Kadınlara müjdenin işten çıkarma yüzü-3 | Sendikalaşma işsizliğe karşı genel bir koruma kalkanı
Ekonomi politikalarını ucuz emek üzerine inşa eden AKP’nin kadınlara reva gördüğü çalışma ve yaşam koşulları ortada. Bu koşulları ve işsizlik tablosunu Sosyolog Esra Kaya ile konuştuk.

Dosyamızın ilk iki gününde farklı iş kollarındaki somut koşulları ortaya serdik. Ekonomi politikalarını ucuz emek üzerine inşa eden AKP’nin kadınlara reva gördüğü çalışma ve yaşam koşulları verilerle daha görünür oluyor. Bu verilerin arka planını ve ortaya serilen tabloyu “Bayağı kalabalığız” kitabının yazarı, Sosyolog Esra Kaya ile konuşuyoruz.

Bugün Mehmet Şimşek programı ve iktidarın mali programları doğrultusunda farklı iş kollarında “Kadınları istihdam ediyoruz” deniliyor. İktidar özellikle imalat sanayide kadın istihdamı için patronlara çeşitli teşvikler sunuyor. Sizce neden ve hangi ihtiyaca dayalı olarak kadınlar üzerinden böyle bir süreç işleniyor?

Kadın emeği, imalat sanayisinin özellikle tekstil, gıda ve montaj gibi yüksek teknoloji veya sermaye gerektirmeyen, daha ziyade yoğun insan emeğine dayanan belirli alt dallarında yoğunlaşıyor. El becerisi gerektiren, monoton, tekrara dayalı ve düşük vasıflı işçiliğin hakim olduğu bu alt dallarda kadın emeği; esnek, ucuz ve örgütsüz bir emek gücü olarak imalat sanayisinin en temel ihtiyacına yanıt verir. Bu temel ihtiyaç, imalat sanayinin uluslararası rekabet gücünü kendisi adına korumasının en temel yolu olan işçilik maliyetlerini düşük tutma eğiliminden kaynaklanıyor. Bu nedenle imalat sektöründe kadın emeği bir anlamda maliyet avantajı sağlarken, kadın emeğinin esnekliği ise siparişe dayalı bu sektörlerde kolayca değiştirilebilen bir "yedek emek deposu" işlevi görüyor. Bu tarz teşvik programlarının arkasında kadın istihdamını artırma yönünde argümanlar olmakla beraber kadınların iş ve diğer güvencelerini sağlamayan tüm bu düzenlemeler belirli sektörlerin emek alanındaki ihtiyaçlarını karşılayan desteklere dönüşüyor.

Kadınlar İŞKUR üzerinden, İş Pozitif gibi projelerle süreli işlerde istihdam ediliyor. Peki sizce bu istihdam biçimi kalıcı mı? Değilse bu süreç kadınları nasıl etkiliyor?

İŞKUR ve benzeri projeler aracılığıyla sunulan süreli işler, kadın işsizliğine yönelik olarak kalıcı ve yapısal bir çözüm üretmekten ziyade en iyi ihtimal ile anlık ihtiyaçların karşılandığı bir sistem olarak işlev görüyor. Bu tarz projeler genellikle, üç ile dokuz ay gibi bir süre zarfında işverenlerin maaş/sağlık sigortası prim giderleri gibi mali yüklerinin devlet tarafından karşılanmasına dayanıyor. Çalışanların kadrolarda kalıcılaşması yönünde herhangi bir yaptırım söz konusu olmadığı gibi sistemde boşluklar var ise işverenler bir tür devir daim oluşturarak bu projeler kapsamında ucuz ve hatta maliyetsiz işçileri kısa süreli olarak çalıştırabiliyor. Kısa süreli kadın istihdamına dayanan bu modeller, çalışanlar için, kalıcı ve güvenceli bir gelir sistemi oluşturmuyor, işsizlik baskısını ortadan kaldırmadığı gibi yeniden üretiyor, beceri kazanımlarında yüzeysel katkılar sağlıyor ve kariyer inşasında kesintili ve istikrarsız bir model üretiyor. Bu bağlamda bakıldığında programlara/projelere katılan kadınlar açısından tekil düzeyde istihdam fırsatları oluştursa dahi yapısal ve genellebilir düzeyde güvenceli, istikrarlı, öngörülebilir ve değerli bir çalışma yaşamı olanağı sunmuyor.

Sosyolog Esra Kaya

İşsizlik ve işten atmalar tablosunu kadınlar, özellikle genç kadınlar açısından biraz açar mısınız? Örgütlü olup, olmamak dengeleri nasıl değiştiriyor?

Kadınlar, işsizlik oranlarında her yaş ve eğitim düzeyinde erkeklere göre daha dezavantajlı. Örneğin ne eğitimde ne istihdamda olan gençler arasında genç kadınlar ile genç erkekler arasındaki fark kadınların aleyhine olacak biçimde neredeyse iki katına kadar erişebiliyor. Diğer taraftan klasik olarak toplumsal ilişkilerin yeniden üretimine dair olan tüm bakım (ihtimam) emeğinden kadınların sorumlu olması, kadınları iş yaşamından tamamen koparıyor, iş yaşamlarını kesintilere uğratıyor ya da en az hasarla iş yaşamlarını yavaşlatıyor. İstihdama katılım kadınlar için zorlu bir süreçken bunun bir süreği olarak ekonomik daralma veya durgunluk dönemlerinde işten çıkarmalarda ilk gözden çıkarılanlar kadınlar oluyor. Çünkü çalışma yaşamını ya da işsizlik halini toplumsal iş bölümünün cinsiyetlendirilmiş biçimleriyle yaşıyoruz.

İş bulma ve çalışma yaşamı süreçlerimizde olduğu gibi işsizlik hali de toplumsal ve kurumsal düzeyde kadınlık ve erkeklik rolleri etrafında örgütleniyor. Kadınların işten çıkarılması ve işsiz kalma halinin erkekler ile kıyaslandığında bir anlamda toplumsal olarak daha fazla “rıza” gösterilebilen bir durum. Kadınların işsizlik halinin büyük bir ekonomik maliyet ve üretim ilişkilerine süreklilik kazandıran bakım ilişkilerinde yeni bir verimlilik alanına tahvil edilebilmesi yani kadın işsizliğinin ev işleri, çocuk ve yaşlı bakımı gibi ev içindeki ücretlendirilmemiş işlerde işe yararlılık ile ölçülmesi bunun temel nedeni. Erkeğin işsizliği, işsiz erkeğin evde oturması ise bunun aksine tüm toplumsal ilişkilerin “panik ile hızla çözmeye çalıştığı bir kriz” hali olarak görüldüğü için daha mühim ve müsamaha da gösterilmeyen bir durum. İşsizliğin de tıpkı çalışma yaşamı gibi cinsiyetlendirilmiş iş bölümü etrafında yaşanması yeni işsizlik dalgalarının “esneklik, ucuz iş gücü” açık maliyet katkıları sunmadığı sürece ilk olarak kadınları vuracağı bir gerçek. Sendikalaşma tüm emek için işsizliğe karşı genel bir koruma kalkanı sağlarken kadınların bakım yüklerinin de sosyal politikanın yanı sıra yeniden sendikal mücadelenin de konusu haline dönmesine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

İlgili haberler
Kadınlara müjdenin işten çıkarma yüzü-1 | Tekstil...

Dosyamızın ilk yazısında kadınların yoğunlukla istihdam edildiği tekstil ve gıda sektöründe "Şimşek"...

Kadınlara müjdenin işten çıkarma yüzü-2 | Sanayide...

Kadınlar sanayide teşviklerle işe alınıyor, teşvik bitince kapı önüne konuyor. Hak talep eden kadınl...

İlk 6 ayda aile yılının kadınlara 'müjdeleri': İşs...

Yılın ilk altı ayında binlerce kadın Esenyalı kadın dayanışma derneğine çeşitli yardım talepleri ile...