Bir başınalık duygusunu umuda dönüştüren Ekmek ve Gül
Özel okulda öğretmen olan, oğluyla yalnız yaşayan Melek, oğlu bir şey ister diye onunla alışverişe çıkmadığını, eve et girmediğini, kahvaltıyı da okuldan aldığı ufak paket ürünlerle yaptığını söylüyor

Kaç zamandır okullarda yetersiz beslenme gündemiyle harekete geçen öğretmenler, veliler etkili bir çalışma yürütüyor. Ama durum salt devlet okullarında böyle değil, devlet okullarındaki eğitimi yetersiz gören ve tüm yatırımı çocuklarının eğitimine yapan emekçi bir kesim de var. Özel okullardaki zengin çocukları ile emekçi çocukları arasındaki uçurum da gittikçe büyüyor. Tüm bunların içinde yine bunlarla cebelleşen, ekmek ve yaşam kavgası veren kadınlar oluyor.

Eskiden çalıştığım özel eğitim kurumundan bir öğretmen arkadaşım ile buluşuyoruz. O anlatıyor ben dinliyorum, o ağlıyor ben susuyorum. Bir süre sonra birbirimize bakıp beraber susuyoruz. Bir senedir hep aynı şeyleri konuşuyor ve dertleniyoruz.

‘SANKİ ÇOCUĞUMUN FİDYESİ İÇİN ÇALIŞIYORUM’

Melek eşinden boşanalı dört sene olmuş, çekişmeliye dönmesin ve başına bela olup oğlunu almasın diye anlaşmalı boşanmış ve nafaka da almamış. “Yeter ki bizden uzak dursun” diyor. 6 yaşında bir oğlu var. Okulda öğle yemeğinde aldığı meyveyi ve kahvaltıdan kalan peynir, çikolata, bal, tereyağı gibi küçük paket ürünleri alıp eve götürür, bunları oğlunun beslenmesine koyacağını söylerdi. İkindi kahvaltısında verilenleri ise hiç yemez, sudan ekmeğe her şeyi oğlu için alırdı. Özel okulda çalışan öğretmenlerin çocukları o okula belli bir indirimle kayıt olabiliyor diye Melek de oğlunu kendi çalıştığı okula kaydetmiş fakat bu indirim o kadar az ki aslında yalnızca çocuğunun eğitim masrafları için çalışmış oluyor. “Sanki çocuğum burada rehin de fidye için çalışıyor gibiyim, karın tokluğuna… Çocuğumun hiçbir ihtiyacını karşılayamıyorum.” Canı çekip başka şeyler istiyor diye oğluyla beraber alışverişe çıkamadığını, eve en son ne zaman et girdiğini hatırlamadığını ve kahvaltıyı da sürekli okuldan aldığı o ufak paket ürünlerle yaptığını söylüyor; “Sadece kira ve faturalara çalışıyorum.”

BAYAT EKMEK DEĞİL, SICAK YEMEK

Günde bir öğün sağlıklı, ücretsiz yemek her çocuğun hakkı kampanyasına geliyor konu. “Ah,” diyor. “Ah, keşke bu kampanyayı başlatan, bunun için mücadele eden, emek veren, imza atan, imza alan tüm kadınlara sarılıp hepsini tek tek öpebilsem” diyor.

Özel okullarda bile çocuklar aç; eskiden hemen herkes yemekhanede yerdi fakat artık bir sürü çocuk öğle yemeğinde sınıfında evden getirdiği yiyecekleri yiyor. Yemekhane fiyatları almış başını gidiyorken elden gelen de akşamdan kalan yemekleri, birkaç kahvaltılığı ya da fırından alınmış bazen bayat keki poğaçayı koymak...

Velilerden alınan on binlerce lira nereye gidiyor kimse bilmiyor. Öğretmene gitmediği malumunuz, yemekhanede verilen yemekler kuş kadar. Kitapların alış fiyatı ile veliye satış fiyatı arasında yine binlerce lira oynuyor.

Ama diyor Melek, “Ekmek ve Gül’ü okuduktan sonra anladım ki bu düzen böyle sürüp gitmeyecek.” “Bugün, günde bir öğün sağlıklı ve ücretsiz yemek kampanyası bu kadar ses getirdiyse ve bu kadar kadını bir araya topladıysa demek ki hâlâ umut var, hâlâ yapabiliriz.”

EKMEK KAVGASINDA GÜLSÜZ BIRAKMAYAN KADINLAR
Özel okullardaki sömürü, çalışma saatleri ve zorluğu ortada iken bir de kadın olarak yalnız yaşamanın zorluğundan bahsediyor. Bekâr olduğunu öğrenen komşularının değişen tavırları, esnafın imalı söylemleri, evlensin diye yapılan baskılar… Daha önceki buluşmalarımızda verdiğim Ekmek ve Gül’ün son üç sayısını okumuş Melek. Okurken yer yer öfkelenip üzüldüğünü, yer yer içinin umut dolduğunu ve asla yalnız olmadığını hissettiğini söyledi. “Öğretmen de olsak, doktor da olsak, fabrikada ya da bir holdingde de çalışsak derdimiz tasamız hep aynıymış meğer” diyor. “Yalnız değilim, benim gibi olan ve yaşam mücadelesi veren bir sürü kadın var. Onların hikâyeleri, mektupları, yazıları bana direnç verdi, umut verdi.”
“Eskiden”, diyor Melek; “’Ne yaptı da eşi boşadı acaba’, ‘Oğlunla bir başına, dul yapamazsın en iyisi evlen’, ‘Öğretmen maaşıyla nasıl altından kalkıyor bunca masrafın, kesin başka bir iş var bunda’ gibi sözlere, imalara çok takılırdım ama şimdi bunlar yerine benim gibi kadınların, başka pek çok dertle, sorunla uğraşan kadınların seslerini dinliyorum. Beni bu ekmek kavgasında gülsüz bırakmayan tüm kadınların kalbinden öperim.”

Fotoğraf: Ekmek ve Gül