bu aşamaya ilişkin 2 noktaya dikkat çekiyor.
Bir; devlet, kadrolaşma, siyasi çıkarlar gibi nedenlerle deneyimsiz ve yetersiz personel istihdam ediyor. İki; devlet sistematik bir biçimde ataerkiyi besliyor.
* “Son yıllarda unvanlı unvansız, sırf kadroları doldurmak adına belli bir yandaş siyasi grubu atamayla devletin içi boşaltıldı. Eğer polisin içinde gizli kalması gereken bilgi dışarı gidiyorsa, defalarca söylediğiniz bilgiler eğer tersinden işlem görüyorsa bu bir yanlışlık değil bu devletin içinin boşaltıldığı bir ‘çadır devlet’ haline gelmesi demektir.”
* “Can güvenliğiniz için gittiğiniz karakolda canınız güvenli hale gelmiyor. Yasal uygulamada şöyle sıkıntı var, kız 18 yaşından küçükken yurda gidiyorsa devlet onu korumalıdır, babasına vermemelidir. Ama devlette de bunun bilincinde olan yetkililer, yöneticiler olmalıdır. Ama bu bilinçte olmayan yetkililer nedeniyle kız 3 kere yurda girdi, 3 kere yurttan çıktı. Sistem işleseydi eğer bu kız ilk gittiği karakoldan itibaren kurtulmuş olacaktı.”
* “Devlet koruma kısmında yeterli ve gerekli denetimi doğru anlamda yapamadığı için, bilinçsiz ve yetersiz insanların devlette görevlendirilmesi hepimiz için sonu getiriyor.”
‘ERKEK EGEMEN EGOYU BESLEYEN PROJELERİN SONUCU’
Polise başvuran genç kadının bir biçimde defalarca kez eve geri gönderilmesini ve son olarak da adresinin annesine verilmesini, kadını her fırsatta ‘aileyle’ tanımlamaya çalışan zihniyetin ortaya çıkardığı sonuçlardan biri olarak değerlendiriyor Canan Güllü. Bunun tek başına bir arızi durum olmadığını, son dönemde uygulanan politikalarla böylesi sonuçların ortaya çıkmasının kaçınılmaz hale geldiğini anlatıyor:
“Kadını her daim ailenin bir parçası gören iktidar, kadın üzerinden erkek egemen zihniyetin hafiften eksildiğini gördüğü andan itibaren erkek egemen egoyu besleyen projeler ortaya çıkarıyor. Cihadın derslere girmesi, kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmelerine yol açacak teklifler, müftülere nikah kıyma yetkisi, doğuda, güneydoğuda kapatılan dernekler, onların şiddetle ilgili danışma merkezlerine kayyumlar atanması, son olarak Mersin’de danışma merkezinin mallarına el konması... Bunların her biri kadını eve tıkan, kadını her daim ailenin bir parçası olarak gösteren politikalardır ve biz bunlardan rahatsızız.”



İlgili haberler
Nedir çektiğimiz 'iyi hal' ve 'haksız tahrik' indi...

Mahkeme, bir kadının giydiği taytı yine 'tahrik' kabul etti. Gelin, kadın cinayetlerini adeta teşvik...

GÜNÜN BİLGİSİ ‘Erkeklerin dövme hakkını iptal eden...

Alabama 1971 yılında erkeklerin ‘yasal eşlerini dövme hakkını’ iptal eden ilk devlet olarak tarihe g...

Devletin korumadığı kadınları erkekler öldürüyor!

Ailesinin zoruyla evlendirilen Figen Çakar, gördüğü şiddet nedeniyle canı pahasına evden kaçarak pol...

Batman’da yaşanan fuhşa ve istismara kadınlardan t...

Batman’da çocuk yaştaki G’nin hamile kalmasıyla ortaya çıkan istismar ve fuhuş olayları üzerine kadı...

Kadınların erkek, yargı, devlet şiddetiyle mücadel...

Kadın cinayetlerinde artan vahşet tablosunu ve yaygınlaşan cezasızlığı Avukat Ezgi Duman değerlendir...

GÜNÜN UTANCI: Fuhşa zorlanan kadınlar ‘Comfort wom...

II. Dünya Savaşı sırasında Japonların fuhşa zorladıkları Asyalı kadınların öyküsünü biliyor musunuz?...