“Takke düştü kel göründü” diye bir laf vardır, sahtekarlık ve hilekarlık yapanlar için söylenir.Bu pandemi dönemide bize yaşamsal önemi olan birçok konuda bunu gösterdi. Böylesi bir dönemde emekçiler canları pahasına iş yerlerinde çalışmak zorunda kaldılar. “İşten atma yok”deyip, asgari ücretten daha az bir paraya geçinmek zorunda bırakıldılar. Her gün artan kadın cinayetleri, şiddet olayları devam ederken, sağlık ve eğitimin gün geçtikçeniteliksizleştirilmesine tanık oluyoruz.
Okulların açılması gereken şu günlerde bizler “Nasıl olacak bu iş?” diye düşünürken, devletin aslında bu işe ne zaman, ne de bütçe ayırmak istemediğini,“En ucuza nasıl kapatırım"ın yolunu aradığını yaptıkları açıklamalar ile gözümüze gözümüze sokuyorlar. Özel okullarda canlı online eğitim yapılırken, yoksulluk sınırının altında yaşamak zorunda kalan emekçilerin çocuklarının EBA denilen sistemde eğitim almak zorunda bırakılması milyonlarca öğrencinin geleceğini düşünmediklerinin bir diğer göstergesi aslında..
LEYLA’NIN MİLYONLARIN DURUMUNU ANLATAN HİKAYESİ
Uzaktan eğitim sistemi ile ilgili sohbet etmek için Leyla'nın evine gidiyoruz. Mutfağında aş değil dert pişen evlerden biri… Leyla şiddet gördüğü için boşanmış, zor zamanlar yaşayan üç çocuklu bir kadın. Pandemi döneminin başlarında ortaokula giden oğlu, evde TV ve internet olmadığı için EBA'yı takip edememiş. Okula gitmenin böylesi yoksul bir yaşamın içinde ona bir şey katmadığını düşünmüş olmalı ki, "Ben okumak istemiyorum, çalışayım kardeşim okusun" demişannesine. Karnı açken nasıl kalem tutabilir? Soğuk havalarda ayağına giyebildiği bir tek terlikle okula gitmek zorunda kalan o yaştaki bir çocuğa bu yaşadıklarını nasıl açıklarız,ona nasıl "oku" diyebiliriz? Leyla’nın bu yıl birinci sınıfa başlaması gereken bir oğlu daha var. Leyla, “Kayıt parası istiyorlar, okul uzak. Evle okul arasında çok mesafe var, yürüyerek gitmesi zor. Biraz büyüyüp kendi gidene kadar servise vermek lazım. Ben bin lira ile geçinmek zorunda olan bir kadınım, nasıl yapayım?” diyor. Küçük birde kızı olan Leyla, “Kızım biraz büyük olsa bir işe girerim ama herkes zor durumda, ben kime bırakıp da gideyim? Çaresizlik yüzünden çocuğu bu yıl okula veremeyeceğim. Zaten televizyon bile yok, evde uzaktan eğitim bile lüks bize, kayıt yaptırsam ne olacak?” diye soruyor. “Eski eşimde sanki bu çocuklar onun değil gibi düşmanın yapmayacağı şeyleri yapıyor. Devletten aldığım üç kuruş yardım parasını bana layık görmeyip, şikayet edip paramı kestirmeye çalışıyor”cümleleriyle anlatıyor derdini.
KALABALIK SINIFLAR, YETERSİZ İMKANLAR, DERTLİ ANNELER
Parkta kadınlarla yeni eğitim dönemini konuşuyoruz. Kızının puanı düşük olduğu için yazdıracak okul bulamadığını, mecburen İmam Hatip’e yazdırdığını anlatıyor bir kadın. Sohbete dahil olan Fatmada oğlunun bu sene ortaokula başlayacağını,evine en yakın okula göndermek zorunda olduğunu, o okulun da çok kalabalık ve sorunlu bir okul olduğunu aktarıyor. Okulda öğretmeni iyi olsa bile bir sınıfta 40 çocuğa verilen dersten birşey öğrenemeyeceğini söylüyor. “Ha o okula gitmiş, ha televizyon başında ders izlemiş, yok ki bir farkı” diyor.
Bu sistemde, emeğin değerli olmadığını, kar hırsı için canların hiçe sayıldığını, eğitimde fırsat eşitliğinin olmadığını konuşuyoruz. Bizler sesimizi, sözümüzü birleştirmezsek daha çok acılar yaşamak zorunda kalacağız. Ancak birlikte hareket ederek bu sorunların üstesinden gelebilir, çocuklarımıza iyi bir gelecek sağlayabiliriz.
İlgili haberler
‘Yüz yüze de olsa uzaktan da olsa eğitim sorunları...
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un yüz yüze eğitimin gerçekleşebilmesi için gerekli hazırlıkların ya...
Pembe gönlüm sende
Dünyanın dört bir yanında kadınların en büyük eğlencesi pembe diziler. Ta 1930’lardan beri hayatımız...
Sağlık ocağında büyüyen çocuklar var!
Küçük bir ilçenin sağlık ocağında çalışan Hemşire Sakine, çocuğunu 5 yaşına kadar sağlık ocağına göt...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.