Kamuya bir istikrar programı diye sunulan serbest rekabete dayalı taşeronlaşma, aslında esas işleri ucuz işgücüne havale etme ile ortaya çıktı. Taşeronluk mal ya da hizmet üretiminin parçalanarak alt iş verene devredilmesiyle belediyeler, hastaneler, üniversiteler olmak üzere tüm kamu kuruluşlarında yürütülen temizlik, güvenlik, bakım, ulaşım ve bilişim alanlarında yoğunlaştı. Belediyelerde ve hastanelerde çalışan taşeron işçi sayısı kadrolu işçi sayısını geçti. Hükümetin “kamuda taşerona kadro” diye müjde vermesi açıkça bir aldatmaydı. Yıllardır iktidardakiler bu hukuksuz çalışma ile ilgili işlerin içinden çıkamadılar. Geçen sene Maliye Bakanı’nın taşeron ile ilgili yaptığı açıklamalarda “Bu çalışmayı yaparken gördük ki o kadar basit değil, karmaşık. Çok farklı türden sözleşmeler var” sözüyle kadro meselesinin sürekli askıya alınmasına tanıklık ettik. Açıklamaya göre özel sözleşmeli personel olarak istihdam edilecek kişiler; kurum sınavlarına, güvenlik soruşturmalarına, belli süreyle sözleşmelere (2 veya 3 yıl gibi) tabi tutulacak.
KOCA PARASINA KATKI!
Bu süreç içerisinde özellikle taşeronda çalışan kadınlar kadroyu umutla beklemekte. Hastanelerde, belediyelerde, üniversitelerde, Bakanlıklarda, AVM’lerde çalışan kadın işçiler birçok sıkıntılarının ve sorunlarının arasında dahi bu umutlarını korumaya çalışıyorlar. Örneğin geçenlerde konuştuğumuz AVM’de taşeron olarak temizlik işçiliği yapan bir kadın arkadaşımız çalışma vakitlerinde her işe koşturduğunu, eskiden zor diye gördüğü tuvalet temizliğini şimdilerde o işle görevlendirildiğinde daha rahat ettiğini anlattı.Öte yandan taşeron kadın işçilerin sıkıntıları yalnızca kadro istemi ile alakalı da değil. Yoğunlukla hastanelerde çalışan kadın işçilerin aldıkları asgari ücreti “koca parasına katkı” olarak görmesi hatta kimi kadın işçilerin maaş kartını kocasının elinde olması kadınları ekonomik anlamda zor duruma düşürüyor. Öte yandan kimi işçi kadınlar da çocuklarının eğitimi, evin ihtiyaçları vb. sebeplerden dolayı aldıkları ücretin yetersizliğiyle birlikte birçok banka kartı ve sırtlarına yüklenen borçlar ile boğuşmaya devam ediyor.
VARDİYALI ÇALIŞMA KADINLARIN YAŞAMINI ZORLAŞTIRIYOR
Bir diğer mesele ise taşeron işçisinin yapacağı işler dışında diğer işlerle de ilgilenmesi gerektiğinin dayatılması. Örneğin hastanelerde hemşirelerin yapacağı işlerin (hastanın altının temizlenmesi, oksijenin takılması vb.) işçilere yaptırılması ve işçilerin bu işleri yapmaması durumunda tutanakla veya işten atılmasıyla tehdit edilmesi de taşeron işçilerin yükünü artırıyor. Vardiya ile çalışma sistemi ise çocuğu olan kadınları zor durumda bırakan bir diğer unsur. Öte yandan doğum yaptıktan 3 ay sonra işe başlaması mecbur olan kadın işçileri de unutmamamız gerekir.Ayrıca zorluklar yalnızca çalışma yerinde değil. Gece vardiyasında olan kadınlar için ulaşım, çevredekilerin tacizi, karanlıklarda tedirgin dolaşmaları da bir hayli sıkıntı yaratan vaziyette.
Siyasetçiler tarafından kendi çıkarları için “müjde” diye sundukları taşeron işçilerinin sorunlarının çözümü meselesi adeta bir oyuncak haline getirilmiştir. İş verene cennet, işçiye cehennemi yaşatan bu taşeron sisteminin son bulmasını istiyoruz. Bütün taşeronda çalışanlara kadro verilsin istiyoruz.
İlgili haberler
‘Makineden daha ucuz bir işçi' anlatıyor
Bir işçi kadın ne kadar da net özetliyor işçilerin durumunu: “İki yılda öğrendiğim bir çok şey var....
5 maddede iş güvencesi kadınlar için neden ‘hayati...
Kamu alanı, kadınların yaygın olarak çalıştıkları en önemli alan. Uzun zamandır kamuda iş güvencesi...
Hastanede yaşadıklarımız saymakla bitmez
Hastane işçisi bir kadının yaşadıkları hiçbirimize yabancı değil. Her gün birçok angarya iş yaptırıl...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.