Uzun ve sert geçen, başımıza bir sürü felaketler getiren bir kış geçirdik. “Kışın sonu bahardır” denir ya hep, baharın gelmesini dört gözle bekledik. Çiçeklerin açtığını, güneşin tenimizi ısıttığını, yaşamın, yaşama, direnme umudunun yeniden canlandığını hayal ettik. Gelecek olanın hayali bile içimizi kıpır kıpır etmeye yetti.
Hayatımıza koca bir karanlık gibi çöken asıl felaketin başlangıcı 2017’deki referandum ile oldu diyebiliriz. Referandumla birlikte tüm yetkileri eline alan tek adam o günden bugüne haklarımıza yönelik saldırılarına hız kesmeden devam ediyor. Haklarımız ve hayatlarımız için önemli bir dayanak, olan İstanbul Sözleşmesi’nin feshinden sonra şimdi de 6284’ü yok etmeyi hedefliyor. Adım adım gelecek dediğimiz ne varsa, önümüze bir bir koyuyor. “Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, fıtrata ters” sözlerini hayata geçirip, uygun olanı yapıyor, çalışma yaşamında, evde, sokakta yaşamın aktığı her alanda bizleri eşitsizliğe mahkûm ediyor, hayatlarımızı karanlığa teslim etmek istiyor.
İktidarlarını yitirecekleri korkusunu daha yakından hissettikçe saldırının dozunu da giderek artırıyorlar. Seçim bürolarına saldırıp, gece yarısı baskınlarıyla, gözaltı ve tutuklamalarla demokrasiyi ortadan tamamıyla kaldırmak istiyorlar. Nefretleri ve hedef göstermeleri son bulmuyor.
Yüzümüzün görünmesine dahi tahammülleri yok, sadece gölgemiz olsun istiyorlar. Adım adım toplumsal yaşamdan, siyasetten uzaklaştıran uygulamalara imza atıp, enkaza dönüşen memlekette sorumlu oldukları her şeyin üzerini “kader” diyerek kapatıyorlar. Ağzımıza bir parmak bal çalıp, gözümüzü boyamaya çalışıyorlar. İrademizi, kazanımlarımızı yok sayıp, bedenimiz hakkında söz sahibi dahi olmamıza engel koyuyorlar. Dedik ya tahammülleri yok, peki bizim tahammülümüz kaldı mı?
Ne tek adama, ne de tek adamlara tahammülümüz kalmadı. Çalışma yaşamından toplumsal yaşama kadar her alanda söz sahibi olmaya, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin hayata geçirilmesine ihtiyacımız var. Her an bir hakkımızı gasbedecekler diye düşünmeyip, geleceğimizin aydınlık görmeye ihtiyacımız var. Ufkumuzdan, hayallerimizden, hayatlarımızdan, şen kahkahalarımızın vazgeçmek zorunda kalmadığımız öylesi bir yaşama sevincine ihtiyacımız var. Biz milyonlarız, milyonlarca kadınız ve bu ülkede eşit, özgür, şiddetsiz, yaşamaya, değişmeye ve değiştirmeye ihtiyacımız var.
Tüm bu ortak ihtiyaçlarımızı anlatıyoruz mayıs sayımızda da dergi sayfalarımızda. 21 yıldır iktidarda olan AKP’nin bizlere ne getirdiğini ve bizlerden neler götürdüğünü, bize nasıl bir yaşamı reva gördüğünün bir bir çetelesini tutuyoruz. Tüm kadınlara sesimizi duyurmaya, herkese apaçık ortada olanı bıkmadan usanmadan yeniden anlatmaya çalışıyoruz. Bir sarmaşık gibi ince ince, büyüttüğümüz mücadelemizi daha da ileriye taşıma, barışı, kardeşliği, beraberliği her bir yana sarmaya devam ediyoruz.
Tek başımıza değiliz, yalnız hiç değiliz, birlikte değiştirebiliriz.
Görsel: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Ekmek ve Gül dergisi Nisan 2023 sayısı
Yine esiyor püfür püfür umut rüzgarları… Kaç bahar geçirmişiz birlikte… . Üç beş satıra sığmaz elbet...
Ekmek ve Gül dergisi Mart 2023 sayısı
Yıkıp yeniden yaptığımız, her bir tuğlasını kendimiz ördüğümüz, harcına kız kardeşliği, dayanışmayı,...
Ekmek ve Gül dergisi Şubat 2023 Sayısı
İçine girdiğimiz süreç bir yandan da taleplerin en çok görünür olacağı, yan yana gelişlerin en kolay...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.