Tanıdık bir hikaye: Cam Perde
Cam Perde’de hayatındaki erkeklerin kendi üstünde kurduğu tahakkümden kaçmaya çalışan Nesrin kimimize annesini, kimimize bir arkadaşını, kimimize de kendisini anımsatıyor.

Dikkat spoiler içerir!

Cam Perde, yabancısı olduğumuz bir hikaye değil. Aksine, bizzat başımızdan geçen veya şahidi olduğumuz kadın hikayelerinden sadece bir tanesi. Filmde hayatındaki erkeklerin kendi üstünde kurduğu tahakkümden kaçmaya ve kendi ayakları üstünde durmaya çalışan Nesrin kimimize annesini, kimimize bir arkadaşını, kimimize de kendisini anımsatıyor. Bu anımsatmayı yaparken gerilimli bir tonda ilerleyen film, kadınları sürekli tedirgin olma haline iten sistemi 95 dakikaya sığdırıyor.

Nesrin, bir yandan sevgilisinin pastanesinde çalışıp bir yandan da ev işleriyle uğraşır, 4 yaşındaki çocuğuyla ilgilenir. Aklında ise üniversite sınavına girmek ve kendi işini kurmak vardır. Eski eşi Ömer, bir türlü Nesrin’i kendi haline bırakamaz. Sürekli rahatsızlık vermek için etrafındadır.

Nesrin’in sevgilisi Selim, korumacılığıyla Nesrin’in bağımsızlığını kısıtlayıcı davranır. Film boyunca Nesrin’le dayanışanlar ise ablası ve ablasının ailesidir. Özellikle Nesrin’in yeğeni Ebru, adeta Nesrin’in kendi gençliğinin daha özgür bir yansıması olarak tanımlanabilir.

‘ÖMER GİBİLERİNDEN ARAYI BULMAYA ÇALIŞARAK KURTULAMAZSIN’

Ömer’in tüm kışkırtmalarına rağmen Nesrin, orta bir yol bulma çabası içerisinde. Daha fazla uğraşmak istemiyor, usanmış artık her gün başka bir problemle baş etmekten. Nesrin yasal yollara başvurmaktan olabildiğince kaçınıyor, olayı kendi başına çözmek istiyor. Nesrin geriye attığı her adımda Ömer iki adım ileriye geliyor. Peki Nesrin bunları öngöremiyor mu gerçekten? Neden yasal yollara güvenmiyor? Neden sevgilisinin tüm bunları “kendi bildiği yoldan” çözmesine izin vermiyor?

Nesrin kendi maruz kaldığı sıkıntıların, kendisini görünmez kılarak eski eşi ve sevgilisi arasındaki bir erkeklik husumetine dönüşmesini istemiyor. Aslında Ömer ve Selim’in Nesrin’in hayatındaki rolleri birbirinden o kadar da farklı değil. Elbette Selim ne yapıyorsa Nesrin için, ona destek olma amacı güderek yapıyor. Ancak tıpkı Ömer gibi Selim de ne bunun Nesrin’in hayatı olduğunun farkında ne de Ömer’in Nesrin üstünde kurmaya çalıştığı tahakkümün bir benzerini yarattığının.

Polislere de güvenmekten kaçınıyor Nesrin, tıpkı Türkiye’deki diğer kadınlar gibi. Nasıl güvensin ki? Bu zamana kadarki yaşanmışlıkların, deneyimlerin bize gösterdiği kadarıyla devletin koca gölgesi bizden yana düşmüyor hiç, o hep faillerin tarafında. Güvenli bir şekilde şikayet etmeye gidemiyoruz, tereddütlüyüz. Gideriz şikayetimizi sunarız, belki uzaklaştırma çıkartırız, ancak sürecin devamı? Tıpkı Ömer’in rahatça uzaklaştırma cezalarını delebildiği gibi, caydırıcılığı olmayan önlemlerin bir anlamı var mı sahiden hayatlarımızda?

KANUN BİLE NESRİN’DEN YANA DEĞİL

Çocuğunun elinden alınması tehdidine karşın Nesrin’in elinde bulundurduğu tek koz, kanun. Evet, kadınlar biliyor ki kanunun varlığında bile güvende değiller. Erkek şiddetine maruz kaldıklarında başvurdukları devlet mekanizmalarının işlevsizliğinin tabii ki de farkında kadınlar. Örneğin, Ömer’in kapısına dayandığı günlerden birine tanık olan komşusundan şahitlik etmesi ister Nesrin. Buna gerçekten ihtiyacı vardır fakat reddedilir. Avukatı, Ömer’i 3-5 ay içeride tutabileceklerini söyler. Yapacak bir şey yoktur, kanun Nesrin’i yarı yolda bırakmıştır. Ancak bütün bunlara rağmen tutunabildiğimiz nadir dallardan biri olan 6284’ün devlet eliyle kesilmek istendiği ve çeşitli siyasi pazarlıklara alet edildiği gerçeğinin farkındayız. Peki tek dalımız da elimizden alındığında ne yapacağız, neye tutunacağız?

Filmin son sekansı hakkında birkaç şey söylemeden geçmek olmaz. Ömer’in arkası kesilmeyen takip sürecinin 95 dakikaya sığan sonuncusunu izletir bize yönetmen. Nesrin, bir alt geçide girer ve kamera açısından çıkmak üzereyken yüzü yara dolu bir erkek belirir kadrajda: Ömer. Nesrin’in arkasından o da alt geçide girer. Yüreğimiz ağzımızda atarken Nesrin’in geçidin karşı tarafından geçip geçemeyeceğini merak ederiz, kendimizi günlük yaşantımızdan eksik olmayan korku atmosferinin tekrar içine girmiş halde buluruz. Bir türlü rahatlamaz yüreğimiz. Çünkü biliriz ki bu hayatımızı karartan takiplerin sonu gelmemiştir, gelmez de. Filmin belirsiz noktalanışı bizi aklımızdan geçen yeni senaryolara gebe bırakır. Nesrinler özgürleşebilecek midir bu senaryolarda; yoksa hırpalanmadan, katledilmeden kurtulmak imkansız mıdır?

ÖMERLERDEN KURTULMAK MÜMKÜN MÜ?

Ömerler her yanımızda; sağımız, solumuz, önümüz ve arkamız Ömerlerle dolu. Ömerlerin tekil örnekler olmadığını, toplumsal dinamiklerin birer sonucu olduğu gerçeğini görmezden gelerek kurtuluşa kavuşamayacağımız açık. Hal böyleyken Ömerlere karşı kendimizi korumak mümkün mü? Eğer mümkünse bunu nasıl yapabiliriz? Kendimizi devletin ellerine bırakarak başarmak mümkün değil gibi görünüyor, bireysel mücadele yoluyla da aynı şekilde. O zaman kurtuluşu nerede arayacağız? Yazının sonuna doğru yaklaşırken, Nesrin’de kendi annemden bolca iz gördüğüm için bu soruyu kendi ailemden bir örnekle cevaplamak isterim doğrusu: Tıpkı annemin kendi mücadelesini kazandığı şekilde, diğer kadınlarla bir araya gelip dayanışarak, deneyim paylaşarak ortak bir çıkış yolu aramak; kurtuluşu mümkün kılmak için en sağlıklısı gibi görünüyor. Hayatları uğruna mücadele eden bütün kadınlar asla unutmasın ki; el ele verince, dayanışınca aşılamayacak hiçbir zorluk yok.

Fotoğraf: Film afişi

İlgili haberler
GÜNÜN FİLMİ: Aydede

Bekir ve annesi Rabia’nın yoksulluk içinde yaşadığı sorunlar, hayaller ve yaşam mücadelesini konu al...

GÜNÜN FİLMİ: Ana yurdu

Anne ve kızının arasındaki ilişkiyi merkeze alan Ana Yurdu filmi, web sitesinde ücretsiz izlenime aç...

GÜNÜN FİLMİ: Mom

Başrolünde Sridevi’nin oynadığı Hint gerilim filmi ‘Mom’da üvey kızı cinsel saldırıya uğrayan bir ka...