Bir toplumun kadınları, savaştan göçüp gelen bir halk onlar; Suriyeli mülteciler.
Ve bu savaşların en mağdur olanları kadınlar ve çocuklar. Kimin savaşı, neyin savaşı olduğunu sorgulayamadan çocuklarıyla birlikte yaşayabilmek için başka bir ülkeye göç etmeye mecbur kalan kadınlar.
Binlerce ölüm yaşanırken sadece ailelerini kaybetmek yetmemiş. Hayallerini, umutlarını, yarınlarını da kaybederek gelmişler. Kendileri için değil, sadece çocuklarını yaşatmak için. Şimdi yaşadıkları bu ülkede kendilerini var etmeye çalıştıkları bu ülkede hayallerini, umutlarını ve yarınlarını yeniden kurmaya çalışıyorlar.
Son altı yıldır mülteci kadınların hayatlarına değmeye çalıştığımız kadarını bilebiliyoruz bizler de.
Kadınların Türkiye’ye adapte olmaları erkeklerden daha zor. Erkekler, örneğin Çağlayan’da tekstil atölyelerinde çalışırken bir yandan kölelik koşullarına alışmaya çabalıyor bir yandan da dil problemini çözmeye çalışıyor. Ama bu sırada kadınlar hayatlarının neredeyse 7 günü, 24 saatini evin içinde geçiriyor. Çocukları ve çevresindeki birkaç Suriyeli kadınla ilişkilerini sürdürürken eve kapalı yaşamak zorunda kalıyorlar. Biz de ancak evine girebildiğimiz bazı kadınların yaşamına tanık oluyoruz.
16’SINDA NİŞANLADILAR, EVDE KALMASIN DİYE
Bir ailenin öyküsünü paylaşalım istedik tanık olduğumuz kadarıyla. Yakın zamanda nişanlanan Suriyeli genç bir kadın Emine, 16 yaşında. Ailesi ona bir eş adayı bulmuş, kızları için ‘iyi bir aday’ olduğunu düşünüyorlar. Eş adayı dedikleri 27 yaşında. Türkiye’de nişanlanmış, Suriye’de hukuki işlemler yapılmış, evlendirilmişler.Neden bu kadar genç yaşta evlendiğini anlatıyor Emine: “Eğer genç yaşta evlenmezsek daha da yaşlı erkekler karşımıza gelir. 20’li yaşlardaysan ve bekarsan ‘evde kalmış’ gözüyle bakıyorlar. Evde kalmışsa o kız bir işe yaramaz ve ona genç değil, daha büyük yaşta biri koca olur.” Emine’nin annesi de çocuk yaşta, on üçündeyken evlendirilmiş, şimdi 4 çocuk annesi.
Suriyeli kadınların gerçekliği de Türkiyeli kadınlar gibi kolay değil.
22 yaşında olan Rabia dört çocuk annesi. 14 yaşında evlenmiş, savaş başladığında iki çocuğu varmış, biri de karnındayken kaçıp gelmiş Türkiye’ye. Türkiye’deki yaşam koşullarından, ekonomik koşullardan çok tedirgin. Hem bu kaygılar hem gelecek korkusu onu doğum kontrolüne yöneltmiş. Bir evde 17 kişi yaşıyorlar. Rabia da, aynı evde yaşadığı eltileri de spiral taktırmış.
BİZE DE HİÇ UZAK DEĞİL
Bize de çok uzak değil aslında bu yaşamlar. Bazen biraz daha iyi, bazen kötü ama yaşadıklarımız çok benzer.Kısa bir süre önce Meclisten geçen müftülere resmi nikah kıyma yetkisi veren yasa da, haklarımızı gasbeden, yaşamlarımızı tehlikeye atan yasaların tamamı kadınların kendi yaşamları üzerine karar verme hakkına engel oluyor.
Suriyeli kadınların ellerinde olmadığı gibi bizlere de nasıl yaşamak istediğimiz sorulmadan şekillendiriliyor hayatımız.
Kadınlar olarak mücadele ederken kız kardeşlerimizi yanımıza katarak, bir köprü de onun için kurarak birlikte mücadele etmenin koşullarını yaratmaya düne göre daha çok ihtiyacımız var.
Kendi özgünlüklerimizle yaşama hakkımızı ancak bu coğrafyanın tüm kadınlarıyla, kız kardeşlerimizle birlikte üstesinden gelebiliriz.
Çünkü bizi biz yapan mücadelemiz ve gücümüzü görmek istemeyenlere ‘dur’ dediğimiz zaman güzelleştireceğiz dünyamızı.
İlgili haberler
4 ülkede mültecilik: Kendimi hiçbir yere ait hisse...
Mahnaz İranlı bir Kürt. 5 yaşında ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Irak, Türkiye, Danimarka, İngil...
Türkiye’de mülteci kadınların durumu
Dünya Mülteciler Günü’nde kadın mültecilerin durumunu sosyolog Nilüfer Körükmez ve Suriyeli mülteci...
Türkiye'de mülteci kadın olmak
Ülkelerindeki savaş başta olmak üzere insanlık dışı yaşam koşulları yüzünden göç yollarına düşen mül...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.