Çadırkentte kurulan dayanışma
37 gün boyunca gelmeyen devlet, Hatay İskenderun’daki çadırkente dayanışmayı kırmaya geldi. Peki o dayanışma ilmek ilmek nasıl örüldü, devletin baskısına rağmen nasıl devam ediyor?

Hatay’ın İskenderun ilçesinde Mustafa Kemal Mahallesi’ndeki Rotary kulübü gönüllüleri, BİRTEK-SEN, Gıda İş, İletişim İş, ODTÜ Mezunları Derneği, Emek Partisi ve Ekmek ve Gül’ün depremzedeler için kurduğu 180 adet yaşam ve yardım çadırı vardı. Burada çadır kenttekilerin ve mahallerin ihtiyaçları karşılanıyordu ancak devlet müdahalesi ile bu engellendi. Depremin 38. gününde AFAD’ın müdahalesi ile gönüllülerin çadırları kaldırıldı, yerine AFAD çadırları kuruldu. Ekmek ve Gül’ün kadınlar ve çocuklar için kurduğu çadırlar da vardı aralarında.

Bu kadar mıydı bütün olanlar? Elbette hayır.

Depremin ilk günlerinde Adana’dan Ekmek Gül grubu olarak kolektif emekle toplanan yardımları Beyza’nın kullandığı kamyonetle Hatay’ın İskenderun ilçesi Mustafa Kemal Mahallesi’nde kurulan çadırlara ulaştırmak üzere yola çıkmıştı. Depremin ikinci gününden itibaren bölgeye gönüllü giden arkadaşlar orada bir organizasyon yapmışlardı ama yine de insan neyle karşılaşacağını bilemiyordu. Kafamda “Bu işin neresinden tutabileceğim? Bir şeyler yapabilecek miyim?” soruları dolaşıyordu. Sabah 8.30 gibi çadırkente geldiğimizde ekibimiz iş dağılımını yaptı. Bir grup gıda, kadın pedi, bebek ve hasta bezlerini dağıtacaktı. Bir grup yardım çadırında dağıtım yapacaktı. Bir grup da yardımların devamlılığını sağlamak için görüşmeler yapacak, organizasyonu sağlayacaktı.

DAYANIŞMA İLE HER ŞEYİ ÇÖZDÜK

Evet, insanların öncelikli ihtiyaçları karşılansa da çocuklar için oyun çadırı kurmak, kadınlar için özel bir alan oluşturmak istiyorduk, depremzedelerin yaşadıkları travmadan çıkmasını sağlayacak sosyal etkinlikler yapmak niyetindeydik. Kadınlarla sohbet etmek istiyoruz, sandalye yok… Film gösterimi için internet yok, elektrik yok, yok yok yani. Dayanışma ile hepsini çözdük. İki adet çocuk çadırını, daha sonrasında Ekmek ve Gül çadırını kurduk, kadınlarla 8 Mart toplantısı yaptık ve çadırkentteki kadınların katılımıyla 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutladık.

Dayanışma çadırımızda günlük giyim, hasta bezi, çocuk bezi, mama dağıtımı yapılırken bir taraftan gelen yardımlar gruplandırılarak diziliyor ve yeni çadırlar kuruluyor, gelen aileler yerleştiriliyordu. Erzak yardımı, gıda yardımı ve barınma ihtiyaçları ülkenin dört bir yanından işçi ve emekçiler gönderdi. Sokak sokak gezip erzak, çocuk bezi ya da hijyen malzemesi ulaştırıldı. AFAD’ın, Kızılay’ın yaptığı ise sadece belli noktalarda insanlara yemek vermekti. Fakat bu yeterli değildi, Hükümetin felaketten çıkmış halkına karşı görevi sadece bu olamazdı. Gün geçtikçe AFAD’ın da kurduğu çadırlarla kalan insan sayısı artıyor, var olan sorunlar daha da görünür olamaya başlıyordu. Tuvalet, banyo, çamaşır sorunu her geçen gün büyüyor, hangi yetkili ile konuşsak sorunu çözmek yerine bir başkasına atıyordu. Uzun uğraşlardan sonra çamaşır ve kurutma makinesi geldi ama bir haftada kurulamadı. AFAD’ın atadığı yetkililer iletişim halinde olmaya özen gösteriyorduk ancak sorunları çözmedikleri gibi yeni sorunlar ortaya çıkarıyorlardı. Çünkü devlet mekanizmaları insan hayatını kolaylaştırmak üzere işlemiyordu.

DEPREMZEDE KADINLAR BİR PARÇASI

İskenderun ilçesinde Mustafa Kemal Mahallesi’ndeki çadırkentten dönerken bir parçamı orada bırakarak dönüyordum. Adana Ekmek Gül grubu 180 çadır için hediye paketi hazırlamıştı, onların dağıtımımı yaptılar. Kadınlarla hukuksal süreçlerle ilgili sohbet ederken İstanbul’dan Kız Kardeşlik Köprüsü kampanyasıyla yeni bir yardım tırı çadıra geldi. Çadırkentteki tüm kadınlar yetişti ve elbirliğiyle hallettik. Çadırlarında sessiz, öfkeli, üzgün oturan kendinde mecal bulamayan kadınlar yardım tırı indiriyor, ortak hareket ediyordu. Onca günün yorgunluğu tır indirilirken bir anda gitmişti.

Vatandaşını enkaz altından çıkaramayan devlet, depremin 38. gününde bu dayanışma ağı politik bir birliğe döner diye korktu. Kolluk kuvvetlerinin müdahalesi ile gönüllüleri çadırkentten çıkardılar. Deprem sonrasında açığa çıkan büyük toplumsal dayanışma ve yardımlaşma hareketi politik bir örgütlülüğe kavuşursa ülkedeki değişimin ve dönüşümün yolu da açılır. Şimdi dayanışmayı mahalle mahalle, sokak sokak örmenin zamanı. Bizleri çadırkentten çıkarmış olmaları hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Depremzedelerin yaralarını birlikte sararken bu yıkımı bize yaşatan rant ve kâra dayalı bu kapitalist düzeni değiştirmek için mücadeleyi her yerde örgütleyeceğiz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül