Ben sekiz yıldır bebek bakıcılığı yapan bir emekçi anneyim. Emekçi diyorum, çünkü çocuk bakımı emek, sorumluluk ve eğitim isteyen zor bir iş. İş yani, belli bir zamanı alan, yoruculuğu, yıpratıcılığı, kuralları, incelikleri olan bir iş.
Geçmişte yıllarca iş aradım, üniversite mezunu (bilgisayarlı muhasebe bölümü) olmama rağmen iş bulamadım. İşe girebilmek için birçok kursa gittim, (tıbbi sekreterlik, anne çocuk eğitim vb.) ama yine de işe yaramadı.
Öyle bir düzende yaşıyoruz ki sigortasız, güvencesiz, hiçbir sosyal hakkın olmadan çalışmak zorunda kalıyorsun. Bu zor yaşam koşulları sadece beni değil binlerce kadını etkiliyor ve ben böylece bebek bakıcılığına başladım.
Önce iki çocuğumu büyüttüm, sonra hiç tanımadığım insanların çocuklarına bakmaya başladım. Sadece çocuk olsa… Yemek ve ev işi yapmanı da istiyorlar. Yükün çok ağır oluyor.
Şu an sabah 7.30-17.30 arası asgari ücrete çalışıyorum, yol, yemek yok. Yemek yapmazsam bakıcılık yaptığım evde, aç kalıyorum. O yüzden evden götürüyorum. Ben iyi koşullarda çalışıyorum, çünkü başlarken konuşuyorum, “Bana canınızı emanet ediyorsunuz, başka bir iş yaparsam nasıl işimi iyi yapabilirim? Temizlik yaparsam çocukla ilgilenemem, çocuk bakımı sadece yanında durmak değildir, onun oyunu, eğitimi var” diye anlatıyorum. Üniversite mezunu olmam da etkiliyor koşulları. Ama diğer bakıcı kadınlar böyle değil. Parkta karşılaştığımız çoğu kadın bin liraya 12 saat çalışıyor. Bir de ev temizliği yaptıklarını, cam, kapı sildiklerini, aklınıza gelen tüm ev işlerini yaptıklarını söylüyorlar. Oysa ister kendi çocuğun olsun ister başkasının, bu başlı başına bir iş. Üstelik keyfiyetten yapmıyoruz ki, hobi değil yani.
Baktığım çocukları kendi çocuklarım gibi sevdim. Bazen kendi kendime “Acaba ben kendi çocuklarımı böyle sevdim mi? Böyle ilgilendim mi?” diye düşünür üzülürüm. İş, aş yapmaktan kendi çocuklarımı sevmeye vakit kalmıyordu çünkü.
Baktığım çocuklar anneleri işe giderken hiç ağlamadılar ama ben eve gideceğim diye çok ağladılar. Bu çok doğaldı çünkü zamanın çoğunu benle geçirirlerdi, iyi de vakit geçirirdik. İşimi severek yapıyorum çünkü çocukları çok seviyorum. Ama yapamaz hale geldiğimde bir emekli aylığım dahi olmayacak. Ve ben o öz çocuğum gibi çok sevdiğim çocukların anne ve babalarına çok kızıyorum.
Nasıl ki onlar öğretmenken, doktorken, avukatken hizmetlilerin, hemşirenin ya da sekreterin işini yapmaları esnek çalışmaya giriyorsa bizim temizlik yapmamız da öyle... Nasıl ki sigortasız çalışmayı onlar kabul etmeyecekse biz de etmiyoruz.
Ama en çok da asgari ücrete aylık 10 TL zam yapanlara kızıyorum. Çünkü asgari ücrete yapılan zam bizim gibi daha düşük ücretlere çalışanları da etkiliyor. Bu içinde bulunduğumuz durumun asıl suçlusu onlar.
İlgili haberler
OTEL İŞÇİSİ GÜNAY YILMAZ: Çalışan kadınların en ön...
Günay Yılmaz, eski otel işçisi, yedi yıldır da bir pastanede ön servis ve satış elemanı olarak çalış...
GÜNÜN RAKAMI: 1 milyon 112 bin kadın çocuk bakımı...
Türkiye’de her 10 kadından 9’u çocuk bakımını üstlenirken, 1 milyon 230 bin kadın çocuk bakımı neden...
GÜNÜN DİKKATİ: Kadınlar ücretsiz bakım işi yıllık...
Oxfam’ın Küresel Eşitsizlik raporuna göre kadınların ücretsiz bakım işi yılda en az 10,8 trilyon dol...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.