Yenimahalle’de kadınları bir araya getiren kendi emekleriydi; el emeği ürünler, hamur işleri, reçel, turşu, mantı, tarhana, erişte vb. ürünleri satarak geçimlerini sağlayan kadınlar pandemi bahanesiyle yerlerinden edildi. Haftanın sadece belirli bir gününde, kısıtlı bir zamanda, el emeği pazarından uzak bir yerde satış yapabiliyorlar artık sadece. Nurhan şöyle anlatıyor: “Benim üniversite okuyan 2 çocuğum ve evde hasta bir annem var. Dul olan, hasta çocukları olan bir sürü kadın vardı ve geçimlerini yalnızca el emeği ürünlerini satarak sağlıyorlardı. Ama şu an pandemi ve hijyen bahanesiyle yerlerimizden edildik. Sanki orada pandemi var da burada yok mu?”
“Bir şekilde bizden kurtulmak istiyorlardı, pandemi bahane oldu.” diyor Nurhan. Üstelik şimdi kendilerine gösterilen yer çok uzak olduğu için; ürünlerini taşıyacak araçları olmadığı için kadınların büyük kısmı gidemiyor oraya. “Yerimiz elimizden alındıktan sonra bu pazar yerine geçene kadar işsiz kaldık. Şimdi yeniden başladık ama hem müşterilerimiz burada olduğumuzu bilmiyor hem de sadece bir gün satış yapabiliyoruz” diyerek her anlamda mağduriyet yaşadıklarını anlatıyor. “Hepimiz birimiz, birimizi hepimiz için olmuştuk biz orada. Kadınların önü her alanda kesiliyor…” diyor üzüntüyle.
‘KADINLARIN ÇALIŞMASININ ENGELLENMESİ DE BİR ŞİDDET’
Bu sürecin kadınların dayanışma içinde olmasını engellediğini ve aslında bu durumun kadına yönelik şiddete bir örnek oluşturduğunu söyleyen kadınlar, fiziksel şiddet görmeseler de birçok şiddet türüyle karşı karşıya olduklarından bahsediyolar. Asıl mesleği laborant olan bir kadın: “Kadına yönelik şiddet sadece dayak değil, hakaret ve aşağılama değil. Ben bunların hiçbirini yaşamadım ama mesleğim olduğu halde eşim benim çalışmama mani oldu. ‘Ben çalışan hanım isteseydim çalışan alırdım’ diyerek tamamen benim önümü kesti. Yetiştirilme tarzımdan dolayı ben de bunu kabul ettim. Huzursuzluk çıkmasın, elalem ne der, konu komşu baskısı derken 25 yılım geçti ama ben bundan hiçbir zaman mutluluk duymadım, çok üzüldüm. Eşimden para istemek benim çok ağrıma gitti. Daha sonra takı yaparak başladım, yaklaşık 1 aydır da pazarda satış yapıyorum ama bu aşamaya da kolay kolay gelmedik yani. Yavaş yavaş işledim eşime, hayat pahalılığıyla karşı karşıya da gelince artık o da ses çıkaramaz oldu. Çalıştığım için çok mutluydum.”
Yanındaki kadın hemen dahil oluyor sohbete; “Aslında kadına yönelik şiddet uzun zamandır var ama şu an hem medya hem de kadın dayanışması sayesinde daha görünür oldu. Ayrıca ne eğitimli insanlar var eşine şiddet uygulayan ve ne eğitimli kadınlar var eşinden şiddet gören. Bu kadınlar saygınlıklarını kaybetmemek, eğitimli oldukları ve buna rağmen şiddet gördükleri için utanmak gibi sebeplerden bu durumu saklayabiliyor. Aslında bu çok kötü bir durum. Sonuçta biz niye utanalım, onlar utansın. Şiddet bu açıdan aslında tüm kadınların problemi.”
Pazarda satış yaparak kendi emekleriyle geçinen kadınların en çok vurguladıkları nokta, bir aradayken kendilerini daha güçlü, daha sosyal, daha özgür ve güvende hissetmeleri. Gerek geçim sıkıntısı gerek kadına yönelik her türlü şiddet gibi birçok sorunun üstesinden birlikteyken daha kolay gelebileceklerini söylüyorlar. “Biz bir aradayken dünyaya daha umutlu bakabiliyoruz.” Mesele sadece ekmek parası değil, ekmek parasını kendi elleriyle kazanmanın güvenci, dayanışmanın güzelliği, birlikte bir şey yapmanın saadeti yani…
Fotoğraf: Thiebaud Faix/Unsplash
İlgili haberler
Esenyurt'tan pazar manzaraları: Poşetlerin yarısı...
Esenyurt İstiklal Mahallesi semt pazarında kadınlara pazar fiyatlarını sorduk. Aldıklarını gösteren...
Pazar fiyatları sizin oralarda nasıl?
Bir türlü düşmeyen sebze, meyve fiyatları, dolar yükselirken gelirimizin daha da düşmesi, kışlık bil...
Sincan’da bir pazar yeri: Yetmedi bacım yetmedi!
Sincan’da çarşı pazar kan ağlıyor; kadınlar yetmeyeni yetirme derdinde, herkes şikayetçi. Dert ortak...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.