Matematik dersi normal şartlarda öğrencilerin en çok korktuğu ve zorlandığı derslerin başında geliyor. Yüz yüze eğitimde bile matematik dersinin kavranıp özümsenmesi ciddi ve uğraştırıcı bir süreçti, buna rağmen sınıftaki öğrencilerin bir kısmı belli seviyede öğrenebiliyordu. Uzaktan eğitimde matematik dersi daha da anlaşılmaz oldu. Canlı derste ekran başında öğrencilerle göz teması kuramadan, onların anlayıp anlamadığının dönütünü alamadan derslerimizi yapmak zorunda kaldık. Bol soru çözülmesi gereken bir derste çözdüğüm soruları öğrenciler ne kadar takip etti onu bile anlayamadım. Başarı seviyesi normalden çok daha aşağıda kaldı ve hüsranla sonuçlandı.

Bir de şu var ki canlı derslere düzenli katılmak bile yeterli başarı sağlayamazken derslere hiç katılamayan öğrenciler çok zor durumda kalmış oluyor. Ailesinin sosyoekonomik düzeyi ortalama seviyenin altında olan öğrenciler hiçbir şey öğrenmeden süreç geçmiş oldu. Ailesinin maddi durumu iyi olan çocuklar belli bir destekle eksik olan kısımları kapatabilir ama diğer öğrenciler eksiklerini - ki matematik için bu eksiklik daha büyük oluyor, nasıl kapatacaklar? Eşitsizliğin en bariz örneği de bu oluyor. Ayrıca başarısızlığın faturası da en çok öğretmenlere kesiliyor. Özellikle de matematik öğretmenleri başarısız öğretmen oluyor bu durumda.

Uzaktan eğitimde çeşitli vasıtalarla öğrenciye ulaşıp ne kadar çalıştığını tespit etmeye çalıştım, öğrencilerle hem hasta olma korkusu hem de okuldan uzak olmanın verdiği üzüntü ve endişeden dolayı moral ve motivasyon düştüğü için daha çok ilgilendim, canlı dersleri düzenli yaptım, online deneme sınavı hazırlayıp uyguladım, soru çözümleri takip edip çözülemeyen sorular için fazladan canlı dersler yaptım, soruların çözümünü yapıp paylaştım tüm bunlara rağmen merkezi sınavda başarı beklenilenin altında oldu. Bir kadın olarak şunu da eklemek isterim ki tüm bunları yaparken tek sorumluluğum da öğretmen olmam değildi. Evdeki tüm düzenden sorumlu bir kadın ve iki tane küçük çocuk annesi olmam diğer sorumluluklarımdı.

Görsel: Freepik